Geleneksel Değer Yargılarını Yıkan Bir Hatırat
‘’Dünya'da mutlu olabilirdik. Ama öyle olmadı maalesef.’’
1897’de Edinburgh’da doğan 
Naomi Mitchison, Haldane ailesinin bir üyesiydi. Haldane ailesi bünyesinde ünlü fizyologlar, genetik bilimcileri ve yazarlar bulunduruyordu. Oldukça eğitimli ve başarılı bir aileden gelmek Naomi’nin dünya görüşüne olduğu gibi kalemine de yansıdı. Londra’da yaşadığı süre boyunca kadın hakları, doğum kontrolü gibi pek çok sosyal ve siyasi meselede aktif olarak rol aldı. Politika hayatında olduğu gibi özel hayatında ve kaleme aldığı kitaplarında da kadınların sorunlarını merkeze alarak dile getirdi ve kadın mücadelesinin her anlamda savunucusu ve sesi oldu.
Tüm hayatını aktivizme adayan Naomi, 
Bir Kadın Astronotun Anıları kitabındaysa bu sefer bilimkurguyu kullanarak kadınların sesi olmayı tercih etmiştir.
İnsanlık artık o kadar gelişmiştir ki yıldızlar arası seyahatlere başlamıştır. Bu seyahatlerin neticesinde de evrende yalnız olmadığını öğrenmiştir. Farklı gezegenlere yapılan seyahatlerde birbirinden farklı uzaylı yaşam türleriyle karşılaşan insanlar tüm odaklarını bu yabancı varlıklarla iletişim kurmaya adamış ve ‘’iletişimci’’ diye bir meslek doğmuştur. İletişimciler farklı gezegenlere yapılan keşif yolculuklarında Radyantlar, Epsilonlar, Greftler gibi birçok yabancı varlıkla iletişim kurarak notlar almaktadırlar.
Hem iletişimci hem de bir kâşif olan Mary ise ana karakterimizdir. Mary, aynı zamanda yazarın kendisini temsil etmektedir. Naomi gerçek hayatında hayvanlara düşkün birisidir ve hatta gerçek olan evcil hayvanlarının yanı sıra birçok hayali evcil hayvanının da olduğu notlarından anlaşılmaktadır. Mary de uzak galaksilere yaptığı bu yolculuklarda rastladığı yabancı faunalara hatta farklı varlıklara karşı farklı şeyler hissetmektedir. Ama bu zamanlarda cezasının Dünya’da hapis kalmak olduğu katı bir kural vardır: Diğer gezegenlerdeki varlıklara müdahale etmemek.
Mary’nin yapmış olduğu yolculuklarla birlikte kendisine duygusal karmaşalar da eşlik eder ve zamanla kadınlık, geleneksel annelik gibi konularda aydınlanmalar yaşamaya başlar. Acaba Mary bahsedilen kurala uyabilecek midir? İnsanlardan çok daha farklı bir biyolojiye sahip varlıklarla iletişim kurmak ve anlaşabilmek mümkün müdür? Peki insanlarla hayvanlar arasında eşit bir ilişki söz konusu olabilir mi? Okurken bu gibi sorular okuyucunun zihnine eşlik etmekte.
Yine de edebi anlamda pek hafif bulduğum, ana karakter dışındaki karakterlerin çok silik olduğu, bir hatırat olmasından dolayı olay bütünlüğünün olmadığı, yazarının hayal gücünün yüksek olduğu fakat bunu okuyucuda merak uyandıramadığı bir eser oldu benim için Bir Kadın Astronotun Anıları. Maalesef İthaki Yayınları Bilimkurgu Klasikleri dizisinin en zayıf halkalarından biri olduğunu söylemek mecburiyetindeyim.
Fakat, kadınlık, cinsellik ve annelik tabularının yıkıldığı feminist bir eser olmasından ötürü okunabileceği kanaatindeyim.
Başka kitaplarda görüşmek üzere!
··
3,114 views
Gerek ismiyle, gerek kapağının güzelliğiyle çıktığı andan beri çok merak ettiğim bi kitap. Yorumun pek iç açıcı değil ama yine de okuyacağım bi ara mutlaka. 🤓
Teşekkürler inceleme için. ^^
Ben de biraz seriyi güncel olarak takip edeyim diye alıp okudum ama pek de beklediğim gibi çıkmadı. Okuyunca yorumunu paylaş mutlaka, merak ediyorum. ^^
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.