Ah İbrahimciğim yahu, strese soktun beni billahi. Kitabın üslubu mu etkilemiş seni bilmem, bir türlü okumaya başlayamamanı öyle bir güzel anlatmışsın ki...Gerdin beni billahi. Güzeldi ama çok.
Hep söylerim, bir kitabı incelemek akademik bir iştir. Sıkı bir iştir yani. Biz ise burada, okuma serüvenimizi anlatmalıyız kitapla beraber. Bizi soktuğu psikolojiyi. Duyguları hissettiğimiz, hissettirmeliyiz. Bunu çok güzel yapmışsın.
Bu yazar garip adam. Okur ya sever ya sevmez. Sever, tüm eserlerini hatim eder.Sevmez, dokunmaz bir daha. Adam hiddet dolu. Avusturya'dan başlayıp, Viyana, Almanlar, Avusturyalılar aşağılaya aşağılaya yazıyor. Cümlelerin aralarından bu nefretin sızdığını görüyor okur. Hakaretleriyle. Bu Alamanlar garip millet, adamı bağırlarına basmışlar buna rağmen.
Üslupta ise Bernhardizm diye bir üslup var ki, bunu da unutmamak lazım. Zamanın içinde düşüncelerini dans ettiriyor. Anlattığı iki zaman arasında birden farklı bir odak alıyor kendine, o odakta aynı dansı sürdürüyor.
Sen de kitap bittikten sonra, ah be anlatıcı, yüklenmişsin Wertheimer'e bitik adam diye ama, aslında bitik adam sensin, diye düşünmedin mi?
Bu arada bu fukarayı da onore etmişsin bol bol. Aslında adam gibi adam sensin. Teşekkür ederim alicenaplığına.
Kalemine, yüreğine sağlık.