Gönderi

Akıl Ruhunuz, çoğu zaman bir savaş meydanıdır; orada aklınız ve muhakemeniz, tutkunuz ve iştihanıza karşı savaş açar. Keske ruhunuzda bir arabulucu olabilsem, unsurlarınızın uyumsuzluk ve rekabetini birliğe ve âhenge çevirebileyim diye. Aklınız ve tutkunuz, denize açılan ruhunuzun dümeni ve yelkenleridir. Eğer ya yelkenleriniz ya da dümeniniz parçalanırsa, çalkalanmaktan ve sürüklenmekten, yoksa denizin ortasında kalakalmaktan başka bir şey yapamazsınız. Zira akıl, bir başına hülkmederken, sınırlayıcı bir kuvvettir ve tutku, refakatsiz kaldığında, kendi mahvına dek yanan bir alevdir. O halde izin verin ruhunuz, aklınızı tutkunuzun şahikasına yüceltsin, şakıyabilsin diye; ve izin verin, tutkunuzu aklınızla yönlendirsin, tutkunuz kendi gündelik dirilişi sayesinde ve kendi külleri üzerinde ortaya çıkan Zümrüdüanka misali yaşayabilsin diye. Dilerim, muhakemenize ve iştihânıza, evinizdeki iki candan misafir gözüyle bakarsınız. Elbette misafirin gözüyle bakarsınız. Elbette misafirin birine diğerinden daha fazla hürmet göstermek istemezsiniz; zira birine daha çok ihtimam gösteren kişi, ikisinin de sevgisini ve inancını yitirir. Tepeler arasında, akçakavakların serin gölgesine, uzak tarlaların ve çayırların huzur ve asudeliğin paylaşmak üzere oturduğunuzda; bırakın yüreğiniz sessizlik içinde söylesin: 'Allah, akılda istirahat eyler.' Ve firtina koptuğunda ve kudretli rüzgâr ormanı sarstığında ve gök gürültüsü ve şimşek semanın ihtişamını ilan ettiğinde; işte o zaman bırakın yüreğiniz huşu içinde söylesin: Allah tutkuda hareket eder. Ve mademki Allahin gök kubbesinde bir soluk ve Allah'ın ormanında bir yapraksınız, siz de akılda istirahat eylemelisiniz ve tutkuda hareket etmeli.
Sayfa 29
·
5,2bin görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.