Gönderi

Prometheus, Mythologos ve trajedi şairi, filozoflara göre; Var olan dünyanın değiştirilemez bir gerçeği olarak, insan varlığının isyan etmek zorunda kalacağı bir sınır olduğunu kabul etmiştir. İsyan, insan varlığına özgü bir azabın, adaletsizlik azabının kaynağı. İnsanoğlunun hayvanlarla ortak fiziksel acıları vardır. Bunların varoluş bakımından öneminden son trajedi Lyomenos’ta bahsedilmektedir. Fakat her ne kadar insanoğlu bir hayvan gibi eziyet çekse de, özel varoluş biçimi onun bir adaletsizlik hissi ile de acı çekmesini gerektirir. Keyif ve acıdaki varoluşları Zeus’un düzeniyle mükemmel bir uyum içinde olan hayvanlar böyle bir adaletsizlik duygusu hissetmezler. Prometheus insanoğlunu çok seviyordu. Daha farklı hareket edemezdi; çünkü bu onun doğasında vardı. Hayvanların sahip olmaktan yoksun bırakıldığı ateşi getirdi. Hayvanlar ateşsiz yaşamaktadır - hayvan varoluşunun doğası bunu gerektirir. Yani insan varoluşunu insani yapan Prometheus idi: insanlar savunmasız, acı çeken, hayvanlar gibi ölümlü fakat hayvanlar gibi itaatkâr olmayan varlıklar olarak kaldılar. Özgür, fakat yine de cezalı ve zincire vurulmuş; Prometheus’un insanoğluna sunduğu varoluş biçimi budur. Çünkü insan, insan olduğu, sui generi olarak ortaya çıktığı andan itibaren - tabiatı, davranışları, acı çekişi ile insan varlığını ifade eden Prometheus’un mitologeminde de aynı şey söz konusudur- ateşten yoksun oluş çare bulunması gereken bir eksiklik meydana getirmiştir: bu durumda insanoğlu itaat edemez duruma gelir. İtaatsizlikten kaynaklanan acılar da hayvanlarınkini aşan türden farklı bir azaptır, bir bakıma cezaya dönüşürler. Başlangıçta anlaşılmaz ve isimsizdirler ve insanların hayvanlar gibi itaat edemediği bu düzen, dünyadan bağımsız olarak kendi içinde var olan daha yüksek bir düzenle ilişkilendirilinceye kadar; insan aklı ideal bir adalet düzeni oluşturuncaya kadar da anlaşılmaz ve isimsiz kalmaya devam ederler.
Sayfa 100 - Pinhan YayıncılıkKitabı okudu
·
44 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.