Gönderi

Benim hayatım boyunca hiç şemsiyem olmadı. Ne çocukluğumda ne de bu yaşıma geldim böyle lüzumsuz bir eşyayı edinmeye gerek görmedim. Hiçbir zaman gökten yağan o Rahmete karşı bir kalkan açmadım. Rastgeldiğim bütün yağmurlarda ıslanabildiğim kadar ıslandım. Ben zaten bu teknolojiyi de hiç bir zaman anlamadım... Havada uçuşan, gözle görülmeyen o kadar partiküllere virüslere toza dumana karşı, sonra dokunduğumuz her yerdeki bakterilere karşı, şemsiye kadar basit ucuz bir önlem geliştiremeyen teknolojiye... Yağmura karşı şemsiye gibi gereksiz bir icat yapmış olmasını bir türlü anlayamıyorum. Hayır yani, sen, kimi neye karşı koruyorsun? Elbiselerimiz; bedenimiz ve ruhaniyetimizden daha mı kıymetli? ben rastgeldiğim hiçbir yağmuru dediğim gibi kaçırmam, altında dolaşırım. Böyle yağmurlu havalarda saçakların altına saklananlar var ya, hah işte; onlar bana ben de onlara, birbirimize güleriz.. Bana bakışlarından ve yüzlerindeki hınzır gülümsemeden anlıyorum, onlara göre ben bir ahmağım :) Delinin tekiyim. Bana göre de onlar birer ziyankâr. Öyle.. Yani birbirimize bakışlarımızla ne demek istediğimizi anlatırız. Onlara göre ben bana göre de onlar birer deliyiz. Çocukluğumdan beri neden yağmura bu kadar düşkün olduğumu yıllar sonra üzerinde yaptığım bir çalışmada, vardığım sonuçla anladım. Anladım ki yağmur göklerden gelen şifa dolu bir rahmetti.. Hiçbir yağmur sebebsiz değildi.. Her yağmur damlasının kaderi daha yere düşmeden çizilmişti. Yağmur bütün varoluştaki bütün yaşam döngüsünün kendini güncellemesiydi Yağmur duaların kabulüne vesile olan bir sebebti Ve yağmur habis varlıkların hiç sevmediği Ondan kaçtığı bir nimetti.. İsra Sûresi 44. Ayette bildirildiği üzere: Bütün yaradılanlar gibi her yağmur damlasının da yere düşene kadar yaptığı bir zikri vardı ve yağmur o habis varlıklar için yakıcı yok edici bir rahmetti.. Onlar yağmur yağdığında kuytu köşelere kapalı tenhalara saklanan acizlerdi çünkü onların büyük çoğunluğu suyu sevmezdi.. Vesvese verdikleri insanlarda işte böyle saçakların altına kuytulara türlü bahanelerle saklanır ya da şemsiyesini açardı Yağmur düşündüğümüzden bildiğimizden çok daha fazlasıydı ve biz ne yazık ki kendimizi ona karşı korumaya şartlandırılmıştık.. Özellikle nisan ayında yağan yağmurların ya da yılın herhangi bir zamanı seher vaktinde ve ikindi vaktinde yağan yağmurların böylesine şifâi özellikler taşıdığını ve bazı özel ayetler ve sureler ile yapılacak çalışma sonucu yağmur suyunun bu ayetlerin enerjisini yüklendiğini ve bu suyu içen kimseye faydalar sunduğunu hem tanıdığım bazı insanlardan hem de rahmetli süleyman hocanın tuttuğu notlardan öğrendim. Bu konu süleyman hocanın tuttuğu notlarda da geçiyordu Çok fazla bir bilgi ve ayrıntı yoktu fakat mümine adında bir kadından bahsediyordu Bu kadın süleyman hocanın bahsettiğine göre rukye ilmine vakıftı Beni bu konudaki araştırma ve çalışmalarımda asıl cesaretlendiren ise Enfal Sûresi 11. Ayet oldu.. Bu ayette Cenabı Hakk şöyle sesleniyordu: O sırada size yine katından bir güven ve esenlik olmak üzere bir uyku sardırıyordu sizi temizlemek şeytanın vesevesini sizden gidermek yüreklerinize kuvvet vermek ve ayaklarınızı sağlam durdurmak için gökten üzerinize yağmur indiriyordu" diyordu Sure ve bu ayet, her ne kadar Bedir savaşı, Sahabilerin durumunu ve ganimetlerin taksimi hakkında indirilmiş olsa da Kuran-ı Kerim evrensel bir kitaptı ve bu ayetin inişinde bedir savaşı bir sebebti ve diğer ayetlerde de olduğu gibi içeriği ve hükmü kıyamete kadar geçerliydi.. Öyle olmasaydı bu mübarek kitap bir rivayet/masal olmaktan öteye gitmezdi.. Ve bu ayet benim çalışmalarımda sonuca varmam için bana bir yol çiziyordu Ayet başından sonuna kadar ilim kokuyordu Cenabı hak o gün indirdiği yağmuru bugün indirmiyor muydu? Elbette ki indiriyordu ama biz o yağmurdaki hikmetin farkında olmayacak kadar gafil onu işlemeyi ve ondan faydalanmayı bilmeyecek kadar da cahildik. Çünkü ayetleri bir hikaye okur gibi okuyorduk defalarca bize hatırlatıldığı gibi, akıl edemiyorduk. Ayette şeytanın vesvesesine karşı yağmurun indirilmesinden bahsedilmesi ve yüreklere verdiği kuvvet Müminin her türlü düşmanlarına karşıydı ve şeytan da bunlardan biriydi.. Ayaklarınızı sağlam durdurmak için derken de hem bedenen hem de manevi/ ruhen bir sıhhat ve güçten bahsediliyordu.. Öyleyse bu ayette sözü edilen yağmur şeytanın hem sataşmaları hem de musallata doğru giden yolda Şeytan ve işbirlikçilerine karşı bir kalkan olabilir miydi? Bu tez üzerine yağmur suyunun şifai nimetleri hakkında uzun ve meşakkatli bir araştırma yaptım Yaptığım araştırmalar sonucun da gördüm ki Yağmur suyu ile şifaya kavuşmak ve iblisin sataçmalarından kurtulmak uzun yıllar önce unutulmuş bir uygulamaydı Araştırdıkça ulaştığım bilgiler tezimi doğruladığı gibi bu kadarı ile de sınırlı kalmıyordu İşin içinde beni hayrete düşürecek daha başka şifalarda vardı.. Antik Çağlar da şifacı şamanlar yağmur suyunu iç hastalıkların tedavisinde ve kötü ruhların bedenden kovulmasında kullanıyorlardı. Üzerine dualar okunan bu suyu içen kişinin vücudunda eğer sinsi, ilerleyen hastalık ya da şamanların kötü ruh dediği bizim de cin iblis dediğimiz habis bir enerji varsa vücud ona göre tepkiler veriyordu ve şifacı şaman tepkilerin geldiği organa göre bitkilerden taşlardan ve dualardan oluşan bir terkip hazırlıyordu.. Kişi bu dualarda zenginleştirilmiş yağmur suyunu içmeye devam ettikçe vücuduna yerleşen kötü ruhların enerjisinden kurtuluyodu.. Bu çok ilginç bir bilgiydi ve üzerinde yoğunlaştıkça yeni yeni şeyler öğreniyordum Eğer şamanlar bunu yapabiliyorsa Anadolu da bundan haberdar olan insanlar mutlaka olmalıydı..çünkü anadolu da yaşayan insanların büyük bir çoğunluğunun kökeni şamanizme dayanıyordu Onlardan birine ulaşmam hiç kolay olmasada da Niyetler sahih olunca ALLAH mutlaka yardım ediyordu.. Bir arkadaşımın vasıtasıyla tanıştığım adamın ninesi yağmur suyu ile rukye ilmini biliyordu ve rahmetli süleyman hocayı da tanıyordu.. ALLAH bu unutulan ilmin yeniden canlanması için bana yol gösteriyordu .. (Devamını Burada Paylaşamıyorum. Rahmet damlalarıyla ıslanan nasiblilere selam olsun🌧
··
171 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.