Hasan Hüseyin !!!!
11:33'te kalktı şıtutgart tireni
Elimde bir kitap
Külrengine yağmur eleniyor inceden
Kalkık yakasının içinde mustafa
Islığıyla tutunmaya çalışıyor şıtutgarta
'Türkiye'de işkenceler kitabın adı
Neler yazdığını bilmek için içinde
Almanca bilmek gerekmiyor
Yumruğunu kaldırıyor mustafa
Kitabı kaldırıyorum havaya
Külrengine kurşun gibi dalıyor tiren
Bir büyük üniversite kentidir haydelberg Gözlerim kitabın sayfalarında
Hırçın ve ışıklı yüzleriyle doğrulup sayfalardan
Alçaklara karşı dimdik yürüyorlar
Kitabı koyuyorum çantama
Hışım gibi girdi tiren manhaym'a
Bizimkiler elleri ceplerinde
Tıpkı Sivas'ta Konya'da Çorum’da gibi
Üç aşağı beş yukarı banofta
O bütün demir ve çelik ağırlığıyla Krup Göğsümün üzerinde
Topraksa işte toprak bre hüseyin
Şehirse işte şehir
İnsansa işte insan
Kadınsa ……..
Peki nedir seni böyle buralarda ağrıtan?
Karşımda birdenbire kapkara bir tabanca
Hayır hayır, kesinlikle bir pipo
Kıpkırmızı ve gözlüklü bir yüzün edasında
Elinde bir gazete
-Katolik sermayeci
- Başlığı gotik klâsik bir portre gibi Unutulmuş karşımda
Kim bırakmış kim unutmuş,
Bense heykeldim
Şu almanlar gerçekten de sağlam giyiniyorlar
Sağlam sağlam evlerde yaşıyorlar
Ve sağlam basıyorlar yere
Tıpkı paletleri bir tankın
Tarihsel bir öfkeden gelse gerek
Ayrıntıya düşkünlükleri
Hem şaşıyor hem de anlar gibi oluyorum bu çelişkiyi
Ve bir çocuk gibi seviniyorum
45'lerde bitti savaş
-Diyordu marta
-Demek ki ben
Son sınıfındaymışım ortaokulun
Ve cumhurbaşkanımız
Millî şef ismet paşa)
Yıkıntılarımız ve ölülerimizle baş başa.
Dünyanın ortasında yapayalnızdık
45'lerden buyana yaptık bunları
Bütün bu yolları fabrikaları
Bu ışıklı şehirleri evleri bahçeleri
-Diyordu marta
-Vay canına
Korkunç bir giz gibi saklıyordu bu kadın Erkeksiz yalnızlığını
O kısık
O soğumuş namlu gibi
Duru mavi gözlerinin ardında
Yirmi yılda, herr hasan, anlıyor musun
Yirmi yılda yaptık bütün şu gördüklerini '45’lerde bitti savaş
Yıkıntılarımız ve ölülerimizle başbaşaydık Acımız çok büyüktü, herr Hasan, anlıyor musun
Dünyanın ortasında yapayalnızdık
Peki neden buralarda sizin insanlarınız
Okulunuz yok mu sizin, herr Hasan Yolunuz fabrikanız
Mâdeniniz yok mu sizin
Peki neden burdasınız, herr Hasan
İşiniz ekmeğiniz yuvanız yok mu?
Ah şu ipek yağmurları bu külrenginin!
Bak, marta
Bak, işte burda
-Çıkarttım çantamdan o kitabı
-Bak, marta
Bak, işte, sevgili kadını bu toprakların bak, İşte yazıyor burda
Savaş mavaş yok ama ortalıkta
Yetmişbin insanımız yatıyor şu anda Türkiye'nin zindanlarında
Bir o kadarı da yattıyatacak
Bir o kadarı da karar bekliyor
Ve bir o kadarı da şimdi şu anda
Kelepçeye giden yolda yürüyor
Bir milyon insanımız yurt dışında
Şimdi şu anda bir milyon insanımız sıra bekliyor
Dilekçe yazdırıyor bir milyonumuz
Yazdırmayı düşünüyor bir milyonumuz da
Bak, marta bak, işte
Yazıyor burda
Sen savaşı bitirdin ama
Benim savaş bitmedi
Sen kaldın ölülerin ve yıkıntılarınla baş başa
Şu başının içi ışık
Ben kaldım ölülerim ve yıkıntılarımla başbaşa
Korkunç bir ışıksızlık marta
Korkunç bir ışıksızlık
Şu kafamın içi benim karmakarışık
Sevmemek mümkün değil şu hızlı tirenlerini Almanya’nın
Yıldız gibi akıp gidiyorlar bu karışıklıkta
Bu ne kadar fabrika
Bu ne kadar demiryolu
Bu ne kadar otoban
Bu ne kadar araba
Bu ne kadar
Bu ne kadar
……….
Ah bilsem de almancayı
Çatır çatır sorsam şu almanlardan
Nasıl çıktı bu krup
Nasıl çıktı bu engels
Marks\ siz mi yetiştirdiniz?
Anlat marta
Almanca bilmesem de anlarım seni
Kaldır dizlerinden ölülerini
Onlar da anlatsınlar bana marta
Onlar da anlatsınlar bildiklerini
Çektiklerini
Nasıl kurtuldunuz o ateş çemberinden
O cinnetten nasıl çıktınız marta?
Gene böyle güzel miydi çocuklarınız?
Hiçbir şey demiyor mu sana, marta;
Şu kısık
Şu soğumuş namlu gibi
Duru mavi gözlerinin ardında gizlediğin Çığlık çığlık acıların
Acılarınız?
Almanca bilmesem de anlarım seni
anlat marta