Gönderi

232 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 5 days
İlksöz: Farkında olmadan, nasıl da sıkıca tutunuyoruz alışkanlıklarımıza. Genç Teğmen Drogo okulunu bitirdikten sonra ilk görev yeri heyecanını yaşamaktadır. Bastiani Kalesi dediklerinde mutludur. İzin günlerinde, haftasonları şehre gelip ailesi ve arkadaşları birlikte geçireceği günlerin planlarını yapar. Kaleye doğru yola çıktığında görev yerinin tahmin ettiği kadar şehre yakın olmadığını farkeder. Saatler süren bir yolculuk sonrası kaleyi görür. Her şeye rağmen heyecanlıdır yine de. Yalnız kaleye yaklaştığında yolda karşılaştığı komutanın tavırları ile buradan kısa zamanda kurtulması gerektiğini anlar. Zaten gele gele Tatar Çölü'ne gelmiştir. Tüm kurduğu hayaller, şehirle iç içe bir asker hayatı yerle bir olmuştur. Kaleye varır varmaz buradan tayinini istemek için harekete geçer. İleride askeri yaşamında olumsuzluklar olmasın diye bu tayin işini bir doktor raporuyla halletmeyi tercih eder. Lâkin o doktor dört ay sonra gelecektir. Zaten dört ay sonra da artık Drogo ilk günkü Drogo değildir. Türkçenin güzelliklerinden olsa gerek bu kelime: atıl. Farklı okunuşu ile iki zıt anlam. A'yı hızlıca okursak, o hızın verdiği enerji ile belki de, bir eyleme geçme durumu söz konusu. Ama a uzatılırsa... Anlamdaki boş, kullanılmayan, öylece duran ifadeleri yapışıyor tüm benliğimize. Bir bakıma a'nın bize sunduğu iki seçenek: eylem ve eylemsizlik. Hayata vurursak, seyirci ya da oyuncu. Yaşamın içine düşersek, hayaller kuran veya hayallerini gerçekleştiren. Drogo da o dört aylık sürede kalenin havasını solur ve alışkanlıkların/eylemsizliklerin/gerçekleşmeyecek hayallerin esiri olur çıkar. Ve bir hayat gider. O tekdüze kale hayatını o kadar güzel yansıtır ki Buzzati, kalede birkaç gün anlattıktan sonra birden bir iki yıl sonrasına gider hikâye. Bir bakıma der ki 'ey okuyucuyu, yıllar geçti her şey aynı, neyini anlatayım ki sana'. Bize tokatı patlatır da Drogo uyanmaz. . Tatar Çölü, olmayacak hayallerin peşinde koşan, alışkanlıklar içinde körelen, aslında hayatı yitip giden insanların öyküsü. Okumak acıtıyor insanı. Çünkü okudukça sen de Drogo'dan izler taşıdığını farkediyorsun. Alışkanlıklarına tutunup kendi yarattığın bir mekâna (Bastiani Kalesi) hapsediyorsun kendini. Sonra bu yerden umutlarına, hayallerine (Tatar Çölü) bakıp duruyorsun hiçbir şey yapmadan. Bir şey yapmak için de hep başkalarını (Kuzeyliler) bekliyorsun. Sadece hikâyende yerler ve kişiler değişiyor Drogo ile. Bir bakıyorsun keşkeler dolmuş yaşamına, bir de hep sonra yaparım diye bir dolu ertelediklerin. . İnsanı kendi ile yüzleştiren, kendi kale ve çölllerini ortaya döktürten bir eser. Keşke daha önce okusaydım demeyeceğim. Bu etki bu zaman oldu, daha önce başka etki olurdu. #korsaniledünyaturu Haziran kitabıydı. İyi ki okudum dediğim, bir süre sonra yine ben bunu okurum diye not ettiğim, o zamana kadar da keşkesiz ve ertelemesiz hayatlar yaşamak için ufak da olsa atılmaya başlatan, en azından içimde bir şeyler canlandıran bir okuma oldu Tatar Çölü. Her ne kadar daha o güç ve cesaret sarıp sarmalamasa da beni en azından bir kıvılcım tutuşturmaya başladı bir yerleri. Zaten ya yanarız ya da yanarız. Ya çöle kavuşuruz ya da Aksakallı Dede'nin dediği gibi kendi çölümüzde kayboluruz. Ama hiç olmazsa o kaleden çıkmış oluruz. Uzattım. Kesinlikle tavsiyemdir. Okumadıysanız okuyun, okuduysanız bir daha okuyun, bakın bakalım kaleleriniz, çölleriniz, kuzeylileriniz ne durumda. Kitapla. Sağlıcakla. Sonsöz: sonuçta dünyada yapayalnızdı ve onu kendisinden başka sevecek kimse yoktu.
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813.4k okunma
·
95 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.