ZİHİN YÖNETMENİ
Ölüme son bir saatiniz kalsaydı, ne yapardınız?
Son bir saatinizin kalmadığını nereden biliyorsunuz?
Ya da o son bir saat çoktan geçtiyse ve biz hâlen yaşıyoruz sanıyorsak?
Eksik olan sadece üzerimize atılmayan topraksa?
Âşık olmanın enkazı altında savrulan Baran’ın boğulduğu denize zaafı bitmiyordu.
Kendisini olduğundan farklı, göründüğünden ise normal biri olarak düşünürdü.
Belki de her şey zihninin oyunlarından ibaretti.
Çünkü, siyaha âşık birisini karanlık ile tehdit etmişlerdi…
17 yaşındayken anne babası ayrılan Baran , ikisi ile de yaşamak istemez ve kendini sokaklara atar. Yeri gelir sokakta yatar, yeri gelir sabaha kadar halı saha maçı izler ve bu arada uyku kavramını yitirir. Uyku kavramını yitiren Baran bazı ilaçları kullanmaya başlar.
Baran İzmir'de bir gazetede fotoğrafçı olarak çalışıyordu. Tüm şehirde gezip fotoğraf çekiyordu beğenilen fotoğraflar ise gazetede basılıyordu. Birgün çektiği bir fotoğrafta bir kız ilgisini çeker. Fotoğrafta gördüğü kız rüyalarına girmeye başlar ve ona isminin Oya olduğu söyler. Bir gece Baran'ın bir arkadaşı kız arkadaşı ile birlikte ona kalmaya gelir. Baran o gecenin sabahında gözünü hastanede açar. Daha sonra Baran'ın hayal mi gerçek mi okurken çözmeye uğraştığımız yaşadıklarını okuyoruz.
Ben kitabın kurgusunu çok başarılı buldum.Şaşırtıcı ve sarsıcı bir kurgusu var. Sizi o kadar içine çekip düşüncelere itiyor ki kitap bitince hala bazı şeyleri sorguluyor, zihin oyunlarına inanamıyorsunuz. Kitabın sonu beni çok şaşırttı. Baran’ın dünyasına girmek, onun penceresinden bakıp beyin fırtınasına tanık olmak muazzam bir histi. Bu kitabı okurken çokça sorguladığım iki kavramdı.
Gerçek ve Hayal.
Kitabın geliri Hayvan Barınaklarına bağışlanacak.Bu ince düşüncesinden dolayı tebrik ederim ve kaleminin daim olmasını dilerim.