Gönderi

512 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Öyle bir araştırma eserini geride bıraktık ki, ne desek eksik kalacak. Dileğimiz eksiklik olsa bile yanlışlık olmamasından yana olacak tabii. Ayrıca İş Bankası imzalı, değerli bir çalışma olduğunu da ekleyelim. Çizimler, resimler ve anlatım ise mükemmel olmuş desem yeridir. Medeniyet ve Kültür adına tarihsel olarak ne kadar bilgi ve birikim varsa tek kitapta kullanılmış desek haksızlık etmiş olmayız diye düşünüyorum. Hatta bu öyle bir kültür ki, Osmanlı Kültürü incelememizde rahmetli yazarımızın da vurguladığı şekilde iki ayrı kültür incelemesi yapıyoruz. Saray ve onun temsil ettiği seçkinler sınıfının kültürü ile halkın kültürü; bunlar arasındaki farklar da net biçimde ortaya konulmuş. Tabi burada bir kötüleme çıkmıyor karşımıza. Saray Kültürü diye isimlendirilen grubun içerisine yalnızca Osmanlı Saray Kültürü değil aynı zamanda Mezopotamya, İran, Helenistik Dönem ve İslamiyet içinde de Abbasi ve Emevi kültürleri de dahil oluyor. Öyle inceleme ve anlatımlar var ki, özet bile geçsek haksızlık olacak belli ki. Saray kültürü ve onun seçkinlere ait olan sınıfının etik ve yaşam kuralları incelenmiş. Tarihi gelenekleri nelermiş, ne yapmışlar gibi sorulara cevap verilmeye çalışılmış. Osmanlıca yanında Osmanlı Divan Şiirinin etkilendiği alanlar (estetiği ve üslubu) incelenmiş; İran şiirinin buna olan etkisi yanında takip edilen bu gelenek o kadar ileri gitmiş ve etkileyici olmuş ki saray kültürünü temsil edenler arasına yazdığı şiirlerle pek çok Osmanlı sultan ve şehzadesi de dahil olmuşlar. Bu alanda sanırım pek çok bilinen ve oldukça da dikkat çekici bir bölümü buraya eklemek, iyi ve doğru olacaktır. Yavuz Sultan Selim’den eklemek istiyorum: “Sanma şahım herkesi sen sadıkane yar olur, Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyar olur, Sadıkane belki ol bu alemde dildar olur, Yar olur ağyar olur dildar olur serdar olur.” Kitabın çok güzel katkıları var yine bunlardan da bahsetmek isteriz. Birincisi Osmanlı dediğimizde aklımıza gelen savaşlar, at üstünde ölümler gibi hep bir SEFER ile alakalı durumlar aksine biraz da kültürel ve sanatsal çalışmalar üzerine bilgiler verilmiş. Bu da değişiklik isteyen tarih meraklıları için güzel bir çalışma. Diğer yandan ne olduğu belirsiz, gözünün önündekini okuyamayan ve Osmanlı Tarihini yalnızca Cariyelerle Üremek şeklinde tanımlayan kara cahillere tokatlama cevaplar sunmuş bir kitap var karşımızda. Tabi bunlar bana göre daha rezil bir grup bunlar ama bir şekilde kendilerine tolerans tanınıyor. Tabi burada kitabın oldukça değişik gelen ama döneminin insanları için normal olan Ayş’u Tarab adı vardır ki, aslında kısaca “Yeme İçme - Eğlence” anlamlarına gelir. Yani bildiğimiz Eğlence Meclisi gibi düşünebiliriz. Tabi o dönem adamlarına da o eski ad yerine yeni kullandığımızı söylesek onlar da garipser. O da başka mesele. Zaten o masalarda olanlar, oldukça şaşırtıcı. Bilmeyenler için ortalığı bulandırmak istemem ama pek çok konuda araştırmalarımızı baştan yapmamızı gerektirecek kadar, ben de dahil tabi. Her şeyi çok iyi biliyormuşum düşüncesi olmasın da, bizler de araştırıyoruz elden geldiğince. Ziyadesiyle beğendiğim, ne kadar anlatırsam anlatayım yetmeyeceğine inandığım, çok başarılı bir çalışma olmuş. Halil İnalcık hocamıza bir kere daha Allah’tan rahmet diliyor; hepimize iyi okumalar diliyorum..
Has-Bağçede Ayş u Tarab
Has-Bağçede Ayş u TarabHalil İnalcık · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2015215 okunma
·
299 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.