Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yolunu beklediğin bir sevgili olmasa çekilir mi kahrı dünyanın?
Yavuz Sultan Selim Han, Mısır'ı fethettiğinde bir müddet orada konaklar. Zamanın şartları birdenbire dönmesi için de müsait değildir zaten. Havalimanında bekleyen uçağı yok ki kanatlansın. Şanına layık bir otağ kurulur. Hünkarın kaldığı otağın işlerini Mısırlı bir cariye yapmaktadır. Yavuz Selim çadırından çıkıp beyleriyle, paşalarıyla görüşmeler yapıp, Mısır'ı daha yakından tanımaya çalışırken cariye de yapılması gereken hizmetleri en iyi şekilde yerine getirmek için canla başla çalışmaktadır. Padişah otağına dönmeden de evine gitmektedir. Bazen kendini işleri o kadar çok kaptırır ki vaktin nasıl geçtiğini anlayamaz. Kolay mı cihan hükümdarının hizmetinde bulunmak? Her şey tamam olmalı, hiçbir iş eksik bırakılmamalıdır. Hal böyle olunca otağa giriş ve çıkış esnasında birkaç kez Yavuz Han'ı görür cariye ve ona âşık olur. Bu aşkına karşılık bulamayacağını da bilmektedir. Yüreği kor gibi yanarken "koskoca cihan padişahı benim gibi bir cariyeye gönül mü verir?" diye düşünmektedir ancak aşk gönle girmiştir. İnsan âşık olduğunu nasıl saklayabilir? Yavuz Sultan Selim'i görünce eli ayağına dolanmakta, aklı başından gitmektedir. Cariye Yavuz'un karşısına çıkmaya cesaret edemez ve sonunda aşkını yazıyla ilan etmeye karar verir ve Otağın görünecek bir yerine üç kelime yazar: "Derdi olan neylesin?" Akşam çadırına gelip de bu yazıyı okuyan Yavuz Sultan Selim Han, bunu yazanın çadırını süpüren cariye olduğunu anlar. Kâğıdın arkasına; "Derdi neyse söylesin." diye yazar. Kâğıdı aynı yere bırakır. Sabah olunca da çıkıp gider. Biraz sonra temizlik için çadıra gelen cariye ilk iş olarak kâğıdı arar. Kâğıdı bıraktığı yerde duruyor bulur. Heyecanla eline alır ve şaşkınlık içinde Yavuz'un cevabını okur. Yavuz'un cevabından da cesaret alarak : "Korkuyorsa neylesin?" diye yazar bu sefer. Akşam olur. Yavuz çadırına döner. Kâğıda yazılan yeni sözleri okuyunca : "Hiç korkmasın söylesin." yazarak olduğu yere bırakır. Gözüne uyku girmeyen ve sabahı zor eden cariyenin ilk işi merakla beklediği cevabı okumak olur. Ok yaydan çıkmıştır bir kere. Artık onu sevdiğini söyleyecektir Yavuz'a. Ne olacaksa olsun. Dayanacak hali kalmamıştır cariyenin. İşini bitirdiği halde gitmez ve Yavuz'un gelmesini bekler. Akşam olup da çadırına dönen Yavuz Sultan Selim Han, cariyeyi otağında beklerken görür. Cariye, Yavuz'u görürü görmez yerinden fırlar ve konuşmak istediğini belli eder. Yavuz Selim Han "Buyurunuz, sizi dinliyorum" deyince, cariyenin dizinin bağı çözülür, heyecandan kıpkırmızı olan yüzüyle bakmaya dahi cesaret edemeden, son derece utangaç hali ve titreyen sesiyle: "Efendim..." der."Cariyeniz... Size..." ve cümlesini tamamlayamadan olduğu yere yığılıp kalır. Kalbine sığmayan aşkını söyleyemeden ruhunu teslim eden cariyenin bu tertemiz aşkı karşısında cihan padişahı Yavuz Sul tan Selim gözyaşlarını tutamaz ve şöyle der:. "Gerçek aşkı şu cariyeden öğrenin. Zira âşık, mâşukunun yolunda ölendir."
Sayfa 151 - Hayrettin DurmuşKitabı okudu
··
582 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.