Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

656 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 saatte okudu
En Sevdiğim Fantastik Serinin 4. Kitabı Hakkındaki Fikirlerim
Öncelikle spoilersız olarak söylemek istediğim şey serinin dördüncü kitabını çok beğendiğim, Brandon Sanderson'ın yazarlığının iyice geliştiği. Zaten çok iyi bir yazar ama yerinde saymaması, yazdıkça gelişmesi takdir edilmesi gereken bir şey ve beni gelecek kitapları hakkında daha da umutlandıran bir detay. Kitaptaki karakter gelişimlerini, karakterlerin planlarını, fikirlerini, mücadelerini okumak çok keyifliydi. Ben özellikle kaynaşıkları çok merak ediyordum. Bu kitapta onlar hakkında daha fazla şey öğrenmek beni çok sevindirdi. Ayrıca kitapta lora dair bir çok şey öğreniyoruz, bu da bizi gelecek üzerine fikirler yürütmeye ve karakterlerimiz adına endişelenmeye itiyor. Kitap hakkında olumsuz yanlardan biri benim için, İngilizce okurken kitabın ilk iki kısmını biraz yavaş ilerlemesiydi ama daha sonra tekrar Türkçe'sini okuduğumda o kısımlar da artık sıkıcı gelmiyordu. Yani yavaş bulmamın nedeni ya İngilizce'min yavaş olması ya da kitabın ikinci defa okunduğunda zevkli olması olabilir. Bir diğer olumsuz yanda, kitaptaki geçmişe dönüşlerdi. Bu kitabın geçmişe dönüşleri Venli ve Eshonai hakkındaydı. Ama onların geçmişinde olanların çoğunu önceki kitaplarda zaten öğrenmiştik. O yüzden iki-üç bölüm dışında çoğunlukla geçmişe dönüş bölümleri sıkıcıydı. Neyse ki kitapta az yer kaplıyorlardı. Spoilerlı Kısım Savaş Ritmi, bir senelik bir zaman atlamasıyla başlıyor. Yani üçüncü kitabın sonuyla dördüncü kitabın başlangıcı arasında bir yıl var. Bu bir yıl içinde Urithiru'daki yaşam bir düzene sokulmuş, Öteyolcular hariç her tarikattan olan dalga bağlayanların sayısı artmış, Kaladin yüce mareşal olmuş ve depresyonu iyice ilerlemiş. Shallan ve Adolin'se artık yüceprenses ve yüceprensler. Shallan zihinsel sağlık durumunun daha iyiye gittiğini söylese de bu da süpheli. Kitabın başlarında Kaladin zihinsel sağlık durumunu yüzünden yani depresyonun iyice ilerlemesi yüzünden Dalinar tarafından görevden alınıyor. Bu ilk başta Kaladin'i öfkelendirse de daha sonra kendisi gibi depresyondan muzdarip olan insanlara yardım etmek için muhtemelen Roshar'ın ilk grup tedavisini başlatıyor ve savaştan uzaklaşıp kendisi gibi insanlarla vakit geçirmenin ona iyi geldiğini fark ediyor. Tam da o anda kule işgal ediliyor ve onun dışındaki tüm Parlayanlar bilinçsiz düşüyor. Burada söylemek istediğim şey Kaladin'in çocukluğundan beri muzdarip olduğu depresyonun çok iyi işlendiği. Depresyon bir hastalıktır ve kurtulması zor bir hastalıktır. Birkaç tane motivasyon sözüyle Kaladin'in bu hastalıktan kurtulmamasına çok sevindim çünkü öyle olsaydı kitabın inandırıcılığı çok düşerdi. Ayrıca Kal'ın mutlu olmasını istesem de bir karakter özelliği olarak depresyonunu ona çok yakıştırıyorum ve bunun kitaba renk kattığını düşünüyorum. Kaladin onu seride ilk gördüğümüz andan beri bunalımda ama bu kitapta işler onun için iyice zorlaşıyor. Bu kitabı kendiside depresyondan muzdarip okuyucular için ilk üç kitabı okumaktan daha zor olabilir çünkü bu kitapta Kal'ın duygu durumunu çok daha derinden işlemiş yazar. Ama kitabın sonunda Kal'ın ulaştığı yerden memnun olacaklarını ve daha umutlu olunacağını düşünüyorum. Kule işgali sırasında Dalinar, Jasnah ve Parlayanlar'ın çoğu Kule'de değil. Kaynaşıkların planı doğrultusunda Emul'de savaştalar. Bu yüzden kuledeki en yetkili kişi Navani. Navani'nin bu kitapta rolü çok fazla bu yüzden bu kitapla birlikte kendisine bir çok hayran toplamış ama ben kendisini zaten sevmezdim bu kitapla birlikte daha da sevmemeye başladım. Çünkü kendisi iyi bir mühendis ama çok kötü bir kraliçe. Bilimsel keşif ve icat yapma hırsıyla gözü kör oldu ve Rebeniel'in oyununu göremedi ve resmen istemeden de olsa düşmana yardım etti. Neredeyse onun yüzünden kuleyi kaybediyorlardı. Ayrıca Moash ona Elhokar'ın bu kadar kötü bir kral olmasında ve Kaladin'in kardeşinin ölmesinde Navani'nin de suçu olduğunu söylediği zaman bunu direkt inkar etti. Oysa Moash'ı sevmememe rağmen bu konuda haklıydı. Navani bana göre burjuvazi hakkında nefret ettiğim her şeyin bir temsili gibi. Kule'de Kal dışında uyanık olan iki Parlayan daha var biri Lift. Kardeş'in söylediğine göre Terbiye tarafından özel olarak dokunularak değiştirildiği için uyanıkmış. Lift'in durumunun sebebini zaten merak ediyordum ama kitabın sonuyla birlikte Terbiye'nin planı iyice önem kazandığı için artık daha da çok merak ediyorum. Bir de kitapta Lift ve Kal'ın ufak etkileşimleri oluyor. En sevdiğim iki karakter oldukları için bu beni çok mutlu etti. Umarım gelecek kitaplarda daha fazla etkileşimleri olur. Uyanık olan diğer dalgabağlayan da Venli ama kimse onun dalgabağlayan olduğunu bilmiyor. Venli'nin kitaptaki rolü Kaladin'in daha önce dediği gibi tüm Parhsmanlar'ın düşman olmadığını aksine mağdur olduklarını göstermek için ve kaynaşıkları daha iyi tanımamız açısından çok önemli. Ben geçmişe dönüşler dışında Venli'nin sahnelerinden çok keyif aldım. Kendisine biraz kıl oldum ama. Şimdi bunlar kuledeki karakterlerimizdi. Bir de Shadesmar'da Shallan ve Adolin. Shallan benim için tek başına sıkıcı bir karakter. Ancak yanında başka bir ana karakter varsa bölümleri eğlenceli oluyor. O yüzden bu kitapta onun bölümlerinde sıkıldım ama kendisinin seveni çok, o yüzden bir şey demiyorum. Adolin'in sahneleri daha eğlenceliydi. Özellikle mahkeme sahnesi çok iyiydi. Ama Maya'nın söylediği şeyi daha önce tahmin etmiştim zaten. Gelelim Emul'e. Dalinar'ın pek rolü yoktu ama gücünün Garaz'a karşı çok işe yarayabileceğini fark etmiş. Ve nihayet Garaz'la Şampiyonlar Yarışmasının gününü ve şartlarını belirliyorlar. Kendisi Şampiyon olmaya karar veriyor. Bence mantıklı bir karar. Ben Jasnah'ı sevmiyorum ama kitapta kendisine karşı biraz daha olumlu düşüncelerim oluştu. Çünkü köleliği kaldırmaya karar vermesi ve hastalara ilaç üretmek için çok zaman ayırması güzel hareketler. Ama Kule'den bu kadar kolay vazgeçmesini doğru bulmadım. Ayrıca bence Akıl'la hiç yakışmıyorlar. Ve Taravangian. Yeni Garaz olmasını hiç beklemiyordum ama çok uydu. İnsanken bile zalimdi, tanrıyken ne yapar düşünemiyorum. Bu arada onu zerre kadar samimi bulmuyorum. Ne yaptıysa kahraman olmak için yaptı. Kendisine bile samimi olduğu konusunda yalan söylüyor. Sonuç olarak diğerleri gibi bu kitabı da çok sevdim. Beşinci kitabı merakla bekliyorum.
Savaş Ritmi 1.Cilt
Savaş Ritmi 1.CiltBrandon Sanderson · Akılçelen Kitaplar · 2022146 okunma
·
215 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.