Gönderi

HAÇLI SEFERLERİ'NİN HAZIRLANDIĞI ZEMİN II. Dünya Savaşı'nda Türkiye tarafsızlık politikası takip etmiştir. Bu politikanın belirlenme, takip etme ve uygulanmasında cumhurbaşkanı İsmet İnönü tek adam olmuştur. En büyük yardımcısı önce Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri daha sonra Dışişleri Bakanı olan Numan Menemencioğlu'dur. Basın ve kitle iletişim araçlarının denetimini yakından takip etmiştir. Her türlü diplomatik yazışma ve şifreli telgraflar kendisine verilmiş, dışişleri haber alma dairesi raporlarını değerlendirmiştir. İnönü, klasik İngiltere'ye yakın durma siyasetini devam ettirmiştir. II. Dünya Savaşı'nın başlarında Almanlar, İngiltere ve Fransa'ya üstünlük sağlamıştır. 23.8.1939'da Moskova'da Rus-Alman Saldırmazlık Antlaşması imzalandı. Ruslar, Türkiye üzerindeki istekleri için Almanlarla pazarlık yapmaya başladılar. Hükümet bir taraftan İngiltere ve Fransa ile bir “Üçlü Anlaşma” için görüşmelerde bulunurken, bir taraftan da Rusların talebi üzerine Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu, süresi biten Türkiye-Rusya anlaşmasını yenilemek üzere gittiği Moskova'da 26.9.1939 - 17.10.1939 tarihleri arasında oyalandı. Saraçoğlu, Rusya'nın ikili görüşmelerde başta Boğazların statüsünün değiştirilmesi ve kabul edilmesi mümkün olmayan talepler ileri sürmesi üzerine 16.10.1939'daki toplantıdan sonra Moskova'dan ayrıldı. 18.6.1941'de Alman-Türk Saldırmazlık Paktı imzalanmıştır. Türkiye savaş boyunca taraflar arasında iyi denge kurarak, Sovyetlerin üzerindeki baskıyı azaltmak, ikinci bir cephenin açılmasını sağlamak için savaşa girilmesi hususunda doğrudan ve İngiltere vasıtasıyla yapılan baskıya direnç gösterdi. Savaşa girilmesi hâlinde ülkenin kömür ihtiyacının karşılandığı tek kaynak Zonguldak havzasının muhtemel bir bombardıman sonucunda devre dışına çıkması, tamir edilemeyecek zararlar doğmasından endişe ediliyordu. Buradan deniz yoluyla gelen kömür İstanbul'da konutların ısınması, enerji üreten santrallerin ihtiyacını güçlükle karşılıyordu. Bunun aksaması sanayinin durması demekti. Un değirmenlerinin, fırınların üretiminin aksaması, ekmeğin karne ile dağıtıldığı şehrin moral gücünü en aşağı seviyeye düşürecekti. İngiltere'den savaşa girmenin karşılığı olarak istenen askeri malzemenin günlük 1,500 tonluk partiler halinde nakliyesine Türkiye'nin demiryolu kapasitesi elverişli değildi. İngiltere, Türk dış politikasının beyni Numan Menemencioğlu'nun Alman yanlısı olduğunu düşünüyordu. Parlamentoda başta Recep Peker olmak üzere Alman taraftarı politikacılar vardı. Almanya, 1941'de aralarındaki anlaşmayı bozarak Sovyetlere saldırmıştır. İngiltere, Almanya ve Sovyetlerin bütün baskısına rağmen denge siyaseti güden ve Türkiye'yi savaştan uzakta tutan siyasi kadro, Almanların üstünlük sağlaması karşısında takip altında tutulan yerli komünistleri 1941'de bir operasyonla toplu olarak tutuklatmıştır. Atsız, 9.9.1934'te Deniz Gedikli Hazırlama Okulu Türkçe öğretmeni olarak yeniden göreve dönmüş, 4 yıl çalıştıktan sonra 1.7.1938'de vazifesinden ihraç edilmiştir. Özel Yüce-Ülkü Lisesi'nde 1937-1938 yılları arasında çalışmış, 19.5.1939 - 7.4.1944 tarihleri arasında başka bir özel eğitim kurumu olan Boğaziçi Lisesi'nde Edebiyat öğretmenliği yapmıştır. 1.10.1943 - 1.4.1944 tarihleri arasında Orhun dergisini 7 sayı daha çıkararak 16. sayıya kadar getirmiştir. Atsız, Türk Tarih Tezi'nin oluşması safhasında resmi görüş olarak ortaya konulanların bir bölümünden memnun olmamış, yazılarında muhalefetini göstermiştir. Cumhuriyetin temellerinin millet çizgisine oturtulması gayretleri ülke içinde zaman zaman görülen muhalefet ve isyan hareketlerinin etkisiyle net çizgilere dönüşmüştür. 1925'te çıkan Şeyh Said İsyanı Türkçenin konuşma dili olarak yaygınlık kazanmasının önemini ortaya çıkarmıştır. 1939 yılından itibaren hızlanan Türkçülük hareketinin çıkış noktası ve ivme kazanmasında hükümetlerin siyaseten yaptıklarının büyük payı bulunmaktadır. Türkçülük propagandası böyle bir ortamda daha da kolaylaşmıştır. 1942'de Dr. Refik Saydam'ın ani ölümü üzerine Şükrü Saraçoğlu Başbakan olmuştu. 1942 Türkiye'sinde toplum milliyet konusunda oldukça duyarlı hale gelmişti. Bizzat Başbakan Şükrü Saraçoğlu, 5.8.1942'de yaptığı bir konuşmadaki “Biz Türk’üz. Türkçüyüz ve Daima Türkçü Kalacağız" sözleriyle mutlak bir tasvibe mazhar olmuştu. Saraçoğlu, CHP 6. Kurultayı'nın son toplantısında yaptığı konuşmada: "Türküz, Türkçüyüz ve her gün biraz daha Türkçü olacağız” demiştir." Başbakanın bu ifadelerine rağmen bakanların icraatları farklı olmuş, Türkçü dergiler peş peşe kapatılırken Hasan Âli Yücel, mevzuat hükümlerine aykırı olarak yetkisini kullanıp Behice Boran imzasıyla yapılan yazılı müracaatı uygun görerek bakanlığı TKP çizgisindeki Yurt ve Dünya'ya abone etmiştir. Türkiye savaşa girmediği halde, seferberlik uygulamasını sürdürmüş, silah altına aldığı yedeklerle büyük bir orduyu savaşa hazır halde tutmuştur. Alman-Rus savaşı, Rusların kış saldırıları ile en şiddetli dönemine girmiş, 2.2.1943'te Alman orduları Stalingrad'da yenilgiye uğratılıp tasfiye edilmiştir. Sovyetler Birliği kendisini daha kuvvetli hissetmeye başladıkça Türkiye'ye karşı tutumunu olumsuz yönde değiştirip, tehdide yöneldi. Sovyetler, Almanlara üstünlük sağladıktan sonra Türkiye'nin savaşa girmesi yönünde baskısını artırdı. Türkiye, Müttefiklere yönelmek gayesiyle gerek iç gerekse dış politikasında önemli değişiklikler yaptı. Sovyetler Birliği'ni memnun etmek için, Türkçü ve Turancılar insafsız uygulamalarla susturuldu.“ Hükümetin resmi organı durumundaki Ulus'ta her fırsatta Sovyetlerle ilgili haberlere yer verilmiş, devlet radyosunda yapılan konuşma metinleri gazetelere servis edilmiştir. Rus basınında çıkan “Lenin ve Türkiye” başlıklı bir makale tercüme edilerek Ulus'ta neşredilmiştir. 1944'te hükümet Sovyet ağırlığının artmasından sonra, ileride yapmayı tasarladığı siyasi manevranın ortamını hazırlamak üzere Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel başkanlığındaki bir komisyona milliyetçi fikre mensup olanlar hakkında geniş bir araştırma yaptırmıştır. Bu komisyonun hazırladığı rapor, 1944 hadiseleri üzerine açılan davanın Sıkıyönetim Savcılığı'nın hazırladığı iddianamenin başına konmuştur. Cafer Seydahmet Kırımer, Kadircan Kaflı, Abdülkadir İnan, San'an Azer, Akdes Nimet Kurat, Samet Ağaoğlu, Ahmet Caferoğlu, Remzi Oğuz Arık, Mehmet Halit Bayrı, Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu, Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet, Mustafa Müftüoğlu, İzzeddin Şadan, Tahir Akın Karauğuz, Mustafa Hakkı Akansel, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, Mustafa Şakir Ülkütaşır, Mükrimin Halil Yinanç, Hüseyin Avni Göktürk, Nihat Sami Banarlı, Peyami Safa, Osman Turan gibi Türk düşünce hayatının önemli isimleri bu raporda "Irkçı-Turancı" olarak nitelendirilmiştir. 1944 tutuklamalarında önemli isimlere dokunulmamış, bu listeden eleme yapılarak birkaç öğrencinin ve genç subayın ilavesiyle "Irkçılık-Turancılık Davası" sahneye konmuştur. Atatürk'ten sonraki dönemde imtiyaz hakkı işlemlerinin gevşetilmesiyle çok sayıda dergi çıkmıştır. Resmi olanlardan başka çıkan 112 Türkçe derginin 38'i fikir ve edebiyat, 22'si meslek, 14'ü mizah, salon ve magazin, 12'si öğrenci ve öğretmen, 9'u spor alanındadır. Geri kalan 17'si Halkevleri'ne aittir. Bu süreli yayınların genel toplamı içinde az sayıda Türkçü-Turancı dergi vardı. Bu dönemle ilgili araştırmalarda gerçek çarpıtılarak Türkçü yayınların kahir ekseriyeti sağladıkları ileri sürülmüştür. Başka bir görüşe göre de II. Dünya Savaşı'nın 1941-1943 arasında büyük kayıplara uğrayan Sovyetlerin yıkılmasına ve Türkistan'ın kurtuluşuna katkıda bulunmayı vaat ederek Türkiye'yi kazanmak isteyen Almanya ile ilişkilerini sürdürmek isteyen resmi politika, Türkçü yayınları teşvik etmiştir. Türkçülük, aleni ve bağımsız kimliği ile kamu önüne çıkma imkânı bulan yegane ideolojik siyasi akımdır. 1943 yılı TKP için önemlidir. Komintern'den aldığı emir gereği bir süredir siyaset sahnesinden çekilmiş olan ve taraftarlarına CHP içine yerleşmelerini öneren TKP bu yıl yeniden toparlanmaya başlamıştır. Parti yayın faaliyetine girişmiş, uyguladığı strateji gereği ırkçılıkla mücadele paravanı arkasında, Türkçülüğü gündeme taşıyarak tartışma zemini yaratmak gayesiyle, 1943 yılı Mayıs ayında Reşat Fuat Baraner'in kaleme aldığı, Faris Erkman imzasıyla En Büyük Tehlike isimli bir risalenin neşrini gerçekleştirmiştir. Risalede, Atsız'ın Hesap Böyle Verilir isimli risalesinden ve emekli general H. Hüsnü Erkilet'in Çınaraltı dergisindeki bazı yazılarından örnekler alınıp, tenkidi yapılarak Türkçülüğün toplum için tehlikeli bir akım olduğu izlenimi verilmiştir. Bu yayına cevap olarak bazı risaleler çıkarılmıştır. Sovyetlerin gücünün artması üzerine Marksist kesim faaliyetlerini yeniden hızlandırdı. Resmi makamlar tedbir almak yerine, seyirci kalmayı tercih etti. Atsız, ilgilileri uyarmak için Orhun'un Mart 1944 tarihli 15. sayısında Başbakan Şükrü Saraçoğlu'na hitaben yayımladığı açık mektupta bu faaliyetleri açıkladı. Derginin kapatılmaması halinde gelecek sayıda bu aşırı faaliyetlerin belgeleri ile örneklerini vereceğini belirtti. Nisan 1944 tarihli 16. sayıda dilci Ahmet Cevat Emre, Pertev Naili Boratav, Sabahattin Ali ve Sadrettin Celal Antel'in Marksist faaliyetlerini açıkladı ve bunlara örtülü destek verdiğini belirttiği Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'i istifaya çağırdı. Atsız, açık mektuplarında, Devlet Konservatuarı öğretmenlerinden Sabahattin Ali'nin, başta Mustafa Kemal olmak üzere bütün devlet erkanını ve rejimi kötüleyen bir şiir yazmaktan dolayı 1931'de Konya'da 14 ay hapse mahkum edildiğini, Hasan Âli Yücel'in desteğiyle batırmak istediği Türk milletinin parasıyla rahat yaşadığını anlattı. 1936 yılında devlet hesabına Almanya'ya tahsile gönderilen Pertev Naili Boratav'ın Türkiye'de iken sempati duyduğu komünistliği orada azıtınca, şikâyet üzerine tahkikata gönderilen Reşat Şemsettin Sirer'in raporuyla geriye çağrıldığını açıkladı. Edebiyat Fakültesi Pedagoji Enstitüsü Başkanı Sadrettin Celal Antel'in 1920'de Moskova'da toplanan enternasyonal komünist kongresine Türkiye temsilcisi olarak katıldığını, 1921-1924 yılları arasında komünist Aydınlık dergisini çıkardığını belirtti. Türk Dil Kurumu'nun kurucu heyeti içinde yer alan ve milletvekilliği yapan Ahmet Cevat Emre'nin, 1920'lerde Rusya'ya kaçarak Türk Komünist Fırkası Merkez Komitesi'nin Harici Büro âzası olduğunu açıklamıştır.
392 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.