Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

270 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Köy Enstitüleri, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel öncülüğünde, görünmelen kahraman İsmail Hakkı Tonguç tarafından yürütülür. Köylerde yaşayanları köylerinde eğitmek, bilinçlendirmek için "Eğitmenlik Kursları" açılmıştır. Eğitmenlere ücret ödenemediği için, Tarım Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği yaparak tohum ve aletler verilir. Malum başarı olunca herkes ben yaptım demek ister. Ülkemizin en büyük sorunu da bu. Ortak bir şeyler yapıp, teşekkürü ve övgüyü sadece kendimiz almak istiyoruz. Tarım Bakanlığı başarıyı kendilerine mal etmek ister ve aralarında sorunlar çıkar. Bunu fırsat bilenler; Köy Estitüleri'nin yararının olmadığını ve kaldırılması gerektiğini söyleyip, baskı yaparak Köy Enstitülerini kapattırırlar. Kafan dinç, alnın ak ve gönlün rahat olacaksa ellerin nasırlı olmak zorundadır. II. Mahmut'la başlayan bu süreç pedagojik anlamda tam olarak sistemsel anlamını "Meşrutiyet" döneminde bulur. Yani "Türk Eğitim Düşüncesi" bu dönemde bugünkü bakış açısıyla anlam bulur. Prens Sabahattin, Ziya Gökalp, Türk eğitiminin ilk teorisyenleri kabul edilirken Satı Bey ve Emrullah Efendi çağdaş pedagojinin eğitim ve öğretim yönünden ilk örnekleri kabul edilmektedir. Harf Devrimine getirilen eleştirilerden biri "bir gecede cahilleştik" "atalarımızın mezar taşlarını okuyamaz olduk" türündendir. Dönemi tekrar göz önüne getirirsek okuryazar oranı yüzde sekizler civarındadır. .............................. Harf Devrimi oldu diye koca bir ülke bir gecede cahilleşmiştir (!). Gerçekten de tam anlamıyla cahilce bir tespittir Tonguç, el becerileri, el sanatlarına dayalı dersleri, matematik, fizik, kimya, biyoloji gibi müspet ilimlere ait derslerin arasına konulan bir nefes alma, kafayı dağıtma, eğlencelik çerez olarak görmemektedir. O, icabında kendi öz dilini bile doğru kullanamayan insanların düşünce dünyasının ve algı gücünün bu türden yöntemlerle gelişeceğine inanır. Tüm bilinçsizliğine rağmen köylü, Osmanlı'dan bu yana Türk devletini savaşta ve barışta sırtında taşımıştır. Liderlik yaşa, konuma göre tayin edilmez. Liderlik iş üzerinde ve iş görme becerisine göre, kolektif yaşama uygunlukla saptanır. Köy Enstitüleri'nde yapılamayan spor dallarının en önemlisi su sporlarıdır. Burada enstitülerin denize uzak oluştunun etkisi kadar, geleneksel tutuculuğun ve mahalle baskısının da etkisi vardır. Eğitimin evrensel özleri, nitelikleri, gereklilikleri olduğu gibi yaşadığınız coğrafyaya özgü olması gibi de bir zorunluluğu vardır. Sözlerimi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Nutuk'unu bitirdiği o son sözlerle tamamlamak isterim. "Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!" Geçmişinizle gurur duymak istiyorsanız, bugün gurur duyacağınız işler yapmak zorundasınız. Atatürk’ün vizyonu Köy Enstitüleri’ni özel ve unutulmaz kılan şey işte o ‘’gurur’’ noktasıdır. Köy Enstitüleri, günü kurtarmak bir yerlere şirin görünmek, göz boyamak, el yordamıyla bir şeyler elde etme serüveni değildir. Anadolu’yu santim santim dolaşan güçlü bir iradenin bilimsel imbiğinden süzülmüş evrensel değerlerle harmanlanmış güçlü bir iradi sistemdir. Köy Enstitüleri'nin kurulduğu iller ve ilçeler - Akçadağ, Malatya (1940) - Akpınar-Ladik, Samsun (1940) - Aksu, Antalya (1940) - Arifiye, Sakarya (1940) - Beşikdüzü, Trbzon (1940) - Cılavuz, Kars (1940) - Çifteler, Eskişehir (1939) - Dicle, Diyarbakır (1944) - Düziçi, Adana (1940) - Erciş, Van (1948) - Gölköy, Kastamonu (1939) - Hasanoğlan, Ankara (1941) - İvriz, Konya (1941) - Kepirtepe, Kırklareli (1939) - Kızılçullu, İzmir (1939)
Bozkırdaki Ağaç
Bozkırdaki AğaçCem Bağcı · Librum Kitap · 202224 okunma
·
127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.