Küçük bir ev,camları eski usul tahta pervazlarla kaplı olan bu pencereler ,fırçalanmış tahta zeminler yılların yıpranmışlığını taşıyor.. bir ara küçük bir çekmecenin bulunduğu yer güneşten korunmuş..tahta zeminlerin ilk zamanlarının fındık kabuğu rengini güneş çalmadan önceki anlarını anımsatır..sahi şimdi neredeydi bu çekmece ? hayatımda o kadar olay yaşanırken çekmeceye takılmam yine aklımın oyunu diyerek yönümü değiştiriyorum. Bir kadın güneş gözünüze değiyor .. kadının saçlarının uzunluğu kalçalarını kapatmış ,beyaz elbisesinin ışıkla beraber güneşin gözümle oynaşmasına ortam hazırlıyor.. elimi siper edip alelacele bakmak istiyorum.. bizlere ağır yaşamayı kimse öğretmemişti ya.. o an aklıma geliyor.. hep bir koşuşturma içindeyim ..en son hangi çiçeği durup kokladım.. yalancı sevgilerin hediyeleri olan insanları memnun etmek için çiçekçilerin canlı diye sattıkları üzerlerine çiçek kokuları spreyler sıkılan çiçeklerden bahsetmiyorum. Yolda mazot,benzin kokusu sinmiş dahi olsa onun güzelliğine aldanıp ne zaman burnumu o çiçeğe değdirip derin bir nefes aldım..almadım tabiki..en son ne zaman sokaktan geçerken çıkarsız bir çocuğun saçlarını karıştırdım .yetişmeliyiz ..kadına da siper ettiğim ellerimle yetişmek güzelliğini terazime koymak için sabırsızlanıyordum.
Kadın benim hızıma karşın sükûnetini koruyor..aheste aheste saçlarını tarıyordu.. eline aldığı fırçasıyla zaman sanki akmıyor gibiydi onun için..saçlarını arasına parmakları ile ayırdı.. ve örmeye başladı.. büyülenmiş gibiydim.. bu kadar gamsız, kedersiz biri görmeyeli hayli zaman olmuştu.. oturdum öyle kapının ağzında konulmuş eski iskemiye .. bu kadın bizlerden olamaz heralde ..iskemi tahta zeminde hafif bir gıcırtı çıkardığında bizim asude güzelliğimiz boynunu hafif çevirdi.. örgüsüne devam etti.. cildi bir gecenin yaüğmış karı gibi ak pak ..sanki bu dünyaya geldiği gibi bebeksi denmeyen aksine iinsanın nefsini uyandıran bir ten.. beyaz elbisesi saf ipek olduğu çok belliydi.. elli altmış kat aynı elbise işlenmiş, terzilerin geceleri gündüzlere karışmış gibi bir zorlukta elbise ..ipek kumaşın verdiği hafiflik kat kat astarlanarak dikildiğinden vakur hale gelmişti. Kolları astarlanmamış elbiseden güneşin oynaşmaları tenini belli ediyordu. Kahverengiden kızıla dönen saçlarını örmüş ,sırtına atmıştı. Eline aldığı altın renkli çöp tokalarla isyan eden birkaç bebek saçını yatıştırdı.
Artık kendime gelmeli..oturmuş hem cinsimi izliyor hemde yorumlıuyorum.. bana ne abi derken .. neden gelmiştim sahi bu eve birsebebi olmalıydı..yine ya veli ziyareti yapacaktım.. ya bir ahbabın ahbabının çocuğunaders verecektim.. hay aklına sokayım bilmediğin evlerde dolaşmak ne haddine .. tabii o sırada bir çift tatlı kahverengi göz bana bakar oldu.. sabır.. merhamet .. fedakarlık..dingin bir masumiyet.. kalbimden kendimle kıyas etmedüşüncesi geçsede olduğum yerde gülümseyerek merhabalar dedim.. ali amcamlar gönderdiler beni ..öğretmenim..
Buyurun beraber salona geçelim derken .. yaklaşık benim boylarda.. eh benimde gururumu okşanmadı değil…kokusu sanki leylak gibi.. koltuğun üzerinde salaş kazağım.. kot pantolonum..iyice kısılıp kalıyorum.. bacaklarımın parantezliği aynadan yansıyor.. dudaklarımın kenarlarına sinmiş sigara tiryakiliğinin vermiş olduğu isli görüntü.. geceleri uyumayan bir çift göz altı morluklar.. şalımın yanından zaptedemediğim saçlar..hay Allah aşkına neden buradayım ben..salona takılıyor gözüm.. zerafetine aldanıp tüm evimi güzel görüyorum ne .. ama halının Tahran halısı olduğuna yemin ederim…biliyorum.. el dokuma halıda kırmızılar lacivertlerle dans ederken .. ara ara turuncular..nar çiçeği tonları.. otıururken dikkat etmediğim koltuğun..koyu yeşil tonu.. inan bunları biri bana dese zevksiz göt lalesi der geçerdim.. elinde eski bir ahşap teppside iki çay getirdi.. çayın rahiyası evi bezemeye başlamıştı..sessizce karşıma oturan bu bir çift tatlı kahverengi göz .. güzelliğiyle ,letafetiyle beni eziyordu.. nasılsınız dediğinde..tüm dertleri bıraktım size evinize hayranlıklarımla beynimi kurcalıyorum demek istesemde yarım ağız bir gülüşle iyiyim hanımefendi..yaşıyoruz okul çocuklar … kesik kısa kısa cümleler kuruyordum.. kadın gülümseyerek yoruluyorsunuzdur değil mi? İçimdeki ses evet senin halının değeri için kamuya zamanıımı satıyorum dememek için zor tutuyorum kendimi. Sanki kadının bir suçu gibi..kadın hislerimi anlamasınn diye seviyorum mesleğğimi sevmeden olmaz gibi beylik laflar kullanıyorum. Lefügüzaf değilde ne ?
Kadın onaylar bakışlarla her ağız hareketimi gözleriyle takip ediyor..yıllardıır kaçırdığım gözlerimi arıyor tarıyor bulluyordu.gülümseyerek zamanınızı veriyorsunuz değerli olmalı derken .. bu güzelliğin bir akıl okuması eksikti .Evet hanımefendi öğrencimle tanışmak biran önce derse başlamak istiyorum.eğer müsaadeniz olursa ..evimde yalnız yaşıyorum .. dediğinde ..ali amcamın adresine gelmediğimi ..anlamıştım..ali amcamın internete olan düşmanlığından nasibimi almıştım..adresi yaz sen kağıt kalemle ..ben yazamam öyle derken..bir işlerin olacağını seziyordum.. şaşkınlığımı gizlemeden alelacele telefonu çıkardım.. ali amca adresi tekrarlar mısın dediğimde kafamdan vurulmuşa dönmüştüm.. harman yolu sokağına değil harman dalı sokağına gidecektim..
Kadının yüzünde donup kaldım..iyice bacaklarımın eğildiğini hissediyordum..of çarpık çurpuk bacaklı ,bir işide götünle dinleme .. kadının yanından müsaade istebmek için kalktığımda lütfen çayınıza devam edin.. dinlenin çok yorgun , bitkin görünüyorsunuz deyişi ile oturduğum koltuk kara delik gibi içine çekiyordu.. keşke kaybolsam .. utancımı anlatamam ..o sırada buruk bir gülümseykişle dilekler duadır bazen olduğu anda lkabul oluverir.ben dedim sıçtık ya peri ya cin .. ana duasıyla çıkıyorum başıma bunlar geliyor.. ya birde duasız çıksam kim bilir başıma ne iş gelir diye hezeyanlar içinde yudumluyorum çayı..siz gelmeden önce Emine ablaya bir dost kapımızı çalmayalı yıllar olmuş diye dertleniyordum..kafam allak bullak duanın kabulü ben miyim..?
·
249 görüntüleme
İlk eleştiri benden .. yazıda açık seçik argo sevmiyorum .. buralar gidebilir 😂😂
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.