Gönderi

Sallallahu alâ Muhammed / Sallallahu aleyke Ahmed
Sallallahu alâ Muhammed / Sallallahu aleyke Ahmed" ~ "Kendime baktım. Dünyalıktan güzel tüylerim nadide yakışıklılığım, güzellerden güzel sesim vardı ama bunlarla övünülmezdi ki!.. Hepsi geçiciydi. Belki gülüme adanmış kırk şarkı! Kalıcı olan, bütün bülbüllere miras bırakacağım kırk şarkı. Falanca yerde mamur bir yuvam yoksa ne çıkardı; gülümün aşkıyla şeydalanırken yuva da neydi? Bir yuva yerine onun kalbine girmek yetmez miydi? Gülümün kalbinden güzel yuva mı bulunabilir?..." Allah'ın Selâmı yaratılmışların en hayırlısı ve en güzeline; onun vesilesiyle de tüm ümmetine yani siz güzel insanlara olsun... Evet bu güzide eseri de tekrar okumanın verdiği huzur ve mutlulukla bu incelemeyi yazıyorum, Rabbim hakkını verebilmeyi nasip eylesin, bizleri yaratılmış en güzel insana mahcup etmesin ve şefaatlerine nail eylesin inşÂllah... Evet öyle bir insan düşünün ki kendinden önce ümmetini düşünüyor, miraca çıkıp Sevgili'ye vardıktan sonra bile geri dönüp bizim için mücadele etmeyi seçiyor... Kim böyle bir fedakarlıkta bulunabilir ki işte onu diğer peygamberlerden ve yaratılmış tüm insanlardan üstün kılan buydu. O yaratılmışların en merhametlisiydi herkese karşı şefkatliydi, düşmanına bile onu öldürmeye gelenlere bile ondan nefret edenlere bile sonsuz bir şefkat ve merhamet taşıyordu içinde. Onu öldürmeye gelen onda diriliyordu işte asıl mucize buydu... Temiz bir vicdan en büyük mucizeydi, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen, kendi elleriyle yaptıkları putlara tapan ve dinin ticarete döndüğü, köleliğin, faizin, tefeciliğin, fuhuşun ve her tür kötülüğün yaygın olduğu bir cahiliye toplumundan herkesin eşit olduğu medeni bir toplum oluşturmak işte asıl mucize buydu. Medeni hukukun kökleri burda atılıyordu Medine'de, savaşmaktansa barışı tercih ederek yine bize ders vermişti Hudeybiye'de. O güzeller güzelinin mucizesi kirlenmemiş tertemiz vicdanıydı, güzel ahlâkıyla inanan inanmayan herkesin sevgisini ve güvenini kazanmıştı. Peygamberliğinden önce yaşadığı toplumda Muhammed'ül Emîn olarak çağrılırdı. Herkes güvenirdi ona hiç yalan söylememişti. Kimse ondan iyilik dışında birşey görmemişti. Onun tek istediği toplumda herkesin eşit muamele görmesiydi kız çocuklarına cennetin anahtarı diyordu, kadınlara haklarını tekrar kazandırdı, o sadece Kâbe'deki putları değil kalplerdeki mal-mülk, makam, şöhret, şehvet gibi putları da yıktı bunun yerine kalplere sevgi ve merhameti sonsuz olan Allah'ın sevgisini ve dolayısıyla insanlığın sevgisini koydu yaşayarak ve yaşatarak adım adım... Yaşayan Kur'ân oldu ve insanlara kendi yapmadığı hiçbir şeyi telkin etmedi işte en iyi örnek olması bundandı, en iyi nasihat iyi örnek olarak verilirdi o da bunu yaptı 23 yıl boyunca... Tüm yakınlarını kaybetti türlü çileler çekti ama o yılmadı ve içindeki güçle, Allah'a sığındı ve yalnız O'ndan aldığı güçle başta küçük bir azınlık olan Müslüman topluluğunu büyük bir İslâm Devleti haline getirdi ve işte asıl mucize buydu. Yazacak o kadar çok şey var ki o güzeller güzeli insana dair... Onu örnek alarak yaşanacak bir yaşam en güzel yaşamdır ve bizi dünyada da ahirette de rahat ettirecektir. Peygamber Efendimizin (s.a.v) hayatını bir de bu zarif ve ince üslupla bir bülbülün dilinden her bölümde güzeller güzeline övgü dolu beyitlerle okumak isteyenlere sevgiyle tavsiye ediyorum bu gül tadında romanı... Sevgiyle, muhabbetle ve güzelliklerin yolunda kalınız. "Senin derdinle yanmak bir saâdet yâ Resûlullah Şu âlemde hemân sensin hakîkat yâ Resûlullah * Gönüllerin senin derdinle yanması bir saadettir ey Allah'ın elçisi; çünkü şu âlemde yegâne hakikat sensin..." ~
Sayfa 590
·
94 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.