Gönderi

344 syf.
·
Not rated
#okudumbitti #StefanZweıg #DeğişimRüzgarı #338sayfa #KasımAyı1ciKitap Uzun zamandır Zweıg kitabı okumamıştım. Canım arkadaşım Deniz Yıldız bu kitabı biran önce okumalısın deyince Kasım ayına zweıg ile başlayayım dedim. Zweıg okuyanlar çok iyi bilirler ki o insan psikolojisi üzerine muhteşem tespitler yapar. Kitaptaki karakterlerin iç dünyasında çıkarsınız yolculuğa. Kitabın duygusu sizi adeta içine hapseder ve elinizden bırakmak istemezsiniz. Çoğu kitabı da zaten kısa olduğundan bir çırpıda biter. Bu eser biraz daha uzun ama hikayesi öyle içten ki çabucak bitiveriyor. Kesinlikle okunması gereken bir eser. "Yönetmelik bütün posta çalışanlarının mesai saatleri içerisinde görev yerlerinden uzunca bir süre ayrılmalarını en sert biçimde yasaklıyor, özel sorunlar, çok önemli de olsa, yasalar önünde geçerli bir neden değildir:Önce hizmet, sonra insan, önce biçim, sonra içerik" sanırım bu her işkolunda geçerli değişmez bir kural. "Et çok pahalı, tereyağı çok pahalı, ayakkabı çok pahalı:Christine, pahalı olduğu korkusuyla soluk almaktan bile çekiniyor" ay amanınn ne kadar da günümüz Türkiye'sinde gündeme dair bir tespit. "Yaşamak demek sürekli hesap yapmak, toplamak ve çarpmak, sayılar ve rakamlardan oluşan amansız bir döngü, siyah ağzını açmış, bir türlü doymak bilmeyen canavar, ellerinde ne varsa birer birer yutuyor" "Christine'nin para vermeden yararlanabileceği tek şey uykuydu" "O zamanlar kim herhangi bir yasaya karşı gelse suçlu sayılıyordu" şimdi de çok bişey değişmiş değil. "Sadece cesaret göstermek, duyguların sesine kulak vermek ve onları hissetmek gerekiyor, cesaret ve güç hiç umulmadık bir anda kendiliğinden ortaya çıkıveriyor" "İzin, tatil, özgürlük, İsviçre, teyzesi, eniştesi ve lüks otel. Korku yok, sorumluluk yok, iş derdi yok, zamanla yarış yok, saat çaldı çalmadı derdi yok kendisini bekleyen yok, kendisine baskı yapan yok: On yıldır yaşamını altüst eden o korkunç işkence değirmeni ilk kez sessiz" Kim olsa biraz o değişim rüzgarının etkisine girer sanki değil mi sevgili okur. "Christine yeni bir şey daha öğreniyor, bir kadının yaşamının ne kadar anlaşılmaz, ne kadar gizemli olduğunu, en tutkulu duyguların bile toplumsal normların arkasında ustaca nasıl gizlenebildiğini fark ediyor" kitabın bu konudaki duygusu öyle güzel anlatılmış ki tek kelimeyle bayıldım. "İşte ölü ancak şimdi gömülmüştü" öncesini yazmadım ki merak uyandırsın. "İki milyon insanın sadece yüz bini bu binayı görebiliyor, diğerleri ise gazetelerden ya da başkalarının anlattıklarından ya da resimlerden tanıyor ve hiçbir zaman içine giremiyor. Peki kim bu diğer insanlar?. " " Bedeninin ortasından altı yıllık gençliği söküp alınan birinin derdine hiçbir doktor çare bulamaz. Kaybettiklerimi kim geri verir ki? Devlet mi? O en büyük dolandırıcı, baş hırsız. " " Onun var da benim neden yok demiyorum, dediğim şey, benim neden yok" ah ah öylesine güzel ve öylesine yerinde bir soru ki. "Kimse birinden birşey almak istemiyor, yalnızca hakkı olanı istiyor, o da yaşamak istiyor, hep dışarıda durmak ve altta kalmak istemiyor, diğerlerinin ayakları kuruyken kendisinin ayakları neden ıslak karın içinde olsun" Sahi neden? "Birbirleriyle iyi anlaşıyorlardı. Ancak umut vaat eden bir aşk için ikisi de çok yorgundu, çok fazla düş kırıklığı yaşamışlardı, açılabilecekleri birini buldukları için mutluydular"
Değişim Rüzgarı
Değişim RüzgarıStefan Zweig · Can Yayınları · 2018825 okunma
·
149 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.