Bu haftaki konferansımızda Yusuf Kaplan hoca bizlerleydi. Kendisinin insan, medeniyet, şehir, tasavvuf ... üzerine zihin açıcı, konuşmalarını dinleme fırsatına nail olduk.
Yusuf hoca sözlerine şöyle başladı: "Dünyayı sürüleştirdiler ve bizleri de sıradanlaştırdılar."
Ve şöyle devam etti "Genç adam isyan eder aksi takdirde genç değildir ve bir dünya arayışı içinde olmalıdır." Şu halde Yusuf hocanın deyişiyle, sıradan ve sürüden insanlarla bir yola girilmez. Yani popüler kültüre isyan edeceğiz , insansız dünya, dünyasız insan, ruhsuz bir insan oluruz bu çağı da. Hoca sonra şöyle devam etti: "Kapitalizm yer değiştiriyor batıdan doğuya bir kayış var bir yöneliş var"ve sonra şöyle dedi: "artık insanlar aptal kutusuna bakmıyor, dijital bir dünya var. Dijital dünyanın dünyası nedir acaba?" ve şöyle dedi:" İslam dünyası 2 asırdır köledir ve Çin 5000 yıllık medeniyetini inkar ediyor, kendini inkar edersen insanlığa ne verebilirsin?"ve Türkiye için de şu eleştiriyi yaptı: "Türk modernleşmesi kültürel intihardır."bu çağın insanlarına ümmetin gençlerine şu nasihati verdi hocamız: "Çağı iyi tanımalıyız ve çağın çağrısını yakalamalıyız." Ve Yusuf hoca bu çağı şöyle betimledi: "Çağ bizler için devasa bir Ağa dönüşmüştür." ve şöyle dedi: "içinizdeki çağı tanımıyorsanız tanımlanırsınız, tanımadığınız çağı değiştiremezsiniz!."yani aslında bize şunu söylüyordu: tanımlandığımız bir çağdaydık! Ve şöyle devam etti; "Bir toplumun başına gelecek en büyük felaket, başına ne geldiğini bilmemesidir ve daha kötüsü bilmediğini de bilmemesidir ve daha acı olan celladına aşık olmasıdır ve en son tahlilde tasmalı çekirgeye dönüşmesidir." Ve şehirlerin medeniyetlerin kuruluşu üzerine şöyle dedi; "Şehirde kurulur bir dünya, şehir bir dünyadır zaten. Şehirler medeniyetlerin ruhudur."ve şehir üzerinden şu açıklamayı yaptı: "Entelijansiyonu olmayan toplumun, toplumsal dehası çökmüş demektir. Bir toplumun toplumsal dehası yoksa, o toplum bitmiş demektir." Ve kelime kavram ve ruhun önemine dair şöyle devam etti:"İnsan kelimelerle konuşur, kavramlarla düşünür, ruhla tarih yapar.Ve eğer bir toplum dinini yitirirse dilini de yitirir. Din varlığın evidir."Yusuf hoca şöyle bir alıntı da yaptı: "Doktor Razi şöyle demiştir: 'Dil, kalbin ve aklın aynasıdır.' "Yusuf hoca sonra hümanizm kavramına yönelerek, hümanizmin insancılık değil de insanı tanrılaştırma demek olduğunu söyledi.Ve şöyle bir örnek verdi; eski Bizans resimlerinde İsa Mesih tablolarda biz insanlara doğrudan bakar. Bu bakış tanrı'nın bakışıdır. Tanrının her şeyi görmesi ve hükmetmesi demektir. Modern resim sanatlarında ise, İsa Mesih biz insanlara asla doğrudan bakmaz. Bu sefer roller yer değiştirmiştir. İnsanlar tabloya doğrudan bakar, yani insan tanrılaştırılmıştır. Sonra şöyle dedi: "Ulus dilleri kelimeleri, medeniyet dilleri kavramları verir." ve kavramların ne kadar önemli olduğunu bu şekilde açıklar. Yusuf hoca medeniyet ve uygarlık yönünden Amerika'yı şu şekilde eleştirdi: "Amerika bir uygarlığın ne olmamasını gösteren en berbat örnektir." dedi. Kültür için ise şöyle dedi: "Kültür insanın ürettiği şeydir, eserdir, popüler kültür ise, insanı üreten şeydir. insan popüler kültürün eseridir." popüler kültürün amacı tüketmektir yani hız, haz ve ayarttı ve dünyanın kabe'sinin Los Angeles olduğunu söyledi. Çünkü film kültürü, müzik kültürü, dijital kültürlerin hepsi oradan başlar ve bir dalga gibi dünyaya yayılır. Yusuf hoca şöyle der:"insan kendini bilmeli, sonra kendini bulmalı, sonra kendi olmalı ve kendini inşa etmeli. bu durumda Dünya bize gebe biz hakikatlere gebe olacağız." ve batın varlığı için şu sözleri söyledi:" Batı uygarlığı bilfiil bedenen yaşıyor ,fakat bir kuvvet çöktü. Ama Osmanlı medeniyeti bilfiil ve bedenen çöktü. bil kuvvet yaşıyor hala devam etmekte." Türkiye içinde şöyle dedi." Türkiye dünyanın ruhudur, mazlumların umududur." diyerek konuşmalarına son verdi...