Gönderi

Meşin Kaplı Kitap
… Yazık, yazık bize ki asırlarca aldandık!.. Karanlıkta çizilen izleri görmek için, Görüp yüz sürmek için, Yazık, yazık bize ki bir çırağ gibi yandık.. Ne gökten necat geldi, ne bir parça merhamet. Çalışan esirlere İsa, Musa, Muhammet Sade bir satır dua, bir tütsü, buhur verdi Masal cennetlerinin yollarını gösterdi. Ne beş vaktin ezanı, ne Anjelüs çanları Zincirden kurtarmadı yoksul çalışanları. Yine biz köleleriz, efendilerimiz var, Yine her mel’un taşı yosunlaşmış bir duvar, Esir - efendi diye koymuş da adlarını, İki bahta ayırmış arzın evlatlarını. Efendi işletiyor, esir işliyor yine. Yine efendilerin gümüşlü sofrasından, Kar gibi ekmeğinden, şarap dolu tasından Kırıntı, artık bile düşmüyor işliyene. Yine biz esir geçen her günün akşamında Eve sade bir lokma ekmek getiriyoruz. Gece yağmur inlerken evimizin damında, Isınabilmek için güneşi bekler gibi Birbirine sokulan hasta köpekler gibi Yırtık yorganımızın altında titriyoruz. Çiftimiz, balyozumuz, sonsuz çalışmamızla, Asırlardır bağrında inleyen kazmamızla Heyecana geldi de kara toprağın kalbi, Kendini teslim eden taze bir kadın gibi Çiçeklerle donandı dünya isimli ağaç. Biz bu ağacımızın dibinde ölürken aç, Efendiler gösterip sırıtan dişlerini Birer birer topluyor bütün yemişlerini.. Efendiler, ağalar, evliyalar, keşişler Ebedi karanlığın boğulsun kollarında. Artık temiz ruhların aydınlık yollarında Sade bir din, bir kanun, bir hak: İşleyen - dişler…
·
67 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.