O benim için geçmişe anıt bırakılacak kadar değerli; geçmişte bırakılamayacak kadar gereklidir.
Unutuyorum her seferinde neresinde kalmıştık ayrılığın?
Bana geldiğin yol, aşk izlerinle doluydu. Bir dolu aşkın izini örtüyordu şiirlerin. Gelmek eylemi pörsümüştü adımlarında... Oysa ben, gelişini ‘‘milat’’ sayacak kadar başlıyordum aşka...
Yolumdan dönemediğim için değil, seninle hiçbir yolda yürüyemeyeceğimi bildiğim için gidiyorum. Yeryüzünün bütün aşkları senin ve beni unutabilirsin!
Sol yanıma yatsam seni uyusam, hep rüyada kalsam...
Ama içime dokundun bir kere. Parmak izlerin duruyor bakışlarımda. Nereye baksam senden bir iz bırakıyorum.
Ben senin, kaçmak istediğinde açabileceğin ve sonrasında dünyanın yüzüne çarpıp gidebileceğin bir kapıyım!
Gel, aç ve kaç...
Söyle sevgili şimdi hayatında bir kayıp mıyım? Bulunmaz...
Açık bir yara mıyım? Sarılmaz...
Tehlikeli bir yol muyum? Gidilmez...
Şiirleri ve romanlarıyla kalplerinize dokunan Kahraman Tazeoğlu, Eyvallah ile sizi yine duygusal bir yolculuğa davet ediyor.
________________________________________
Bana kalbini ver
Avuçlarımda tutacağım Mayınların yerine
Acele giden gece zamanlarında
Çarpacağım bir duvar emniyetinde
Gülüşünü ver bana Düşerken dibe
Soluklanacağım ama
Asla tutmayacağım ellerini ver bana
Tercüme edilmemiş
Öfkeler seyrelsin ömründe
Yüksek sesler alçakça dinlenir
Bana usul sessizliğini ver...
________________________________________
Bazı bölümlerini sevemedim fakat bazı bölümlerini de tam tersi çok fazla sevdim. Sevmek ve sevmemek arasında çelişkiye kaldığım bir eser oldu. Okuduğum için pişman değilim yine de. Çok güzel alıntılar olan yerleri vardı. Aralarda okunmalık başucu kitabı olarak öneririm.
Bol okumalı güzel günler diliyorum...