Gönderi

379 syf.
·
Not rated
Başka Bir Hikayenin Yanlışı Olmak
İlk defa bir kitabı anlatmaya hangi cümleler ile başlayacağımı bulamadım. O kadar çok anlatılacak duygu varken, atlarım, unuturum kaygısı yazmamı yavaşlattı. Ne kadar anlaşılır olabilir bilmiyorum ama denemekten de kendimi alamıyorum. Ana karakterler Tehmine ve Zaur’un okuyuculara birer mektubu var, naçizane yazdığım, birazcık da olsa duygularına tercümanlık yapacak. Sonrasında toparlayabilirim diye umuyorum. Herkese merhaba Tehmine ben ; Saat gece yarısına yakın sabaha ise daha çok var. Zaur’un gidişinin üzerinden ise asırlar geçti. Bunları, bir başıma evimde çalan youtu.be/zqZkI-Caihc şarkı eşliğinde yazıyorum. Saat geç çoğunuz uyuyorsunuz, belki bende de durumlar aynı diyeniniz vardır. Tüm düşünceler, çıkmazlar, aşklar, özlemler bazılarınıza eğlenceli gibi gelir, bazılarınıza ise çok gereksiz. Ne kadar dahil olabildiğinizle ilgili sanırım. Kara tahtaya tebeşirle yazılan, silinmeyi bekleyen bir yazı gibiyken bir şeyler yazmaya çalışmak çokta eğlenceli olmuyor tabi. Gecenin bir vaktinde, bütün içim boşalmış, duygularım yağmalanmış, sinirlerim alınmış gibi buna rağmen içimi dökmek istiyorum. Her sabah sevinçle yeni bir güne başlayıp, her gece ne kadar karanlık bir dünyada yaşadığımı fark ediyorum. Ben böyle şeyler yapıyorum bazen. Olmadığım biri gibi davranabiliyorum. İnandığım ilk yalanın peşinden gidiyor ve ona göre hayatımı şekillendiriyorum. Kendi doğrularım olarak bellediğim bu yalanlara o kadar inanıyorum ki, kimsenin ne söylediği umurumda bile olmuyor. İşler kötüye gitmeye başladığı zaman önünü alamıyor, bir çıkış yolu aramaya çalıştıkça kayboluyorum. Düştüğüm kuyudan yukarı tırmanmaya çalıştıkça daha da derine düşer gibiyim. Bir ses, bir el, bir umut ışığı bekliyorum ama tüm beklentilerim ise boşuna. Hayalini kurduğum, gerçekleştirmek istediğim ne varsa, beni aldatan kocam, birlikte olmadığım halde bunu erkeklik malzemesi yapan iş arkadaşlarım, oğullarına uygun olmadığım gerçeğine inanan ebeveynler hatta gerçekten sevdiğim ve hiç ama hiç aldatmadığım, sevdiğine inandığım Zaur hep beraber el birliğiyle içine ettiler. Artık hayal kurmaktan vazgeçtim. Herkes o kadar çok konuşuyor ve hepsi de kendinden çok emin ki. İnandıkları savundukları doğrularını ispatlama gereği bile duymuyorlar. Herkes her şeyi benden çok daha iyi biliyor. Her şeyi yarım yaşıyormuşum gibi geliyor bazen. Mutlulukların tadı hep damağımda kaldı, ileri gitmiyor bir türlü. Hayata sıfırdan başladım, tırnaklarımla tutunduğum her şeyde tırnaklarımı bıraktım. Başıma gelen tüm hezimetleri, bir gecede gözyaşlarımla dindiririm zannederken çabuk unutamıyorum olanları bitenleri ve bazen hüznü yaşamayı bile beceremiyorum. Oysa hayat, geride bıraktıklarımı toplarken , yarım bıraktıklarımı ise pantolonunun cebinde saklayan yaramaz bir çocuk gibi bekliyor beni. Cebin içindeki saklananı merak edip, kendi açıklarımla yüzleşmem için hep sabrediyor. Biriken pişmanlıklarıma, sorunlarıma son bir damla daha ekliyor haykıra haykıra. O yüzden, en küçük hatalarımla bile baş edemiyorum yeri geldiğinde. Hayat yüreğime öyle bir sevda üfledi ki boğazdan, ciğerim ve bana ait olan her şey ona koşuyor sanki kusursuz bir teslimiyetin en temel direği olurcasına ruhum. Şarkı sona erdi sustu müzik. Zaur’u uğurlarken, ardındaki ışıkları da söndürdüm birer birer. İçimdeki fırtınalar onu takip etmeyecek , acı verse de gülümse diyor içimdeki şeytan ağlama... Ama söyleyin bilsin ki; hep dün kadar eksiğim ondan... Merhaba; ‘’Karasevda falan, sensiz yaşayamam, ırak durma çıldırırım. Yok sevgiymiş, yok falan, boş versene sen. İşin özünde istek var, tutku... Kavuşma isteği ve ardından gelen doygunluk, yorgunluk, bıkkınlık, işte o kadar. Üst tarafı boş sözdür.’’ Umarsızlığında; Hayata karşı iştahı arttıkça, sabırsızca felekle girdiği iddiayı kazanacağına inanan, Tehmine ‘yi seven, Tehmine’nin sevdiği tek adam olmak isteyen Zaur ben. Duygusal gelişimimi tamamlamam oldukça zamanımı aldı ve neyin ne ile yakışacağını en ince ayrıntısına dek bilen Tehmine’nin kendine beni yakıştırdığına inanmayarak tamamlanırken aslında ne kadar eksik kaldığımı yıllar sonra anladım. Sadece ikimizin sesi, ikimizin nefesi olalım derken, ona bakan bakışlardan, duyurulmak istenilen seslerden esaretimi, öfkemi kurtaramadım. Hayatındaki yerimi hissettirsin istedim olmadı. Tehmine yerine teselli ikramiyesi sayılacak Firengiz ile evliyim ve üç çocuk babasıyım. Tehmine 'yi bana layık görmeyen kim varsa, annem, babam kayınvalidem, kayınpederim ve diğerleri hepsi öldü. Ben yaşıyor muyum bilmiyorum. Tüm duygularımı hesapsızca harcadım, arsızca affedilmeyi istemek, zamanı hoyratça kullanmak için ve " Ne olurdu insanlar beş katlı bir yapıda altıncı katın da olabileceğine inansalardı, ne olurdu sanki?" demek için artık çok geç. Okuduğum kitap yani Beş Katlı Binanın Altıncı Katı romanı, Ak Liman eserinin devamı imiş. Şansıma tek kitap içerisinde iki eseri de okuma imkanım oldu. Ak Liman, içerisinde sonraki romanda yer alan bir çok karakteri anlatırken, kitabın ikinci kısmı Beş Katlı Binanın Altıncı Katı Tehmire ve Zaur ilişkisi üzerinde yoğunlaşıyor. Ak Liman eserini ayrı bir kitap olarak temin edemediğim için aynı kitap içinde bulunan kısmının ne kadar detaylı olduğu hakkında yorum yapamayacağım. İtiraf etmeliyim ki bir çok kahramanının olduğu yayınevi çalışanları, siyasi anlatımlar, o dönemin yaşanmışlıkları, şartları o kadar çok ilgimi çekmedi. Kişinin fikri neyse zikri odur klişesinden mi yoksa yaşanmışlıklardan mı bilinmez iki erkek çocuk annesi olarak Tehmine ve Zaur ilişkisini pür dikkat okudum. Evlenilecek kadın, eğlenilecek kadın izahlarında ilerleyen her sayfada yazarının Tehmine’nin sonunu
Anna Karenina
Anna Karenina
ve
Aşk-ı Memnu
Aşk-ı Memnu
ya da aklıma şu anda gelmeyen eserlerin yazarlarının yazdığı kadın karakterlerinin sonu gibi yazmamış olmasını yürekten istedim. Oldu mu olmadı tabii ki . Kadın karakterler, güzel, alımlı, akıllı ve öylesine büyüleyici anlatılarak okuyucuya alıştırılıyor, kocaları da bir o kadar itici, vah tüh kadına derken birden kocaları sevimli kılacak roller ekleniyor. Nedense kadın karakterleri bırakın mutlu bir sonla uğurlamak muhakkak ölüm hak kılınıyor. Üçüncü şahıs erkekler hiçbir şey olmamış gibi hayata devam. Aldatılma, aldatma kadın ve erkeğin birlikte işlediği günah, eylem, zina, ayıp adına ne derseniz deyin tamam şak şak ohh ne ala denilsin demiyorum ama neden tüm yük kadınlarda kalıyor sorumun cevabını kitaplarda bulamıyorum. Belki de yazarların eserlerinde hafif meşref anılan aldatan kadınları, ne yapacaklarını bilmiyor veya kadınları şirin göstermek, edebiyatın edebine aykırı geliyor olmasındandır. Tek rahatsız olduğum bu durum dışında tekrar tekrar okunulası bir eser. Her bir cümlesi hafızalarda yer edecek kadar derinden etkileyici. Okuyacaklara göre algılanacak duyguların farklı olacağından eminim. Tehmine, iyi miydi, kötü müydü, aldattı mı Zaur’u sorgulaması bende hiç oluşmadı. Benim için; En büyük ihanet unutmaktır.. Yazarın dediği gibi "Dünyada ne kötü insan var ne de iyi insan. Yaşam uzun, kimsenin salt kötü ya da salt iyi kalarak bu durumu sürdürmeye takatı yok. Hepimiz yaşam boyu kah iyiyiz, kah kötü." Sonumuzun ne olacağını bilmiyoruz, yargılamadan, kınamadan, savunmadan bakıp, başka bir hikayenin doğrusu yanlışı demeden görebilmek temennisiyle, Keyifli okumalar. youtu.be/xmmknuzKEcs
Beş Katlı Binanın Altıncı Katı
Beş Katlı Binanın Altıncı KatıAnar Rzayev · Everest · 20011,137 okunma
··
3 plus 1
·
5.8k views
Resul Bulama okurunun profil resmi
Merhaba, ben okur; Bu kitapla güçlü bağı olan bir okur. İkinci okuyuşum bu kitabı,belki ilerde yine okurum. Bir seferde anlayamıyorum belki, tekrar tekrar okumak için hayat o kadar uzun mu bilmiyorum. Sizden beklediğim bir inceleme bu. Kitap özümsenmiş, olumlu ve olumsuz yanlarıyla, kendi hayatınızla bütünleşmiş. Filmin müziği de eklenince ne güzel olmuş. İyi ki yazmışsınız, teşekkürlerimle...
Ferah okurunun profil resmi
Merhaba Sayın Okur, yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Bir zaman sonra benim de tekrar okuma niyetim var, hatta bir kaç tekrar daha. Belki okudukça daha farklı duygular içerisindeyim diyeceğim kim bilir? Nasip diyelim. 🍀💐
Kitabsever okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık. Filmi de var. İzlemek isterseniz; " Təhminə və Zaur". Meral Konrat ve Fexrettin Manafov' un b röllerini paylaştığı, kitaptan uyarlanma bir yapım. Saygılarımla🌼
1 previous answer
Ferah okurunun profil resmi
Kitabı okumadan filmi izlemek istememiştim. Şimdi de sıra filminde, çok teşekkür ediyorum sağ olun, 💐
1 next answer
Süha Murat Kahraman okurunun profil resmi
Emeğine sağlık Ferah Abla. Bir kitabın hayatımıza nasıl ışık tuttuğunu, nasıl bize ayna olduğunu incelemen ile tekrar görmüş olduk. Hepimiz ayrı hayat yollarından gelirken okuduğumuz kitap her birimizle ayrı ayrı konuşurken hangimiz aynı kitabı okuduğumuzu iddia edebiliriz ki? Bizimle birlikte kitabın hikayesi de değişiyor. Kitap kime temas ederse o kişinin hayatı ile birlikte hikayesine yeni bölümler ekliyor. Yarım kalmışlıklar, tamamlanamamalar hepimize "imkanlar keşke gerçeğin ötesine geçirebilseydi." dedirtiyor. Kim böyle düşünüyorsa altıncı katın inşaasına başlıyor aslında,merdivenlerini çıkmaya başlıyor. Burada nasıl bu kadar okur buluştuysak öyle de altıncı katlarda da aynı şekilde buluşuyor insanlar. Yolumuzu açan incelemen için tekrardan teşekkürler Ferah Abla. Eyvallah:)
Ferah okurunun profil resmi
Katılımına çok teşekkür ediyorum sağ ol Murat 🍀📚
K. okurunun profil resmi
Yazıyı paylaştığın ilk saat okumuş, bilgisayardan açıp tekrar okumaya niyetlenmiştim. Şimdi şarkıyla birlikte dinleyip okurken, ruh halim değişti, müzik çok etkileyici, okuduklarım ise sıradan. Sıradanlığını ise hayattan ve defalarca yaşanmış olmasından alıyor. Kaç insanın hayal kırıklıkları aynı yerdendir? ''Hayata sıfırdan başladım, tırnaklarımla tutunduğum her şeyde tırnaklarımı bıraktım.'' Her evde, her şehirde, her ilişkide, her işte, her yeni oluşumda aynı umutlar, benzer kırıklıklar. Şarkıda da diyor ya hani, ''Seven bahtiyar olmaz.'' ya da ''Kışa çevirme yazımı.'' Yazın kaderi kış mıdır? Sanıyorum ellerinde feneri olanlar, Tehmine'ye düştüğü kuyuda bir ışık tutmamış, ayın da önüne geçmişler, okumadığım için bilmiyorum ama belki de o kuyuya onlar itmişler. Romanlarda aldatan kadının amel defterini kapatanlar, erkekler için evli, kayıtsız, çocuklu sonlar çiziyor, arada Youtube'dan şarkı açtırıp, ''İçeride 12 yıllık karım, 2 çocuğumla ilgilenirken, ben Youtube'da unutamadığım eski sevgilimi düşünürken bu şarkıyı dinliyorum.'' türünden yorumlar yaptırıyor. Ölümü en çok kadınlar hak ediyorken, erkekler unutamadıkları değil, konforlu hayatları içinde arada zahmet edip hatırladıkları eski aşklarını anıyor. Neyse ki hayat kimseyi ıskalamayan bir namlu tutuyor. Bence çok iyi bir incelemeydi. Eline sağlık.
Ferah okurunun profil resmi
Kübra 💜🍀💐
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.