"Eğer içlerinden birinin ölmesine izin vermek zorunda kalsaydın hangisini seçerdin: kendi çocuğun mu, yoksa tüm kasabanın mı?"
Kitapta dikkat çeken bu ve bunun gibi bir kaç sorudan en can alıcı bu soru ile tüm Black Spring'in kaderini belirleyecek seçimde deliryum noktasındaki insanları ele alan saçma sapan bir kurgu...
Kitaba ilk başta adepte olamıyorsunuz.350 sayfadan sonra ikinci bölümle biraz olaylara adepte olmaya başlamışken kalabalık bir kadroyla kitaba eşlik eden karekterlerin sesi sanki kulağınızı tırmalıyor tam bir curcunanın yaşandığı sayfalar kuru gürültüden öteye geçemiyor.Beni hiç mi hiç sarmadı desem yeridir.Bu yılın en iyi korku-gerilim romanı ibaresi kullanılarak bir çok önemli isimlerden övgü aldığı vb tanıtımla kitap kendine dikkat çekmiş olsa da belki bir televizyon uyarlamasında bir tık daha iyi olur gibi geliyor. Yazarın okura kurguladığı hikâyesinde olayları aktardığı satırlarda acaba bir noktayı mı kaçırdım diyerek tekrar tekrar dönüp baktığım yerler olmadı değil ayrıca kitabı bırakıp tekrar okuma saatine geçtiğim her defasında mı adapte olamaz insan? İnanın olmadım olamadım. Sanki serinin ikinci kitabı havasında ilerleyen bir serüven. Peki, korku ve gerilim olarak kitabı ele alacak olursam ne mi düşünüyorum. Bana kalırsa kitapta korku dolu satırlar yok gerilim ise karekterlerin bazı durumlarda vermesi gereken karar aşamasında kendini biraz gösteriyor. İnsanların birer zombiye dönüştüyü çıldırmanın ötesi delirme noktasında kendilerini ölüme sürekledikleri anlık halüsinasyonlarla dolu satırlar kitabın üç saydadan ibaret olan kapanış bölümüyle nihayet son buluyor.
Gelelim yazarın kitapta işlediği konuya; Thomas Olde Heuvelt farklı bir kurgu oluşturmaya çalışmış. On yedinci yüzyıldan kalma bir geçmişe sahip lanetin vücut bulduğu Katherine adında ki bir kadının hâkim olduğu kaderine terk edilmiş bir kasabayı konu ediyor. Dudakları ve gözleri dikili olan kasabalının tabiriyle cadı insanları delirme noktasında etkisi altına almaya başlamasıyla ölümle sonuçlanan olaylar patlak veriyor. Bunca yıldır kimseye ilişmeden sessiz sedasız süren günlerin artık eskisi gibi devam etmemesini tetikleyen olayların başlangıcı bir kaç kasabalı gencin yaptığı eşek şakaları ve çektikleri videolarla sınırları zorlamaları ile son buluyor. Cadı Katherine'nin göğsünü bir sopaya bağladıkları bıçakla kesip yaralayan gençler şakanın dozunu kaçırarak bir de üstüne bunu videoya çekiyorlar. Sonuç olarak içlerinden birinin köpeği cadının intikam alma şekli olarak ölümle sonuçlanıyor.Sonrasın da gençlerin kasabalı tarafından ceza olarak kırbaçlanmasında onaylama aşaması geliyor. Tüm kasabalıya bir şenlik havasında izlettirilen ilkellik sonrasında ailelerin artık daha derin endişe duymaya başlıyacakları günlerin sinyallerini vermiş oluyor.
Cadı Katherine'nin kendi döneminde ölen çocuğunu dirilttiği efsanesi kitabın sonlarına doğru intihar gibi gözüken gençlerden birinin babası tarafından cadının göz ve dudak dikişleri çözülerek bu defa kendi oğlu için isteniyor. Tüm kasabalıya mı karşı yoksa kendi çocuğu mu sorusu bu defa cevabını buluyor.
Sonuç olarak 1665 Şubat'ında yaşanalar gibi tarih tekerrür ederek bu defa tüm kasaba halkı arkalarında hiç iz bırakmadan kendi ölümlerini seçtikleri acayip acayip yöntemlerle yok oluyorlar. Bir ara Stephen King 'in '' Hayvan Mezarlığı' kitabında diriltilen ölülerin akıbetini beklemedim değil çünkü gidişat o yöne doğru ilerleyince evet şimdi kitap hakkını verdi gerilmeye başlamalıyım dedim demesine de işte o noktada kitap bitti.
#spoiler
.
.
.
.
.
.
.
Ve bir kapı ziliyle beklenen sahne Black Spring sakinlerinden biri olan babanın
kendi elleriyle kendine yapacak olduğu final sahnesiyle sonlanıyor.
Büyü 
Thomas Olde Heuvelt
·
126 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.