Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

103 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“Düş Körükçüleri” Kitabına Bir Bakış Denemesi “Düş Körükçüleri”, Yazar Fahrettin Koyuncu’nun, şiir incelemesi türünde ikinci baskısını yapmış olduğu bir eseri. İmgenin Çocukları yayınları aracılığıyla çıkan kitap, genişletilmiş ikinci baskısını Nisan 2021’de yapmışken kitabın ilk baskısı 1997 tarihlidir. 160 sayfa hacmindeki eserde yirmi beş şairin, yirmi yedi şiirine ve şiirlerinin incelemesine yer verilmiştir. Bu isimler; Ahmet Hamdi Tanpınar, Rıfat Ilgaz, Edip Cansever, İbrahim Yıldız, Ahmet Necdet, Özdemir İnce, Nihat Ziyalan, Ahmet Uysal, Afşar Timuçin, Metin Altıok, Ataol Behramoğlu, Refik Durbaş, Hüseyin Yurttaş, Mehmet Yılmaz Karaibrahimoğlu, Mehmet Mümtaz Tuzcu, Özgen Seçkin, Abdülkadir Budak, Ahmet Günbaş, Abdülkadir Paksoy, Aydoğan Yavaşlı, Emin Akdamar, Ömer Ateş, Çiğdem Sezer, Alaattin Topçu, Altay Öktem olarak sıralayabilirim. 1901 doğumlu Ahmet Hamdi Tanpınar şiiriyle başlayan kitap, 1964 doğumlu Altay Öktem şiiri ve şiir incelemesiyle sonlandırılmıştır. Mürekkeplerine su karıştırmayan bu doğum aralığında olan yirmi beş şairin birçoğu hayattadır ve özellikle edebiyat çevrelerince daha çok bilinen isimlerdendir. Şiiri bilen ve şiirlerine yer verdiği şairleri iyi tanıyan yazar, şiir hakkında kırbasında biriktirdiği şerbetleri de okura ikram etmektedir bir taraftan. Bu çalışma da daha çok Çağdaş Türk Dili Dergisinden ve Çağdaş Türk Şiir Antolojisinden faydalanıldığı görülmektedir. Daha çok yalın şiirlerden mülhem bir anlayışı taşır yazar. Parmak hesabıyla mevzun şiirler değildir yazarın kafasındaki. Estetik gayesi güdülen şiirlerdir bunlar. Yer yer beğeni kırıntılarını serinleyen yazarın yazdıkları sadece tariz de değildir elbette. Yaşamaya devam eden ve edecek şiirlerdir aradığı. Bu şiirler, ömrünü tamamlamış bir edim değil, süreğendir... Daha çok imge ve iç ses kuvvetince şiirlerdir... Hz. Mevlâna’nın "insan gözden ibarettir. Göz ise dostu gören gözdür" inceliğinde bir bakış açısıyla şiirleri ele alıp değerlendirmektedir. Şiirin dinginliğin yanında bidevi atlar gibi olmasını da arzu eder. Bu şiir incelemelerinde şiirin şairi hakkında da ipuçlarına ulaşmaktayız. Bu şiirlerle şairlerin ruh halleri ve ahvallerine yönelik ipuçlarını da bulmaktayız. "Kişi tavır ve çehredir" diyen Ahmet Hamdi Tanpınar sözünün görüntüsünü de bu şiirlerde görürüz başka bir taraftan. Şiirde yapı, anlam, biçen, şiirde ses ve tekrarları, nitelik, beğeni düzeyi, ahenk, ritim, şiirde yoğunluk, lirizm, duyumsatma, duygu, uyum, müzikalite, toplumsallık gibi birçok boyutlarıyla ele alınır. Bu değerlendirmelerde çok kural ve sıralama perspektifinde hareket edilmez. Samimi bir havada özgür bir bakış açısı serimlenir. Bölüm bölüm, satır satır hatta bazı yerde kelimelere indirgenerek şiirin özüne bir yolculuk yapılır. Şiirleri, okura hem duyumsatarak hem de okurun şiir tadına ulaşabilmesi için şiirle alakalı şifreleri samimi bir şekilde okura yansıtılmaya çalışılır. Bir nevi şiirin iç fotoğrafı çekilir ve bu görüntü okura sergilenir. Şiirlerde tekrar dizeleri üzerinde durulur ve tekrar dizeleri şiirin “omurga dizeleri” olarak görülür. Soluklu şiirlerin yükünün, tekrar dizelerinin yüklendiği, anlayışıyla yol alınır. Başka bir ifadeyle şiirler; kurgu, biçem, lirizm ve hatta matematik boyutlarıyla ele alınır. Burada, şiirdeki lirizm konusu başat bir unsur olarak yer almaktadır. Şiirde bellek, şiirlerde öyķüleme gibi birçok özelliğe de özellikle dikkat çekilmektedir. Belleksiz ve benliksiz anlayışlara bir karşı duruştur da yok değildir. Seçilen ve beğenilen bu şiirler üzerinden adeta gerçek şiirin izi sürülür. Şiirin bir şeyi anlatması değil, duyumsatması arzulanır. Gerçek şiirin, duyumsatan şiirler olduğuna inanılır. Şiirler incelenirken, anlatılırken görülmeyen kapalı yönlerine de dikkat çekilir. Çok bilindik bir söz olan “Anlam şairin karnındadır” denilerek okura hep bir pay bırakılır. Geleceğe yol alacak her şiirin önünde her okur sevgiyle içtenlikle saygı duyacağının altı çizilir. Eskilerin dediği gibi "efradını cami ağyarını mani" Yani şiire uyarlarsak... Şiirde ne eksik ne fazla, gerekliyi içeren, gereksizi şiir dışına iten bir anlayışının şiire yansımasıdır. Seçilen şiirler, derinliklerinin ve imge güçlerinin yanında "sadelik en yüksek gelişmişlik düzeyidir" diyen Leonardo da Vinci sözündeki gibi abartıdan, süsten uzak yalınlıktadır. Yazarın, şiir incelemelerini yazarken şairlerin birçoğunu yüz yüze tanıyor olması, değerlendirdiği şiirlerin bir kısmının hikayelerine şahit olması da yazılara artı bir değer kattığı muhakkak. Şiir hakkında böyle güzel inceleme kitapları -eleştiriyi de buna dahil edersek-, okurun şiiri anlama ve duyumsama ekosistemine ciddi katkıları olacaktır. Yazarın havsalasında ki estetik anlayış rafine edilmiş mısralarla örülüdür. Küfesinde ki bu analizler en vecizlerinden birileri sadece bunlar olmasa gerek. Okumalardan, duyumsamalardan süzülmüş geniş bir tecrübe, tanıklık ve samimiyet sonucu inşa edilmiş bir eser olmalı. Bu kadar şiir ve duyumsatılmaya çalışılan bu kadar anlatımın bir amacı vardır elbette. Gerçek şiiri, şiir sanatını okura temaşa ettirmek, duyumsatmak böyle olmalı. Albert Camus'un "dünya aydınlık olsaydı, sanat olmazdı" sözündeki aydınlatıcılardan birisi de böyle şiirler olsa gerek. Yazarın arka kapak yazısında bahsettiği gibi nasıl ki her şair, hissettiklerini hissettirme gayesi güdüyorsa yazar da bu güzel şiirleri başkalarının da okuması, sevmesi ve duyumsaması gayretindedir vesselam… İlkay Coşkun 12.10.2022
Düş Körükçüleri
Düş KörükçüleriFahrettin Koyuncu · Suteni Yayıncılık · 19972 okunma
·
172 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.