Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

7/10 puan verdi
·
Beğendi
Birkaç sene önce okuyup notlar çıkarmışım Cinli Han hakkında. Onları da olduğu gibi paylaşıyorum. Her ne kadar "Taaffüf"adlı eserin ayrıca baskısı mevcutsa da (TDK Yayınları) 1001 Kitap'ta görünmüyor. O sebeple yeri gelmişken evvelce okuduğum Cinli Han ile başlayalım. Mekân:Prieri köyü,Cinli Han tabir olunan metruk bir yapı Zaman: Napolyon Fransa'sı Kişiler:Salpetre Çavuş,Josephine,De Laroche,Papa Brasill... Olay: Salpetre ile Josephine sevgilidir. Salpetre askere gider. Üç yıl askerlik görevinde bulunur. Bu sırada köye gelen De Laroche adlı asil görünümlü bir eşkıya, Josephine'le evlenmek ister. Kız Salpetre'den başkasına varmaktansa ölmeyi tercih edecek kadar sadık olduğundan De Laroche,kızı Papa Brasill'in yardımıyla kaçırır ve Cinli Han'da saklar. Salpetre Çavuş köye dönünce ona Josephine'in başka bir adama kaçtığı söylenir. Bu iftirayı tabii ki De Laroche uydurur. Salpetre Çavuş çok üzüntülü olsa da Josephine'in böyle bir şey yapacağına ihtimal vermez. Köyüne yakın bir merkezde jandarma çavuşu olarak göreve başlar. Bu görevi seçmekteki amacı sevdiğinin izini sürmektir. Çok yağışlı bir gün bir rastlantı sonucu Cinli Han'a varır. Aklıyla hareket eden biri olan Salpetre Çavuş,cin-peri masallarına pek ehemmiyet vermez. Batıl inanışları halkın korkuyla oluşturduğu uydurmalar olarak görür. O akşam handa gecelemeye karar verir. Uyuyacakken bazı tuhaflıklar olur(kapının sürgüsünün açılması,bacadan kuklaların inmesi,cin kılığında bir adamı silahla vurmasına karşın adamın mermiden etkilenmemesi vs.). Bu tuhaflıklara aldanmaz,onları zekasıyla çözer. Bununla beraber cin kılığındaki adamı yakalar ve yine kadere bakın ki Josephine'in de orada alıkonulmuş olduğunu öğrenir. Sevdiğini kurtarsa da eşkıyalar kaçarlar. Gelelim "Taaffüf"e... Adı üzerinde,konusu iffet/namusu koruma, iffetli olma. Adı üzerinde dediğime bakılmasın,kitabın diline vâkıf olana dek canım çıktı. Bir süre sonra baktım ki 19.yüzyılın son çeyreğinde yaşayan biri gibi konuşuyorum. Kelimelerle aram fena sayılmaz-Arapça/Farsça kelimatı sessizler vasıtasıyla çıkarabiliyorum-ancak eserin dili oldukça ağdalı. Gerek terkiplerin çokluğu gerek yazarın intihab eylediği eklamın... İşte böyle oluyor bir süre sonra.:-) Açıkçası ben "sadeleştirilmiş"bir eser beklerken bayağı idman yapmış oldum. Ahmet Mithat Efendi oldukça malumatlı bir yazar. Döneminde gerçekten aydın denebilecek edebiyatçıların başında geliyor. Eseri yazıldığı dönem bağlamında incelemek gerek. Bu sebeple anlatının içerisinde yer alan yazar görüşleri,öyküyü bölüp okuyucuya seslenmeler vs.anlaşılabilir. Amacı milletini eğitmek olan bir müeddibden beklenen de budur sanıyorum. Avrupaî eğitim almasının yanında milli geleneklerden de habersiz yetişmeyen,son derece asil bir kadın olan Sâniha Hanım'ın; evliliklerinin üçüncü senesinde kocası Râsih Efendi'nin eve gelen dostlarından Tosun Bey'e şöylece bir meyli olur. Yine de namusuna söz getirecek en ufak bir davranışta bulunmaz.Yalnızca Tosun 'a reddiye niteliğinde bazı mektuplar yazar.Râsih Efendi bu durumdan haberdar olunca zevcesinin gönlünü tekrar kazanmak için bazı çarelere başvurur.Karısı her ne kadar kendisini seviyorsa da eski muhabbeti diriltecek şekilde davranır. Sâniha'nın odasındaki Venüs ve Minerva heykellerini görüp bunların mitolojik yönden hikayelerini tahlil eder. Venüs hafifmeşrepliği,Minerva ise iffeti temsil eder. Hikâyeden kendine pay çıkaran Sâniha,derhal zevcine muanakayla(sarılarak)eski haline döner. Ahmet Mithat Efendi 'nin Yunan ve Roma mitolojisi hakkındaki malumatı da takdire şayan... Karı-koca ilişkilerini irdeleyen ve bugün bile önemli dersler çıkarılacak bir yapıt.
Ahmet Midhat Efendi Bütün Eserleri - Romanlar 14
Ahmet Midhat Efendi Bütün Eserleri - Romanlar 14Ahmet Mithat Efendi · Türk Dil Kurumu Yayınları · 200013 okunma
·
130 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.