Gönderi

Türkiye'de halk arasında basit bir hayat sürer gider. Halk emirlere uyar. Türkler arkadaş canlısıdırlar. Ca­milerden dağılan halk fesattan, zorbalıktan arınmış, efendi ve naziktir. Ancak insanın üzüldüğü nokta bu halkın büyük çoğunluğunun cahil oluşudur. Geçen­lerde birisinden İngiliz ve Fransız donanmasının bura­ya gelişinin sebebinin Padişah'tan para aldıkları için ol­duğunu duymuştum. Bu sene başlarında meselenin bu duruma gelmesinde önemli rol oynayan Avusturyalı özel danışman Kont Leiningen geldiği zaman da halk Kont'un amacının imparatoruna taç giydirilmesi için Padişah'tan izin istemek olduğunu düşünmüş.Gelenekler konusuna dokunmasam daha iyi olacak. Türkler için milli ilerlemelerine en kötü engel olmasa bile en talihsiz şey, Boğaziçi'ndeki kafesli köşkünde nargilesini tüttüren paşadan, fakir bir köydeki virane kahvehanenin önünde elinde çubuğu başında yırtık sarığı ile bağdaş kurmuş oturan adama kadar her taba­kayı aynı şekilde sarmış bulunan tedavisiz tembellik hastalığı. Halkın durumunu iyi bilen kişilerle konuştu­ğum zaman, onlar farkında olmadan söyleseler bile, bu­ nu daha iyi anlıyorum. Adalarda, kıtada çalışan ve zen­gin olan hep Yunanlı köylüler. Türkler oturuyor, pipo­larını içiyor ve günden güne fakirleşiyorlar. Yunan köy­lerinin nüfusu artıyor, çocuklarla kaynıyor. Türkköy­lerinde. ne yazık ki, damsız duvarlar ve harap camiler görüyorsunuz. Bu meseleleri, bu manzaraları kendi göz­leri ile görmeyen devlet adamlarına, Osmanlı İmpara­torluğunun kötü durumundan bahsedildiğinde, bunun farkına varmaz görünüp şöyle diyorlar "Prusyalı Gene­ral falanca geçenlerde ordumuzu teftiş etti, mükem­melliğinden çok memnun kaldı. İngiliz Kaptan filanca donanmayı ziyaret etti, topların çalıştırılmasını görün­ce İngiliz donanmasında bile daha iyisi olamaz dedi. Askeri hastanelerimiz tam bir düzen numunesi." Bunların hepsinin gerçek olduğuna inanıyorum ve ilk büyük savaşta Türklerin Ruslara karşı galip gelecek­lerini anlayabiliyorum. Lâkin büyük devlet daireleri ve başkentin kısmi ihtişamını bırakınca, tabiatın ve ikli­min diğer ülkelerden daha çok kayırdığı, bir zaman­ların sanat ve medeniyet diyarı, uçsuz bucaksız uza­nan toprak parçasında ne buluyorsunuz? Kendiniz bakın. Orada yaşayanlara sorun. Terkedilmiş köyler, ekilmemiş ovalar, eşkiyaların gezindiği dağlar, uyuş­muş kanunlar, bozuk bir idare ve kaybolan insanlar var oralarda.
·
21 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.