Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

136 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Van Gogh'la ilk tanışmam on bir yaşıma denk geliyor. Beşinci sınıfta Arles'daki yatak odası resmini tuvale çalışmamı söyleyen resim öğretmenim sayesinde. Tabloyu çıkardıktan sonra diğer eserlerini de araştırmamı istemişti ve ben o gün nasıl büyülendiğimi çok net hatırlıyorum. İlk düşündüğüm şey keşke bu eserlerin içinde yaşasaydım olmuştu ve ben o günden beri ondan ilham alarak o fırçayı elimden hiç bırakmadım, Van Gogh benim ışığım olmuştu. Daha sonra ona merakım artarak devam etti ve adının geçtiği ne varsa heyecanla okudum, dinledim ve izledim. Theo'ya mektuplar hayatından derin izler taşıyor, okurken ne kadar uçlarda yaşadığını görüyorsunuz ve en önemlisi sevgiye ne kadar ihtiyaç duyduğunu. Kendini o kadar değersiz görüyor ki, o kadar değersiz hissettirilmiş ki gözlerim dolarak okudum şu cümlelerini "çoğu insanların gözünde neyim ben, değersizin biri ya da tuhaf, aykırı, hoşa gitmeyen bir adam. Toplumda kendine bir yer bulamamış, yer bulamayacak bir yaratık yani, hiçten de daha aşağı bir şey. Hadi diyelim ki bu böyledir ben de inadına böyle değersiz, böyle aykırı bir adamın gönlünde neler bulunduğunu göstermek istiyorum eserlerimde."    Yaşamı boyunca çoğu ressam gibi değeri bilinmemiş, üstelik aşağılanmış, hakarete uğramış, çünkü olması gerekenin dışında eserler yaratmış hep, o yüzden çemberin dışına atılmış. Bu kadar sevgi dolu bir kalbe sahip olup da hiç sevilmemiş olduğunu düşünmek onun için çok zor olmalı. Van Gogh'u tanıyıp, anladıktan sonra eserlerine ve kalbine hayran kalmamak mümkün değil belki de kimse onu tanıyıp, anlamak istemediği için aklını yitirdi ve yaşamına son verdi. Ben şimdi eserlerini incelediğimde onun ruhuna dokunuyorum sanki, Arles'daki yatak odasına baktığımda Gauguin'le sandalyede oturup sohbet eden adamı hayal ediyorum mesela ya da odadaki aynada öfkeden çılgına dönüp kulağını kesen o adamı. Yıldızlı geceleri hastane odasının camından nasıl resmettiğini. Ayçiçeklerini Gauguin çok seviyor diye yaptığını, her birinde ayrı anlamlar olduğunu, onların farklı evrelerde hayatın döngüsünü temsil ettiğini, babasının ölümünden sonra babasının İncil'iyle Emile Zola'nın yaşama sevinci kitabını çizdiğinde ona ne anlamlar yüklediğini, sarı renkte ölümü, yeşil renkte insanların korkunç tutkularını, kırmızılarda da onların başkaldırılarını gördüğünü biliyorum. Sevgisizlikten ölen bir adamı şimdi bütün dünya tanıyor, çoğu insan takdir ediyor, anlıyor ve en önemlisi seviyor :) 
Theo'ya Mektuplar
Theo'ya MektuplarVincent Van Gogh · Remzi Kitabevi · 20186,2bin okunma
·
514 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.