Gönderi

403 syf.
·
Not rated
·
Read in 33 days
Harika bir migren rehberi.
Oliver Sack´ın "Migren" kitabını okuyorum ve şimdiye kadar anladığım kadarıyla tüm bu çeşitliliğe rağmen, migrenle yaşayan insanların bazı ortak noktaları var. İlki, ölmek istemek olabilir. Bir takım sebeplerden insan migren atak anlarında bilinç altında o kadar ölmek istiyor ki bu sanki beynine hükmediyor ve kendine derin bir acı çektirerek ölmeye çalışıyor. Diğeri ise bu atakların sonunda yaşanan aşırı huzurlu olma hissi. Az önce ölecektim ama yaşamaya karar verdim ve tüm bu beni huzursuz eden şeylerin önemi yok, önemli olan şu an, her nerede ve ne zamanda olduğumun bir önemi olmaksınızın varoluşumu sürdürüyor olmak, gibi bir duygu. Migren, yıllardır tam olarak tanımlanması mümkün olmayan ve çok çeşitleri olan bir hastalık olsa da, ben onu bir duygu durumu olarak nitelendiriyorum. Çünkü bu atağın auraları tam olarak benliğimden geliyor. Endişe, utanç, felaket bir şey olacakmış duygusu, boşluk, sonsuzluk, imkansızlık... Daha sonra bu duygular, bedenimdeki zayıf noktaları hükmediyor ve beni ele geçiriyor. Kontrolü kaybediyorum ve atak anlarında hayat avuçlarımdan kayıp gidiyor. Benliğimi yitiriyorum, algılarım kayboluyor gibi oluyor... Mesela en son yaşadığım migren atağında kendimi odama kapatmış ve geçmesini bekliyordum. Ama bir yandan da beynim zaman olgusunu kaybetmiş bir şekilde kontrolsüzce düşünce akışlarıyla beni daha da yormaya devam ediyordu. Bir an çok büyük bir korkuya kapıldım. Bu ani ve sebepsiz korku, kendini bir kaç dakika sonraları, hayatta hayal ettiğim ama asla yaşayamadan öleceğim şeyler olduğu konusunda kendisini nedenselleştirdi. Bu bir sonuszluk ve derin bir ölüm korkusuydu ancak, gündelik hayattaki ölüm algımın ötesinde, o an ölümün kesinliğini de derinden hissediyordum. Daha sonra arkadaşım odaya geldi ve bana bir şeyler sordu ve ben bu soruları cevaplarken anlatmak istediğim kelimeleri zihnimde anlıyor olmama rağen farklı kelimeler kullanıyordum yani konuşma bozukluğu yaşıyordum. Tüm bu durumlar farklı ataklarımda çeşitlenebilir. Migrenle ilgili bir diğer şey ise, migren atağı geçirmesem bile, zora düştüğüm anlarda migren atağı geçirmeden önceki bazı duygu ve fizyolojik durumları hissettiğim olur. Bu durumlar artık o kadar hayatımla bütünleşti ki onları karakterimin birer parçası olarak görüyorum. Mesela benim hafızam oldukça kuvvetlidir. Kişi isimlerini ya da bazı terminolojik kelimeleri hatırlamakta genellikle zorlanırım ancak, yaşadıklarımı, olayları, bir şeylerin nerede olduklarını, mekansal hislerimi, okuduklarımı ve öğrendiklerimi hafızama gayet iyi kaydettiğimi düşünürüm. Ancak zaman zaman bazen migren ataklarımda, bazen de ataklar yokken tuhaf bir hafıza kaybı yaşarım. Sanki dünyaya pat diye fırlatılmışçasına o her şeyi unuturum. Mesela haftalarca vakit harcayıp çizdiğim bir plan için "bunu ben mi çizmişim?" dediğimi hatırlıyorum. Bir diğer duygu "öfke"´. Beni tanıyan bilir, ben normalde sakin ve huzurlu bir insanım ama bazen içimde sebepsiz ve benliğimi hükmeden bir öfke duygusu yaşarım. Ailem ve ev arkadaşım için o zamanlarda başka bir insana dönüştüğümü biliyorum, sanki çift karakterliymişim gibi... Bu duygu migren atağı zamanlarında otomatik yüklenen bir duygu oluyor. Bir diğer duygu "endişe". Ben zamanında anksyete tedavisi gördüm ve bu duygu bana oradan işlenmiş olabilir ve genelde migren ataklarımın başlangıcında bu duyguyu korku, utanç, ölüm ve sonsuzluk duygularıyla ilişkili olarak da hissediyorum. Son olarak "bezginlik" duygusu. Sanki birileri beni o an sihirlibir değnek ile dondurmuçasına cansız bir varlığa dönüşüyorum ve dış etkenlere olan tepkilerim yok oluyor. Bazı arkadaşlarım hiç tonlama yapmaksızın monoton bir konuşmam olduğunu söylerler. Bu da bu duygunun bana işlemesi olabilir diye düşünüyorum. Bu duyguların içinde bir anda gelen ve gün boyu süren aşırı neşelli ve enerjik olma hali de eklenebilir ve buna benzer duygular örnekleri uzatabilir. Tüm bunlara rağmen her ne kadar migreni olan insanlar benzer duyguları hissediyor olsalar da, bu duyguların karakterlerindeki yansımaları, migreni bir parmak izi gibi karakteristik hale getiriyor. Benim migrenim bazı duygular, duyusal hassasiyet, sağ omuzumdaki derin ağrı, vücudumun sağ tarafındaki karıncalanma ve his zayıflaması, mide bulantısı ve başımın yarısının ağrıması olarak karakterize edilebilir. Tüm bu acılara rağmen atak sonrasında yaşanan aşırı huzur ve yenilenmişlik duygusu, dünyaya yeniden gelmek gibi taptaze bir duygu ve bu duygu da herkesin tattığı bir duygu olmayabilir diye düşünüyorum ve kendimi en azından bu duyguya tutunarak avutmaya çalışıyorum.
Migren
MigrenOliver Sacks · Yapı Kredi Yayınları · 202083 okunma
·
211 views
Hülya M. okurunun profil resmi
Tesbitlerinize katiliyorum, duygularimi analiz etmemistim hic ama okuyunca adeta kendimi gördüm. Atak sonrasi yasadigim rahatlik hatta uyku ile yeniden dogmus gibi hissetmisimdir. Nerdeyse hic agri olmaz bende, gozlerimde isik parlamasi olur sadece..
Aylin Kanar okurunun profil resmi
O da farklı bir çeşidi muhtemelen. Çok ilginç ve parmak izi gibi bir hastalık.
Hülya M. okurunun profil resmi
Ben gozlerimde rahatsizlik var diye surekli göz dr gitmistim, daha sonra gittigim nörolog 100 cesit migren oldugunu soylemisti, bilincaltima bi baksam iyi olacak.. Iyi ki gordum paylasiminizi , cok tesekkur ederim 🙏💐😊
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.