Gönderi

ŞAKA BİLE OLSA..
Bir gün iki çocukluk arkadaşından biri diğerine telefon eder ve eğer musaitsen geleyim, göreyim okuduğun şehri ve okuduğun üniversiteyi,der.Tabiki der diğeri, ne zaman istersen. Canına minnet bilmiştir, çünkü ne bu şehre nede okuduğu üniversiteye alışabilmiştir,canı çok sıkılıyordur orada. Telefon ettikten bir gün sonra kararlaştırılan saatte arkadaşını otogarda karşılar, bir lokantada bir şeyler yedikten sonra sohbetlerini daha derinleştirir diye düşünerek birkaç bira alıp orada okuyan arkadaşın yaşadığı eve giderler. Biralarını içerken sohbet kaçınılmaz olarak okuldaki kızlar konusuna gelir. -Güzel kız çok mu okulda? -Çok tabi. -Aran nasıl, tanıştın mı hiçbiriyle. -Var birkaç tane tanıştığım ama bizim sınıfta bir kız grubu varki bildiğin gibi değil. Hem sınıfın hem okulun en popüler kız grubu. Herkes onlarla tanışmak konuşmak istiyo. Tabiki kızlarda bunun farkında, çok kibirliler, bu yüzden ne zaman onları görsem çekiniyorum, utanıyorum onlarla karşı karşıya gelmekten. Acayip bir fobim oldu onlara karşı. -O kadar diyorsun yani. Vay be merak ettim gerçekten bu kızları. Yarın mutlaka göster bana onları. -Gösteririm tabi. Sınıftan bir arkadaş kantinde kızların masasına oturmuş bir keresinde, derslerden konuşuyorlarmış derken bu arkadaş espiri olsun diye müstehcen bir şey söylemiş. O gruptan bir kız kovmuş çocuğu masadan. Herkesin içinde birde rezil etmiş. Buna benzer şeyler yaşayan birkaç kişi daha varmış sınıfta. Anlayacağın bu kızlar, konuşanada, konuşulanada hükmediyorlar, fazla sosyetik takılıyorlar, kendilerini herkesten üstün görüyorlar.O kadar ulaşılmaz duruyorlarki, bu aramızda yarattıkları mesafe öfkelendiriyor beni.Bazen onların yanına gidip bildiğim en müstehcen sözleri söylemek,hükmettiklerini sandıkları insanlara uyguladıkları bütün kuralları yıkmak, bütün karizmalarını çizmek istiyorum. Fobimden, aşağılık kompleksimden ancak böyle kurtulabilirim gibi geliyo bana. -Dur bakalım belki ben burdayken yaparız bi şeyler. -Belki. (Sabah olur ve okula gitmek için beraber dolmuş durağına doğru giderler, durağa gelirler ve dolmuş beklemeye başlarlar.) -Okul çok mu uzak buraya? -Çok uzak, tam 30km. Dolmuşla en az 1.5 saat sürüyor. Dolmuşlarda seyrek geçtiğinden dolmuş tıkabasa dolu oluyor her seferinde. Dolmuşun içinde nefes bile almak zorlaşıyor. Bildiğin işkence çekiyoruz okula gitmek için. -Gerçekten işkenceymiş. (Dolmuş gelir ve binerler, her zamanki gibi tıkabasa doludur.) -Hani sana bahsettiğim kızlar varya şuan dolmuşta. -Yapma ya. Hani nerdeler? -En arka sırada 5 li koltukta oturanlar olduğu gibi o kızlar. Bak ne diyecem sana, daha okula varmamıza 1.5 saat var,çaktırmadan arkaya doğru yanaşmaya çalışalım. -Bi şey mi yapmayı düşünüyosun yoksa? -Evet.Hani demiştin ya sen yarın belki bir şeyler yaparız diye, bunu yapacaksak eğer işte şimdi tam fırsatı. -Napabilirsin olum, yapacak ne var? -Olum, madem çok hassaslar, bu kadar ahlaklılar konuşulan şeyler konusunda, bende onların hassasiyetine,ahlakına dokunurum, böylece onlara meydan okumuş olur,öfkemi dindiririm. -Tamamda nasıl yapacan bunu? -Hani bizim mahallede 11'liler vardı biliyosun. -Evet -İşte onlar gibi konuşacağız. -Olum sen manyak mısın, nasıl konuşuruz o iğrenç herifler gibi. -Öyle ama bu fırsat bidaha elime geçmez,benim için çok önemli. Hadi kırma beni. -Peki tamam ama nasıl yapacağız bunu? -Arkaya onların yanına yanaştığımızda sen mahalleden birinin annemden bahsettiğini söyleyeceksin. -Peki sonra? -Sonrasını bende bilmiyorum, doğaçlama yapacağız. Tamam mı? -Tamam. (Dolmuşun en arkasına kadar yanaşırlar, kızların hemen önünde ayaktadırlar) -Ne diyecektim bak sana, hani mahallede kavga ettiğin biri vardı ya seni arayıp duruyor, seni yakalarsa mahvedecekmiş. Sürekli arkandan ana avrat küfür ediyo. Geçen bana, olum sürekli bu çocuğun anasına sövüp duruyorum ama güzel mi değil mi bunun anası onu bile bilmiyorum. Güzel mi lan bunun anası, diye sordu, Bende,güzel hemde çok güzel,dedim.Yapma yav, peki senin anandan daha mı güzel lan bunun anası, dedi.Daha güzel,dedim bende. -Lan oğlum nerden benim annem senin annenden daha güzel oluyo, senin annen daha güzel. -Manyak mısın olum saçmalama senin annem benimkinden çok daha güzel. -Lan oğlum bunu nasıl konuşma,görende anamda gözün var sanacak. -Saçmalama lan, senin annen benim dünya ahret... Senin annen benim dünya ahret... -Evet... Dünya ahret... -Valla ne yalan söyleyeyim, dünya ahret. -Olum yalanda olsa söyle ürkütme beni. -Valla yalan malan söyleyemem artık sana, istersen öldür ama ben anneni seviyorum. -Madem bu kadar seviyorsun al çikolatanı şekerini istemeye gel bari. -Valla baban ölsün yapmayı düşünüyorum zaten bu dediğini. - Demek babam olmayı planlıyorsun ilerde. Allah belanı versin ne diyeyim ben sana. -Olum fena mı olur, hem baban hem arkadaşın olurum. Arkadaş gibi bir baba, ne istersen alırım sana, bir dediğini iki etmem, gel bak gururu bırak benden iyisini mi bulacaksın hem sonra. -Tamam lan kabul, aynen dediğin gibi senden iyi bir baba mı bulacam. -Oh çok şükür, en sonunda açıldım sana, kızmıyon di mi artık bana? -Valla başta çok kızdım ama sonra geçti. Sonra benimde sana söylemek istediğim bir şey var. -Söylesene olum. Biz zaten artık senle... şey değil miyiz? Söyle söyle çekinme. -Galiba bende senin anneni seviyorum.Bende senin gibi ciddi düşünüyorum valla. Babanın öldüğü gün annene açılmayı düşünüyorum. Aslında şimdide gidip söylerim ama babana ayıp olur diye demek istemiyorum. -Annemi seviyorsun haa.İlerde babam olmayı planlıyorsun demek, vay be. Ne diyeyim. Peki nasıl olacak bizim bu durumumuz. Ben senin baban olucam, sen benim babam olucan, kafam karıştı valla. Biz hem birbirimizin babası hem birbirimizin oğlu mu olacaz şimdi? -Öyle olucak galiba. İyi mi olur kötü mü olur sence bu durum? -Denemeden bilemeyizki olum, yaşayalım görelim. -Haklısın, yaşamadan bilemeyiz. - Aha geldik okula, hadi inelim. (Dolmuştan inerler. Bu arada yanıbaşlarında iki arkadaşın muhabbetini duyan kızların gülmekten gözlerinden yaş gelmiş, 1.5 saatin nasıl geçtiğini bile fark etmemişlerdir.İki arkadaş amaçlarına ulaştıklarını varsayarak fakülteye doğru yürümektedirler.) -Şakaydı dimi lan söylediğimiz her şey? -Tabiki şakaydı. -İyi. Bak sana ne diycem. -Ne diycen? -Bundan sonra beni gelip evden çağırma. -Olur, telefonla çağırırım. -Telefonlada çağırma. -Peki napayım, nasıl çağırayım seni? -Ben çağırırım seni evden. -Olmaz... Sende çağırma beni, aramada. -Napalım o zaman? -Bi şey yapmamıza gerek yok, tesadüfe bırakalım. -Olur. (İki arkadaş ettikleri muhabbette şaka bile olsa, söyledikleri şeylerin ağırlığını taşıyorlardı üzerlerinde, hem suçluluk duygusu hakimdi içlerinde, hemde birbirlerine karşı beslemeye başladıkları düşmanca bir his. Birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı. Birkaç saat okulda durduktan sonra okuldan ayrılıp otogara gittiler. Bir vedalaşma bile olmadan otogarda ayrıldılar birbirinden. Ve bu andan sonra tesadüfle bile olsa bir daha karşı karşıya gelmediler hayatları boyunca.)
··
420 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.