Saçları rüzgara karışan Mavi Saçlı Kız...
Hayallerin, umutların, inanmanın günlüğü...
Sevdiklerinin değerini vakitlice bilmenin ne kadar değerli olduğunu anlatan günlük...
Bazen nefesim kesildi, bazen de boğazımda düğümlendi hayat...
Burçak'ın babası beni en beklenmedik zamanda ve en beklenmedik yerden vurdu...
Kelimelerimin aciz kaldığı anlar oldu okurken, ve asla unutamayacağım cümleler...
Kendime benzettim bir yerde Burçak'ı. Defteriyle bir canlıymış gibi konuşmasını. Ben de yazdığım notlarla öyleyimdir.. Bir gün sahibi gelecek ve okuyacak düşüncesi çıkmıyor aklımdan...
Hayaller konusunda o kadar benzeriz ki, hayallerimiz farklı ama kurma biçimimiz aynı... O hayallerinin peşinden gitme yolundaydı. Ne olursa olsun. Ben... Onun Amerikası benim Türkiyem...
İnsan bir şeyi gerçekten ve samimi bir şekilde isterse başarabileceğine Burçak gibi inananlardanım.
Sevmenin ne kadar değerli olduğunu söylüyor bize bir cümlesinde. İnsanların dürüstçe birbirlerine sevdiklerini söylemesini istiyor. Yalan yere sevmek kelimesini kirletmelerini istemiyor.
"İçindeki saflığı, masumiyeti öldürmeye çalışma," diyor.
Mutluluğun yanı başımızda olduğunu söylüyor. Kaçmanın kendimizden kaçmaktan başka bir şey olmadığını anlatıyor. Doğru...
Burçak'ın bir arkadaşının da dediği gibi: " Yüzünü geceye çevir ve yürü. Çünkü mutluluk karanlığın sınırında başlar."
Ölümün aslında acı bir şey olmadığını yazıyor hayatıyla. Gerçekten de ölüm dostu dosta kavuşturan bir köprü değil mi? Sevdiklerimizle kavuşmanın nesi acı? Ölümün sadece bir perde olduğunun şuurunda olmak ne güzel... Ailesini kendinden önce kaybedeceğinden korkuyordu. Allaha dua etmişti onları benden önce alma diye. Ölmekten değil sevdiklerini yitirmekten korkuyordu Burçak... Sanırım bazılarımızın korkusu bu yüzden. Yine de ölümün sırrına erebilirsek bu korkunun da üstesinden gelebiliriz. Bu son kurduğum cümleyi kendim yapabilir miyim bilmiyorum. Bir yerlerden belleğimde kalmış. gelmişken yazayım dedim.
En güzel şeyin dostluk olduğuna inanıyor ve insanı hayata bağlayan unsurlardan olduğuna inanıyor. Ben bunun gerçekliğine arkadaşlarından Fatih'in notunu okurken şahit oldum. Doğrusu Fatih'ten çok da bahsetmiyor günlüklerinde ama o kadar insanın içinde aklımda kalan iki kişiden ikincisi Fatih oldu. Fatih'in notunu eklemek isterim:
"Bir gün, bir sahil düşün, uçsuz bucaksız düşüncelerin yittiği yerden başlayan görüntülerin karanlığa karıştığı yerde, o sahilde bir dostluk gör, yüce ve sonsuz, sonra o dostluğun güzelliğini anlat bana, kelimelerin yetmediği an. -Dostun muyum senin-"
Ve baştan beri söylemek istediğimi yazayım. Aklımda kalan iki kişiden birincisi de Mehmet Çerezcioğlu... Bir gün ismini unutur muyum bilmiyorum ama bu sözlerini asla unutmayacağım. Ve her okuduğumda kalbimin derinliklerinden akacak gözlerime içimde kaybettiğim manalar:
"Balkonun demirine dayanıp durdum kaç gece
Büyükayı yıldızı orda gökyüzünde
Sen içerde uykudaydın.
O balkon yok artık
Demirin soğukluğu içimde
Bütün yıldızlar gökyüzünde gene
Herkes uykuda
Ama sen yoksun içerde..."
...
Kelimelerimin bittiği yerdeyim. Burçak'a son şiirle bitireyim yazımı.
"Kalk gel
Hangi uzak yerdeysen
Erimeden karlar
Gel
Gör
Daldaki beyazını
soğuğunu
Havanın
Duy
Sesini yağanın
Havadaki
Sessizliğin
Sensizliğini
Karlar erimeden
Kalk gel..."
...
Huzur Dolu Okumalar...
Not: Bu kitaba
Mikail Balcı kitap hakkındaki incelemesini okuduktan sonra başlamaya karar verdim. Çok teşekkür ederim...
( #170821260)
Mavi Saçlı KızBurçak Çerezcioğlu · Yapı Kredi Yayınları · 201611,9bin okunma