Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

324 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Beynimizin Bize Oynadığı Oyunlar!
Bu kitapta Sacks, bir kaza sonucu veya bir hastalık sonucu beyinlerinde oluşan fiziksel bir durum nedeniyle davranışları ve hayatları değişen insanları anlatıyor. Bir kaza sonucu renk körü olan bir ressam, Tourette Sendromu nedeniyle vücudunda tikler oluşan bir cerrah ve bunun gibi yedi farklı yaşam öyküsü okuyoruz. Sacks'ın farkı, hastalarını sadece biyolojik olarak değerlendirmeyip bir antropolog gibi derine inerek daha detaylı ve bütünsel bir araştırma yapıyor olması. Kitabında sık sık normal ile patolojik olan arasındaki sınırı sorguluyor. Bunu belirleyen şeyin sadece hastalıklar olmadığını, kişinin yaşamı, çevresinde gelişen olaylar ve buna benzer şeylerin etkisinde herşeyin nasıl değişkenlik gösterebildiğini anlatıyor. Anlatmak istediği en önemli şeylerden biri, normal dışı davranışları değerlendirirken, bunların kişinin yaşamını nasıl etkilediğinden yola çıkılması gerektiği. Ayrıca kitap sizi, tarih boyunca yaşamış edebiyat, sanat ve bilim alanında varlık göstermiş Van Gogh, Dostoyevskj, J.Joyce, M.Proust ve Einstein gibi pek çok tanınmış kişinin hayatlarına götürüp, sahip oldukları hastalıkların onları hangi yönde etkilediğini gösteriyor. Bu insanların müzdarip olduğu rahatsızlıkların, onlar için bir dezavantaj değil avantaj olduğunu hayretle okuyorsunuz. Ayrıca bu tarz insanların yaşamlarında çevre faktörünün önemine değiniyor. Mesela aynı rahatsızlığa sahip iki ressamdan biri çocukluktan itibaren desteklenip yönlendirildiği için hayatında başarılar kazanıp güzel bir hayat sürerken bir diğeri maalesef bir hastane odasında yaşamını sürdürmek zorunda kalıyor. Bizi kitapta en çok etkileyen hikaye, yıllar boyunca kör olan ama mucizevi bir şekilde görmeye başlayan Virgil'in hikayesi. Bizler, görme eyleminin doğuştan gelen bir yeti olduğunu düşünürüz ama gercekte durum öyle değil, bebeklerde bunu bilerek doğmaz sonradan öğrenir diyor yazarımız. Kitaptaki bir diğer şaşırtıcı bilgi, Temporal Lob Epilepsisi'nden bahsederken, bunun neden Dostoyevski Sendromu olarak adlandırılırdığını anlattığı bölüm. Bu hastalıktan müzdarip olan insanlarin derin bir anlayış gücüne, geniş bir duygusal dünyaya sahip olduğunu okumak gerçekten şaşırtıcı. Başarılı bir nöro-antropolog olan Sack, dahi olarak nitelendirilen bütün bu insanları değerlendirirken onların bu dehalarını sadece bu hastalıklara bağlamanın doğru olmayacağını üstüne basa basa söylüyor. Sonuç olarak bu kitap bize beynimizin sınırlarını, değişen durumlara nasıl adapte olabildiğini ve bize ne gibi oyunlar oynadığını gösteriyor ve insanı daha çok araştırma yapmaya sevk ediyor. Şiddetle tavsiye ederiz!
Mars'ta Bir Antropolog
Mars'ta Bir AntropologOliver Sacks · Yapı Kredi Yayınları · 2011208 okunma
·
149 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.