Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Âh dedem! Hakikate doğru koşuyor, koştukça susuyor. Testimi senin iman çeşmenden dolduruyorum. Senin sâdık rüyalarının kıyısında filizlenen ihlâslı güllerin ibret alınası kokularını çölün teniyle harman ediyorum. Ruhumun takva ehli toprakları kabrinin huzur veren ışığında daha da bereketleniyor. Âh dedem! Kabrinin başındayım. Ne hayaller ile doluyum bir bilsen. Kurduğum hayallerin ellerini içimdeki yetim ve öksüz çocuk tutuyor. Gecenin zifiri kuyusu kabrindeki vuslatı susturamıyor. Susturamıyor. Amcan, Allah'ın Arslan'ı Hamza oluyorum, sana eziyet edenlerin karşısına cesurca çıkıp hepsini titretiyorum. Ölüm bile benden korkuyor. Uhud'daki çöl kuşlarının kanatlarından yağıyor amcan Hamza'nın cesaretini veren gusledilmiş cümlelerin teri! Üşüyen kirpiklerime sürüyorum bu kutsi kıpırtının şefkatli sıcaklığını. Bir Mus'ab oluyorum efendim; dünyayı elimin tersiyle itiyor, üveyikler gibi sana doğru kanatlanıyorum. Müslümanların sancağını taşırken şehit olan Mus'ab'ın gözlerindeki inancı sağı yorum garipliğime dokunanların görmeyen gözlerine! Uhud'da kum tanelerinin tenine sızan güllerin gözyaşını alıyor, üflüyorum ruhu kireç tutmuş zulüm işçisi insanların yüreğine. Sen gittikten sonra ezan okuyamaz oldum. Senin adını söylerken dizlerimde derman kalmıyor ve olduğum yere yığılıyordum. Sensiz geçirdiğim günler bana ızdırap veriyor ve sana kavuşacağım günü bekliyordum. Vuslatımın duvağını sen aç n'olur dedem! "O, cennet çocuklarının efendisidir" dediğin canın, ciğerin, Hüseyin'in; zulmün hançerine yüreğini dayasa da bitmedi kâinattaki kötülüğün kızıl çığlığı! Küsvâ'nın gölgesinde Mekke ile vedalaşırken sen, bir sadakatin rüzgârını taşıyordu çöl! Ben Medine ile vedalaşırken gölgesizim dedem! Güneşimin saçlarına kan değdirdiler, kanıyor içimin ırmağında cennetin yeşiline bakan yüreğim. Garipliğimin yetim duruşuna hançerini vuracaklar kardeş kanı taşıyan hırs haramileri. Vuracaklar dedem.
·
120 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.