Gönderi

Şeyh Galib'in Kış Tasviri
Aynı şekilde, Hüsn ü Aşk'ta yer alan "Geceye ve Kışın Şiddetine Dair/Der Sıfat-ı Şeb ve Şiddet-i Şita" başlıklı bölümü, burada hatırlamak gerekiyor. Bu bö­lümde, Aşk'ın Kalp diyarındaki yolculuğu sırasında, kendini ansızın içinde buldu­ğu bir kış gecesi anlatılmaktadır. Şeyh Galib'in kendisine mi, yoksa icad ettiği hikaye kahramanı Aşk'a mı ait olduğu kolay kolay kestirilemeyen geceye ve kışın ayazına ilişkin intibalara ve dolayısıyla ifadenin şiddetine dikkat etmek gerekir. Hafif açılarak sadeleştirilmiş şu cümlelere, beraberce göz gezdirelim isterseniz: "Bu karanlık ve soğuk gecede ay ışığı donmuş... Karanlık, bir ceylan gibi or­talıklarda kol geziyor. Karın içindeki siyahlıklar insana, gözün beyazlığı içindeki "göz bebeği"ni hatırlatıyor. Kar, kışla beraber yer yüzüne inerken, gece bir zenci­nin dişleri gibi sırıtıyor. Her tarafta sıçrayıp duran kıvılcımlar ayazın şiddetinden donup kalıyorlar. Uzak dağlarda kaynayan sular, göklere yükselerek kar adıy­la/şeklinde yeniden ve durmaksızın yağar da yağarlar. Havada uçan bir kuş bile gözükmüyor. Göklerde, sadece tek tük ateş renkli uçuşlar göze çarpıyor. Bu şart­larda eğer sabah, buzdan kazıklarını güneşe çakmasa, onun ateşini de rüzgar alıp götürebilirdi. Şiddetli kış buzdan sütunlanyla destek olmasa, yeşil/mavi gökler yerlere çökerdi. Ağlayan gözlerde yaşlar dahi buz tutmuş! Bu çaresizlik içinde insanlar, ölümü dahi gözlükle arar hale gelmişler. Daha da önemlisi, karanlıklada yüklü gecede "fikir yolu" da buz tuttuğu için, söze can veren bütün sanatkarlar sükütu tercih eder hale gelmişler."
Sayfa 106 - Necmettin Turinay
·
18 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.