Gönderi

272 syf.
7/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Dorian Gray'in Portresi | Oscar Wilde
Wilde, kimliğinden ötürü yaşadığı çağ olan Viktorya Çağında çok ağır eleştirilere ve yaptırımlara maruz kalmış, o zamanlarda eşcinsellik yasak olduğundan zindanlara atılmıştır. Tabii bu tutum Wilde’ı durdurmamış ve Viktorya Çağının tüm ahlaki ikiyüzlülüğünü muhteşem bir kurguyla gözler önüne sermiştir. Wilde’ın eserine kendisi temsil eden karakterlerle kişilik çatışmasını dahice bir şekilde yansıttığını görüyoruz. Kendisi de bu konuda; “Basil Hallward, olduğumu sandığım kişidir. Lord Henry, insanların ben sandığı kişidir, Dorian ise belki başka çağda benim olmak istediğim kişidir.” sözlerini söylemiştir. Yani bu romandaki üç karakter aslında Freud’un psikanalitik kuramında kişiliği oluşturan üç temel yapıdır: ego, süperego ve id. Lord Henry ego, Basil Hallward süperego, Dorian Gray ise iddir. Id (Dorian Gray) dürtüsel, ilkel, haz odaklı, süperego (Basil Hallward) ise ahlaki olan yönümüzdür. Süperego toplumsal kullara göre hareket etmemizi sağlar, rehberlik eder Ego (Lord Henry) gerçeklik ilkesidir fakat çoğu zaman idden gelen dürtülerin uygun zaman ve yerde tatmin edilmesine izin verir. Dorian’ın çok yakın iki arkadaşı vardır. Bunlardan biri ressam olan Basil Hallward’tır. Basil Jung’un kişilik tiplerine göre içe dönük kişilik tipi özelliğini gösterirken, diğer arkadaşı Lord Henry’de ise Basil’in tersine dışa dönük kişilik özellikleri görülür. Eğlenceyi seven bir yapıya sahip olması, girdiği her ortamda arkadaş edinmesi, partilerde çok sık bulunması dışa dönük bir kişilik tipine sahip olduğunu göstermektedir. Hayata, olaylara ve insanlara karşı çok umursamaz tavırları vardır ve bu tavırları Dorian’ı etkilemiştir. Zamanla o da Lord gibi dış dünyaya karşı umursamaz bir tavır içine girmeye başlamış ve olayların nedenini hep karşı tarafa yükleyip yaptığı ve vesile olduğu kötü şeylerin sorumluluğundan kaçmıştır. Dorian Gray’in portresini yapan arkadaşı Basil’i öldürmesi de bu bağlamda zaman geçtikçe kendisinin yaşlanıp portresinin genç kalmasından kaynaklıdır. Dorian Gray’in zamanla yaşadığı kötü olaylardan dolayı portresindeki eski güzelliğini kaybettiğini ve her geçen gün daha da çirkinleştiğini görmesi onda bu portreyi yapan ressama karşı bir öfke oluşmasına neden olur. Sonunda saldırganlık içgüdüsünün etkisiyle ressamı öldürür. Ölüm içgüdüsünün önemli bir türevi saldırganlık dürtüsüdür. Bloom, "Freud’a göre saldırganlık, insanın kendine dönük yıkıcı eğilimlerinin dış dünyadaki objelere çevrilmesidir. İnsan diğer insanlarla savaşır veya onlara karşıt davranışlar geliştirir. Ölüm içgüdüsü dışa dönüktür ve diğerlerine saldırmak şeklinde dışa vurulur. Ölme isteği bilinçaltında kalır.” demiştir. Ancak zaman içinde vicdanı Dorian Gray’i rahatsız etmeye başlar, sürekli zihninde bu olayın görüntüleri canlanır ve uyuduğu zaman bu görüntülerle uyanır. Freud’a göre bu, bilinçdışına atılan olumsuz düşüncelerin rüya sırasında bilinç düzeyine çıkmasıdır. Özetle Oscar Wilde’ın bu başyapıtında İd, Dorian Gray’in en baskın tarafıdır ve bu olay nevrotik bir kaygı oluşturmuştur. İdin tehlikeli dürtülerinin ego tarafından kontrol edilemeyeceği ve kabul edilemeyen bu dürtülerin bilinç düzeyine ulaşacağına dair tehdide karşı verilen duygusal tepkiler nevrotik kaygıdır. Nevrotik kaygı, egonun içgüdüsel dürtülerle mücadelesinde başarısız olacağı ve bunun sonucunda ortaya çıkacak olumsuz sonuçlara ilişkin yaşanan kaygıdır. Jung’a göre orta yaş döneminde yerine getirmemiz gereken gelişim görevi, herkesin kabul ettiği düşüncelerden daha az etkilenmek, bunun yerine bu bilinçdışı güçlerin kendilerini ifade etmelerine izin vermek ve bunları bilinçli yaşamımızla bütünleştirmektir. Dorian Gray ise bunun tam aksini yaşar, kişiliğindeki sonsuz kaosun sebebi de budur.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202374,3bin okunma
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.