Gönderi

240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
En sevdiğim yazardan, bir başyapıt daha...
"Nedir hayat? Bir zaman! Nedir zaman? Bir kaza. Nedir kaza? Bir hayat, yeni bir hayat..." Okuduğum en iyi ve en özgün romanlardan biri Yeni Hayat. Zira zaten Orhan Pamuk en sevdiğim yazar. Onu ne kadar övsem az ama son olarak şu abartılı tespiti yapacağım hakkında. O, okuduğum yazarlar arasında belki en iyisi değil ama en çeşitli tekniğe sahip, en çeşitli kataloğa sahip yazar. Teknik açıdan romanlarında her şeyi denemiş ve hepsini üst düzeyde başarmış. Postmodern romanın Nirvanası Orhan Pamuk. Bence ölüp gittiğinde Dünyanın en iyi 3,4 romancısından biri olarak anılacak. Ve ben onu sadece bana okuttuğu güzel romanlar için değil, bana dayanılmaz bir yazma dürtüsü verdiği için de seviyorum. -Bu yazar olacağım değil, okuduğum zaman böyle güzel bir şey yapmak istiyorum demektir.-Peki bu romanında ne yapıyor, ne anlatıyor da beni mest ediyor anlatmaya çalışayım. Öncelikle bu bir yol, yolculuk hikayesi. Okumak ve yazmak, hayat ve kitaplar ve "meleğin" anlamını, otobüs yolculuklarında hiç durmayarak, ülkemin güzel şehirleri ve manzaraları eşliğinde arayan lirik ve şiirsel bir hikaye. Üslubuna ayrıca bayıldım. Anlamına ve fikrine gelirsek roman kesinlikle edebiyat ve okumak üzerine. Yer yer siyasi ve dini, özellikle dini, alegoriyle verse de romanın ana teması okumak, yazmak, dolayısıyla edebiyat ve sanat hakkında. Orhan Pamuk yazarla okuru birbirine bağlayan, karşılıklı getiren, okurun yazarı düşlediği, yazarın okura dokunduğu bu büyülü aracı, romanı,kitabı, yazını ele alıyor. Okurun gözünden yazarın penceresine uzanıyor kitap aracılığıyla. Okumak tam olarak da bu değil mi? Okur yazarın düş dünyasında, gerçek ve somut olmasada, gerçek ve somutun kardeşi olan bir dünyada, soyut bir yolculuğa çıkar. Bunu özellikle fikir romanlarında, anlatmak istediği olaylardan çok, düşüncelerin olduğu romanlarda hissederiz. Yazar, yazınında bir şeyler kurgular ve okura ulaştırmak istediği fikri, fikirleri, düşünceleri kurgunun içinde, tekniğine ve isteğine göre yerleştirir. Okur da bu kurgu içindeki ekmek kırıntılarını adeta dedektif misali takip ederek yazının gerçek anlamına ulaşmaya çalışır. Bunu şuna da benzetebiliriz. Yazar yazının Tanrısıdır. Kitap ise okurun yaşamı ve dünyasıdır. Okur roman boyunca Tanrının bu kitabı, bu dünyayı neden yarattığını, hayatın, yani bu kitabın anlamını çözmeye çalışır. İşte bunu anlatıyor Yeni Hayatta Orhan Pamuk. "Yeni Hayat" diye bir hayata sahip olan. Kitap da doğan, yaşayan ve ölen ama aynı zamanda yaşamaya devam edecek olan Osmanın hikayesini anlatıyor.Müthişsin müthiş. Bir yazarın okuruna verebileceği en iyi hediyeyi veriyor Orhan Pamuk. Okurun yazarı okumasını istiyor. Bu büyülü dünyayı, edebiyat dünyasını, yazarla okur ve her ikisinin kitapla olan büyülü bağlarını göz önüne seriyor. Ve şunu özellikle vurguluyor Pamuk romanda;her kitabın okuru ile kitap arasında özel bir bağ vardır. Hiçbir okurun kurduğu bağ diğeriyle aynı değildir.Hepsi ayrı özeldir. Ayrıca yazar kitaba kendi dünyasından, kendi derinliğinden bir şeyler katarak kurmaca bir dünya oluşturur ama okur bunu yazarın dünyasıyla ve derinliği ile değil kendi dünyası ve derinliğiyle karşılar ve benimser. O artık yazarın değil okurun hikayesidir... Mutlaka okuyun.
Yeni Hayat
Yeni HayatOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201915 okunma
··
1.585 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.