On birinci asrın ortasında Uz, Sarı, Kun, Kuman ve Kıpçaklar
fevkalade kalabalık bir camia halinde Hazarların ülkelerini işgal
edince, o zamanlar daha çok Hazar Oğuzlarına dayanarak yaşamakta olan Hazar devleti ortadan kalktı. Kıpçaklar Uzları (Oğuz)
kendilerine ilhak ettikten sonra 1088-89 yılında Bizans hududuna
Trakya'ya girdiler. 1090 yılında Peçenekler Selçuklularla ittifak
ederek, birisi Avrupa, diğeri de Asya tarafından Bizans'ı sıkıştırdılar.
Bizanslılar, İmparator Heraklius zamanında doğudan gelen Sasani
ordusuyla müttefikan hareket eden Avarlara karşı Hazarları kendilerine müttefik edindikleri gibi bu defa da Selçuklularla anlaşan Peçeneklere karşı Kıpçak-Kumanları müttefik edindiler.
Bunlar, Togortak ve Manyak adlı kumandanları idaresinde Trakya'ya giderek Peçeneklere saldırdılar ve 1091 Nisan'ının 29'unda Liburnion'da Bizans ve Kuman müttehit kuvvetleri Peçenekleri ezdiler.
Bu Peçeneklerin Eflak'ta kalan bakiyeleri 1122 yılında Bulgar hududunda başkaldırırken görüldülerse de, imparator İoannis Komnenos tarafından kati surette bozguna uğratılıp dağıldılar. Kıpçakların esas kuvvetleri,
Moğollar zamanına kadar ve sonra da şimdiki Rusya'nın güneyinde
yaşadılar, orada Hıristiyanlığı kabul edenleri Slavlaşarak şimdiki Ukraynalıların ve Kazakların içinde kaybolup gittilerse de, Müslüman olanları Altın Orda memleketinin yerli ahalisini teşkil ederek yaşamakta devam ettiler.
Uzların (Oğuz) Kıpçak-Kuman topluluğuna karışıp gittiklerini kaydetmiştim. Bir kısmı da Güney Rusya Slavlarına karıştılar. Şimdiki Basarabya Gagavuzların (Kaka-Uz yahut Aga-Uğuz), bu Oğuzlardan Hıristiyanlığı kabul edenlerin bakiyesit olmaları pek muhtemeldir.
Karadeniz ve Balkan tarafındaki Kumanlar ise şimdiki Romanya' da ve Macaristan' da Rumenlerle Macarlar arasında kaybolup gittiler. Eflak ve Buğdan'daki "Bayer" (bay-yer yahut bayrı) adıyla tanınan yüksek zadegan, menşe itibariyle bu Kumanlardandırlar. Prof.
Györffy İstvan'ın tetkikatına göre, bunlar daha 14. ve 15. asırlarda
Kumanca konuşmuşlardır. "Rumen" denilen mahalli halk, bunların
hizmetinde bulunan "köylü"lerden ibaretti; fakat Boyerler bu
Rumen köylü ekseriyeti arasında milliyetlerini kaybettiler, 14. asırdaki voyvodaların Basaraba ailesi de, Hazarlar zamanından kalma
bir ismi taşımıştır.
Kuman-Kıpçaklar arasında zaruret zamanında evlatlarını köleliğe satmak adeti de pek yaygındı. Bu yüzden Kıpçak esirleri, bilhassa 1 3-14. asırlarda bütün Ön Asya'ya hatta Mısır'a kadar yayıldılar. Milyonlarca insan kütlesinden ibaret olan Kuman-Kıpçak camiasının Hıristiyanlığı kabul edenlerinin Karadeniz ve Balkan taraflarında dağılıp münkarizt gitmeleri, tarihimiz için çok ibret verici bir keyfiyettir.