Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hiçbir Yere Gitmeyen Yol Haritası
Rumsfeld in favorilerinden biri olan Douglas Feith, 2001 de Pentagon'da savunma politikası müsteşarı olmuştu. Princeton'daki Yakındoğu tarihi emekli profesörlerinden, aynı zaman da Yahudi de olan Bernard Lewis, Bush yönetiminin Ortadoğu'ya özellikle Israil, Türkiye ve Irak'a yönelik siyasetinin payandalarını belirlemek konusunda entelektüel aydın destegi sagliyordu. Yonetimin, aralarında George Bush, Dick Cheney, Condoleeza Rice ve Paul Wolfowitz'in de bulunduğu pek çok üst düzey üyesi bilge profesörün takipçilerindendi. Richard Perle, "Bay Profesörle konuşmak Delfi'ye gidip kahini görmek gibi bir şey yorumunu yapmıştı." Islam ülkelerinin tarihinde Lewis'in çok fazla vurguladığı iki konudan biri modernleşme konusundaki başarısızlık, digeri de Batıya karşı duyulan kızgınlıktı. Israil ve Türkiye, Arap olmayan iki ülke olarak bölgede başarılı olan yegane modern ülkeler olarak gösteriliyordu. Arap ülkelerinin içeriden bir reform başlatmak konusunda aciz olduklan varsayıldığından, Lewis var olan rejimleri ortadan kaldıracak ve bölge geneline demokrasiyi yayacak bir Amerikan askeri işgalini tavsiye ediyordu. Sağduyu tamamen yerle bir olmuştu. Lewis, petrol zengini Arap dünyasının tiranlarını istikrar sağlamak ve Amerika'nın bölgedeki çıkarlarını korumak için desteklemek yerine, bölgede demokrasiyi geliştirmenin teröre karşı savaşta Amerika'nın olası en iyi müttefiki olduğunu savunuyordu. 11 Eylül'ün ertesinde müteakip daha kötü terörist saldırıları engellemek için Irak'ın askeri işgalini ısrarla tavsiye etmişti. Lewis kendi nazarında eski ve etkisiz bir politika olan çevreleme politikasının yerine, bir çatışma politikas istiyordu. "Sertleş ya da çekil" mantığı. Lewis doktrininin özünü oluşturuyordu. Bernard Lewis'in Bush yönetiminin beyin takımı arasında ki en önemli hayranlarından biri de, savunma bakanlığı müsteşarı ve Irak konusunda öne çıkan şahinlerden biri olan Paul Wolfowitz'di. 11 Eylül'deki terörist saldırılar, Irak'ın saldırılarla hiçbir ilgisi olmamasına karşın, Wolfowitz'e Bağdat'ta rejim degişikliği konusunu gündemin en tepesine yükseltmek üzere ısrar etmek için bir fırsat vermişti. Saldırıların hemen ardından Wolfowitz, Afganistan'da kesinleşmemiş savaş beklentisine alternatif olarak Irak'ta savaşı savunmaya başlamıştı. Bu görüşleri etkili olmadığında ise teröre karşı savaşta Irak'ın ikinci hedef olması için baskı yapmaya devam etmişti."
Sayfa 942 - KüreKitabı okudu
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.