Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

kalan_
Ölmüşsün, gerçekte olduğu gibi rüyamda da ölmüşsün, sadece farkında değilsin. Önce sözcükleri duyuyorum. Birisi, kim olduğunu bilmediğim birisi, görmediğim ağzıyla, daha önce duyduğum sözcükleri söylüyor. Daha önce bu kadar acıtmayan sözcükleri. Ölmüş, diyor. Ölmüş! Göğüs kafesini açmış doktorlar; kaburgalarını bir levyeyle kanırtıp seni ikiye parçaladıklarını düşünüyorum; kalbini avuçlarına alıp sıkmışlar, ama çalışmamış, diyor. Sonra tekrar bir araya getirilmiş kaburgalar,özensizce yerine tıkıştırılmış bozuk kalp, belki dikiş bile atmışlardır deriye. Attılar mı? Bu sözcükleri kim söylüyor? Bilmiyorum. Havada dağılan son sözcükten sonra seni görüyorum. Gördüğüm yeri, senin bağdaş kurarak oturduğun yeri uyandıktan sonra yeniden düşündüm,orayla ilgili aklıma gelenlerin ne kadarı rüyaya ait ne kadarını ben sonradan ekledim bilemiyorum, gece gördüğüm rüyanın muhtevasına gündüz düşündüğüm renkler sızmıştır, bu açık. Seni görüyorum evet, bir dere yatağındasın. Bağdaş kurmuşsun bir taşın üzerine, derenin zemini irili ufaklı taşlarla dolu, kum yok ya da ben görmüyorum, gözlerim sımsıkı kapalı gözlerine kilitlenmiş. Sanki mevsimlerden yaz, etrafın yemyeşil ama bahar yeşilliğinden çok dağın tepesine ulaşamayan yaz yokluğunun yeşilliği bu. İki tarafında yeşil çayırlar, onların bittiği yerde beklenmeyen bir duvar gibi apansız başlayan çam ağaçları, arkanda bir dağ görüntüsü yok, o halde yüksek bir dağın tepesinde olmalıyız, en yüksek dağın? Yatağındaki taşları örtemeyecek kadar akıyor su, sen derenin ortasında büyükçe bir taşın üzerinde oturuyorsun, bağdaş kurduğunu söylemiş miydim? Meditasyon pozundasın, gözlerin kapalı, parmak uçların döngüyü tamamlayacak şekilde birleşmiş. Üzerinde açık kahverengi keten bir bluz. Niye bunu fark ediyorum, bu kumaşı diğerlerine göre daha çok sevdiğini neden hatırlıyorum... ne budalaca. Bluzun altındaki göğüs kafesini düşünüyorum. Açık mı hala yoksa birleştirip diktiler mi? Kan arıyor gözlerim, ketene azıcık da olsa bulaşmış bir leke, anlatılanların gerçekliğine inanmak için o tek damlaya muhtacım. YOK. Gözlerin kapalı, bu halini ne çok gördüm daha önce. Gözlerini dünyaya kapatıp bilinmeyenine ulaşmak için kendi içine çevirdiğin ne çok anda izledim seni. Öyle bir an gibi ama değil. Sen ölüsün. Nefes almıyorsun ama meditasyon pozunda oturuyorsun işte. Gözlerini açıyorsun. İçinde yarım kalmışlığın hüznü var, içinde yalın bir boşluk var, içinde rengini kaybetmiş solgun bazı duygular ama en çok korku var. O korku sana mı ait yoksa bana mı? Birinin sana ölü olduğunu söylemesi gerekiyor!
·
158 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.