Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Para ve Açtığı Yara
İnsanlığın bitişinin başlangıç noktası Lidya'lıların parayı değişim aracı olarak bulmasıdır. Para, para, para! Her insanın bilincinde açtı bir yara. Sömürülen insanımızı gerçeklerle yüzleştirmek için yazıyorum. Hiçbiri bilmediğiniz konular değil. Sorun bunun doğru olduğunu kabul etmek ve itiraz ederek bu sömürgeye karşı çıkamamaktır. Zararın neresinden geri dönsek yarardır. 21. yüzyılda para değişim aracı olma özelliğini kaybetti. Para sömürge, servet transferi ve dayatma aracı oldu. Parayı veren düdüğü çalar boşuna demedi Nasrettin hoca. Bugün para veren emirde veriyor. Borç alan aslında emir alıyor. Çünkü o parayı şartlı veriyorlar. Birincisi taviz istiyorlar, ikincisi parayı nerede nasıl kullanacağınıza bile karışıyorlar. Yabancıya toprak, mülk, maden ruhsatları satışı yasası işte bu tavizlerin bir sonucudur. Sümerbank, Etibank gibi Cumhuriyetin kolonları bu nedenle kesildi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesi 24 Ocak kararları aslında para diktatörlüğü çıkarına bir darbeydi. Darbe sonrası 24 Ocak kararlarına imza atan işbirlikçi kişi işbaşına getirildi. Peşinden parayla servet transferi yapmak için borsa, döviz serbestisi ve faiz ile para çoklamanın ekonomik krizler ile vurgunlar vurmanın önü açıldı. Paranın patronu halk yararına devlet yerine sermaye lehine bankalar oldu. Özelleştirmenin amacı ise üretim ve hizmet araçlarının tamamını ele geçirmekti. Para ve üretim gücü sermayeye geçince devlet sermayenin çıkarına işleyen halkın aleyhine bir organizasyona dönüştü. Siyaset 28 Şubat süreciyle buna uygun dinci ideoloji kullanılarak dizayn edildi. Diğer ideolojilerin tamamı kullanıldı. Bu talanın sorunsuz yapılabilmesi için en uygun ideoloji dinci ideolojiydi. İktidar olma açlığı vardı. Devlet yönetme tecrübeleri yoktu. Seçim kazanma başarısı devlet yönetme becerisi anlamına gelmez. Gelmediğini bugün yaşadıklarımız ile gördük. Yüzleşiyoruz, helalleşmeyeceğiz hesaplaşacağız çünkü. Helalleşme emperyalist bir akıldır. Çünkü helalleşmek istedikleri her zulmü emperyalizmin taşeronları yaptı. Birileri o zulmü başkalarının üzerine yıkmaya kalkıyor. Bu projelerin arkasında küresel tefeci bankaların sahipleri vardı. Bize ait olduğunu sandığımız bankalar ve sahipleri servet transferi taşeronlarıydı. Karşılıksız para basarak ürettiklerini bu karşılıksız para karşılığında satarak bütün gücü kendilerinde topladılar. Yetmedi kredi kartları yoluyla ayrıca karşılıksız para basma yetkisi bankalara verilerek halk ayrı bir yolla ürettiklerinin, ithal ettiklerinin satılmama sorununu ortadan kaldırmak ve bu yükü de kredi kartı kullanan insanların üzerine yıktılar. Sermaye ve bankalar ülkemiz için bir tehdit ve milli güvenlik sorunu olarak bu yolla karşımıza bir engel olarak batı emperyalizmi destekli çıkartıldı. Üretim ve hizmet araçlarının tamamını ele geçirmek yoluyla istediklerini istedikleri fiyattan satarak soyguna devam ediyorlar. Mal ve para aynı yerin egemenliği altına girdi. Bugünkü soygunun sebebi ve amacı budur. Ayrıca parayla para kazanmak ve para çoklamak yoluyla çalışmadan çabalamadan, üretmeden, üretime yatırım yapmadan, başkalarının sırtından geçinen içimizden birilerini de zengin ederek bankaların işbirlikçisi yaptılar. Bankalar topladıkları bu paraları üretime değil tüketime kredi olarak verdiler. Libaral her ekonomi ile yönetilen ülke dolar milyarderi olan işbirlikçi çoğalttı. Irak, Suriye, Ukrayna, Yunanistan ve Gürcistan ile Azerbaycan bölgesinin istikrarsızlaştırılma amacı da bu yapılanlar ile bağlantılıdır. Göç mühendisliği de bunun amacına uygun bir projedir. Yinede umutsuz olmaya gerek yoktur. Umudun son kullanma tarihi yok çünkü. Bütün doğal kaynaklar Asya'da olup Çin, Asya, Rusya ve Avrupa emperyalist olmayan Kuşak Yol Projesi ile Amerikan ve İngiliz emperyalizminin sonunu getirebilir. Avrupa Amerika ile yollarını ayırmak zorunda aksi takdirde çok ağır bedeller ödemek zorunda kalacaktır. Yeni bir dünya kuruluyor Türkiye Cumhuriyeti de o dünyada yerini sonsuza kadar arıyor. Bu yüzleşme yazısının sonunu Kırk Ambar Gece Tiyatrosu oyununda Ferhan Şensoy'un söylediği müthiş şarkının sözlerini de sizlerle paylaşarak tamamlamak istiyorum. Kenefte geldi aklıma Örneğin mesela Para olmasa para olmasa Kenefte geldi aklıma Büyük abdest beş bine İki bin küçük abdest İşemek bir yatırım işi Parayla alınıp veriliyor nefes Çişini tutup ekonomi yapıyor herkes Kenefte geldi aklıma Örneğin mesela Para olmasa para olmasa Ev kirası olmasa Bakkal para almasa Kasap eti ikram etse Manav sebzeyi hediye Örneğin mesela Yol parası olmasa Doktor ilaç bedava Gerisine bizim de bütçemiz yeter Yoksullar da yaşardı insanlar gibi insanlar gibi Örneğin mesela Para olmasa… Paranın yenmeyecek bir araç olduğunu, satın alma gücü ve değişim aracı dışında amaçlar için kullanılmasına engel olmamız gerektiğini anladığınız gün kurtulacağız. Van Gogh'un dediği gibi; Paranın yaşamak için zorunlu olmadığı ortamı özlemek hakkımız. Biz çocukluğumuzu bu özlemini çektimiz günlerde yaşadığımız için bugün bu ayrımı bugünkü çocuklar ve gençlere göre daha sağlıklı yapabiliyoruz. ] Önder KARAÇAY [
·
131 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.