Gönderi

392 syf.
·
Puan vermedi
Kitap 2016’da Suziş’in torunu Esra’ya yazdığı mektupla başlayıp, 1933 Frankfurt’unda üniversitede öğretim üyesi Gerhard ve Elsa’nın günlük yaşamlarını, ruh durumlarını derinlemesine ele alarak devam ediyor. Elsa ve Gerhard Alman Yahudisi bir çift olarak Almanya’da başlarına gelebileceklerden kaçarak Zürih’te Elsa’nın ailesinin yanına sığınır. Bu geçici sürede Gerhard’ın kayınpederi Gerturd Almanya’dan kaçan üniversite öğretim üyelerine iş bulmak üzere bir iş kurar ve işi olmayan Gerhard ona yardımcı olmaya çalışır. Gerturd o sırada Türkiye’de modern bir üniversite kurulmasına yardımcı olan Pedagoji profesörü arkadaşı Albert Malche ile iletişim kurarak Gerhard’ı onunla görüşmeye gönderir. Bu görüşmede 30 bilim adamının Türkiye’de üniversitelerde 5 yıl sözleşmeli çalışması için anlaşılır. İçlerinden Profesör Ernst Hirsch ise Gerhard’ın yakın arkadaşı olur. Kitap Elsa ve Gerhard’ın Türkiye’de mutlu mutsuz yaşadıkları günler ve zorluklarla devam eder. Yuvalarını ansızın bırakıp geldikleri yepyeni bir hayata başlayıp vatan belledikleri Türkiye’de de aslında yabancıydılar kanadı kırık kuşlardı, Çocukları Peter annesi gibi Alman Yahudi köklerini daha çok benimserken Suzanne kendisini Atatürk’ün kızı doğuştan Türk olarak tanımlayarak büyür. Nitekim 18 yaşında Türk kimliğini seçer. 1945’de Gerhard’ın annesi ve ablası toplama kampında yok edilmiştir. Bu sıralarda arkadaşı Hirsch’in oğlu Enver Tandoğan dünyaya gelir. Susy apartmanlarındaki Demir’le birbirlerine hayran büyür, üniversiteye giden iki genç İstanbul’da 6-7 Eylül olaylarının yaşandığı günlerde sevgili olur ve evlenir. Susy evlenmeden önce kızları Sude’ye hamiledir. Sude her ikisi de sol görüşlü, siyasetle yakından ilgili Yahudi anne Müslüman babayla büyür. Hayatının ilk darbesini henüz 4 yaşındayken 1960 yılında yaşar. Kendisine siyasetten uzak bir hayat ister. Liseden mezun olduğu yaz Gerhard dedesinin yazlığının olduğu Side’de hayatını fotoğraf çekerek yazıp çizerek bitki yetiştirerek geçiren Korhan’a tutulur. Sude üniversiteye o yıl gitmemeye, Korhan’la girdiği bu yeni dünyada hayatı deneyimlemeye karar verir ve özgür düşünceli anne babasını ikna eder. Susy ve Demir ailelerinin önünde demir gibi kararlı durarak etraftakilerin yorumlarına kapıları kapatır ve Sude’nin yanında olurlar. İki genç çiçek cocuklar olarak yıllarını birlikte geçirirler, Side’de kafe açıp kendi tuttukları balıklarla kendi yetiştirdikleri sebzelerle özenle işletirler. Yazları kazandıkları parayı kışları dünyayı gezerek yerler. Sude bu adama aşık olup olmadığından emin olamaz ve bir gün işaret aldığını düşünerek üniversite okumaya Frankfurt’a gitmeye karar verir. Üniversite okur yüksek lisans doktora yaparak dünyanın çeşitli yerlerinde bulunur. Sanat tarihi dersleri verir. Bir gün derin bir tutkuyla dünyaya bir çocuk getirme isteği duyar ve tanıdığı genleri en iyi erkek olan Korhan’ın yanına döner. Yahudiler’in Türkiye’ye gelişlerinin 500. yılını kutladığı 1991 yılında dünyaya bir çocuk getirirler ancak Korhan daha ilk baştan sorumluluğun Sude’de olduğunu söylemiştir. Bebek Esra birbine yakın ama ayrı evlerde yaşayan anne babayla ilk okul çağına kadar gelir ancak anane Suzi Esra’nın eğitimi için onu İstanbul’a yanına almaya Sude’yi ikna eder ve zaten Uzakdoğu felsefesine yogaya meraklı Sude önce bir kursa uzakdoğuya oradan da dünyanın çeşitli yerlerine gider. En son İngiltere’de yaşamaya başlar. Esra Suzişi ve Demdemiyl birlikte İstanbul’da büyür. Gezi olayları çıktığında tıp fakültesinde okuyordur ve ilk yardım için bir ekibe desteğe gider. Burada gazetecilik yapan Tarık’a aşık olur ancak Tarık habercilik peşinde ülkenin veya dünyanın başka köşelerine gitmektedir. Ara sıra görüşülen ama derinde saklı bir aşktır Esra için. Esra tıp fakültesinden mezun olunca hekimliğe İzmir DEU’da başlar. Ananesini İzmir’e gitmeye ikna edememiştir çünkü Suziş hayatının son zamanlarını Demir’inin hayata gözlerini yumduğu evde geçirmek istemektedir. Esra bir gün Suziş’in rahatsızlığı nedeniyle İstanbul’a gider ve 15 Temmuz darbe girişimini bu günlerde yaşarlar. Suziş Esra’nın İngiltere’ye gitmesini ve orada doktorluk yapmasını istemektedir. Esra tam gitmeye karar verdiği ve ananesiyle bunu kutladıkları bir yemekte bir telefon alır. Tarık Suriye’de yaralanmış Türkiye’ye ancak getirilebilmiş, Mardin’de bir hastanede yatmaktadır. Şimdi Elsa Esra Atalay Solmaz’ın yola çıkma zamanıdır, aynı zamanda vatanının neresi olacağına karar verme zamanı, aslında vatanın da dinin de sadece sevgi olduğuna inanarak!
Kanadı Kırık Kuşlar
Kanadı Kırık KuşlarAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20167bin okunma
114 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.