Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

🗣️ Çağı Yakalamak Bir önceki çağı yakalayamadığı için devlet kaybetmiş bir toplum tecrübesine sahip bir ülkenin bir sonraki çağı yakalama şansı o kadar kolay olmayacaktır. Çünkü bazı toplumların ortak akıl ile kendine gelmesi ibretlik boyutta bedeller ödemesine rağmen mümkün olmuyor ise bunun sosyolojik sebeplerini ve yanıtlarını o toplumun henüz bulamadığını gösterir. Bu toplumdan birşey olmaz diyerek kendi hiçbir sorumluluk üstlenmeyen ve bedel ödemeye yanaşmayan insanlar olduğu ve o toplumun aleyhine her çabanın içine girdikleri müddetçe bu mümkün değildir. Çağ nasıl yakalanır? Matbaa gelişme gösterir gavur icadı der onun kendine özgü üretimini yapmaktan imtina edersen çağı yakalayamazsın. Cep telefonu üretilir sen kalkar sadece o telefonun kullanıcısı olmaya aday olursan çağı yakalayamazsın. Yeni çağın ne tür fırsatlar sunduğundan bihaber yaşar ve ileriye dönük hiçbir hazırlık yapmazsan çağı yakalayamazsın. Bir asır önce ki dünya savaşlarının sebebi petroldü. Osmanlı imparatorluğu petrolün olduğu tüm topraklara sahipti. Ne eksikti? O petrolden üretim yapacak bilimsel çabadan ve yönetim aklından uzaktı. Sadece petrolü olan topraklarını kaybetmedi kendi varlığını bile koruyamadı. Mustafa Kemal Atatürk bunu gördü ve toplumu bir daha bu tür bir sonuç ile karşılaşmasın diye devrimler yaparak mucize bir başlangıç yapmıştı. Osmanlı kalıntısı toprak ve para ağası feodal köhne düşünceler Atatürk'ün yaşama veda etmesini fırsat bildiler ve o devrimi durdurdular ve yıkıcı faaliyetleri güç haline getirmek yoluyla bu toplumun önünü yine kestiler. Kendi aleyhine insan yetiştiren bir eğitim öğretim sistemi felaketin başlangıç noktasıydı. Sonra bugüne kadar akan kanın yerli işbirlikçiler ile sorumlusu dost görünümlü düşman Amerika ve batı sömürgesi muhafazakar ve liberal işbirlikçi iktidarların müttefik aldatmacası bizi bugün yeniden bir çıkmaza sürükledi. İçimizi sürekli içimizden devşirmeler ile karıştırdılar. Biz içimizde ki karşılıklar ile uğraşıp zaman kaybederken onlar yine işbirliçi aracıları ile bir asırlık birikimlerimizi çalıyorlardı. Osmanlı imparatorluğu döneminde olduğu gibi Türkler yine askerdi ve emperyalizmin çıkarlarına hizmet etmek adına savaşıyordu. Bugün dünya yeniden bir enerji kaynağı sorunu ile karşı karşıya ve yine doğal kaynaklar Asya ve bizim bağımız olan Türk Cumhuriyetlerinin olduğu bölgede. Yeni bir paylaşım savaşı ise kapıya dayanmış durumda. Bu doğal kaynaklara ulaşmanın yolu Rusya ve ülkemizden geçiyor. Rusya bu sebeple parçalanmak isteniyor. Bizi nato ortaklığı sebebiyle ve işbirlikçi siyasetin sayesinde tüm yetkililerin tek bir kişiye teslim edildiği bir dönemde Osmanlı'nın son döneminde olduğu gibi çantada keklik olarak görüyorlar. Mecliste gücü bulunan tüm muhalefet bu sebeple bu düzenin devamının sağlanmasına yönelik dizayn edilmiş durumda. Anketler ile algı operasyonları, medya ile aldatmaca devam ediyor. Halk milli güçlerden habersiz ikiye üçe bölünmüş olmasına rağmen aynı yere hizmet eden/edecek olan ittifakların arasında kaldı. Bir asır önce aynı emperyalist niyeti yenen yalnız içimizde ki emperyalizmin işbirlikçisi olmayı bertaraf edemeyen ülkemiz bugün yine tek umut olarak Atatürk'ün devrimlerine sarılmaktan başka çare olmadığını büyük ölçüde kavramış durumda. Bugüne kadar ya Atatürk'e düşmanlık yapanların ya da Atatürk ile aldatanların yanında yer alarak kaybeden ülkemiz insanı her ikisinden de kurtulmanın mücadelesini vermektedir. Milli güçler Kuvayı milliye gibi çalışmaktadır. Bunca acı, ihanet, işbirliği bizi kendimize getirmeye yetecektir. İkinci kurtuluş savaşı asimetrik bir psikolojik savaştır. En zor savaş türüdür. Bir sinir harbidir. Dayanıklılık ister. Atatürk yaşarken de, bugün de yalnız bir liderdir. Onun yenilmez yapan da yalnız savaşacak kadar büyük fikirlerin, ölümsüz çabaların sonucunu almış olmasıdır. Onu çok iyi anlayanlar da onun kadar yalnız ve kazanmaya onun kadar kararlıdır. Dünyanın bu çağda kullanacağı enerji kaynaklarını batıya sömürge ettirmeden biz üretecek ve biz satacağız. Bor ve toryum madenleri dünyada en çok bizde var. Bu kaynakları deterjan üretmek yerine, çok ucuza küresel sömürgeci devletlerin şirketlerine satmak yerine biz enerjide kullanmanın bir çaresini mutlaka bulacağız. Enerji sorununu çözecek potansiyeli olan ülkemiz tarımı koşulsuz destekleyerek çağı yakalarız. Bunun tek şartı akıl, bilim, milli birlik ve beraberlik, yerli işbirlikçi sermaye ve yabancı sömürgeci devletlerin şirketlerinden uzak durarak, üretim ve hizmet araçlarının tamamını kamulaştırma yaparak başaracağız. Bizde Atatürk gibi umudumuzu hiç yitirmedik. ] Önder KARAÇAY [
·
96 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.