Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

159 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Saat 7. Hava hala karanlık. Oğlum uyandı, legolardan kule yaptık, kahvaltı ettik. Tuvalette telefondaki maillere, mesajlara baktım. Acil olanlara cevap verdim. Sonra gidip yatağıma oturdum. Sırtıma iki yastık dayayıp, kahvemi içmeye başladım. Oda kapısı kapalı. Dışarıdan uzak motor sesleri ve martılar duyuluyor. Pencereden mavi bir gökyüzü parçası görünüyor. Geriye kalan her şey kapının arkasında. Gün doğacak bir çocuk gibi zamanını bekliyor. Boş ve beyaz duvarlara bakıyorum. Aklımın o anlarda kendini düzenlediğini, güç topladığını, içimde bir sesin yapabilirsin şampiyon diye kendini gaza getirdiğini hissediyorum. İşte kitap, tam o anı anlatıyor. Göz kapaklarımızı sürekli kırpmamızın bir sebebi gözü nemlendirmek ama sırf bunun için bu kadar sık kırpmaya da gerek olmadığı anlaşılmış. Asıl amaç, gözün kapandığı o saniyenin 0.3lük bölümünde beyine giden veri akışını kesip, beyni rahatlatmak. Görmek beyne sürekli çözmesi gereken yeni bilgi yollamak, demek. Arada bir gözleri kapatmak bu yüzden iyi bir fikir. Outrenoir resim dedikleri, siyah ötesi diye Türkçeleştirebileceğimiz tablolar da aynı dinlendirici hissi yaratıyor. Bu monokrom resimler beyine gevşeme ve aynı zamanda da zihinsel avarelik yapma imkanı yaratıyor. Zaten anladığım kadarıyla bütün mesele de bu. Zihnin kaç, kurtul, savaş gibi temel meseleler için ürettiği stresli düşünceler kadar üç gün önce edilmiş bir kavgaya ait, ona öyle deseydim keşke, türü cümleler, hiçbir gerekçesi olmayan gelecek endişeleri, vesveseler ve korku senaryoları da beynin dehlizlerinde dolaşıyor. Bir noktada bunları toparlamak bizim işimiz. Beyin çok akıllı değil ve her zaman da bizim tarafımızı tutmuyor. Ve de değişiyor. Yeni bir şey öğrendikçe ve deneyimledikçe evriliyor. Oysa biz, beynin sahibi, orada aynı şekilde durmaya devam ediyoruz. Beyin için yaşananları yaşayan kişinin aynı kişi olup olmadığını bilmek karmaşık bir süreç. Bu yüzden anıları farklı hatırlıyor. Aynı olayı yaşayan farklı kişiler bambaşka anımsıyor. Hoş olmayan anıları da sürekli içinde döndürüyor. Geveliyor diyelim. Geviş getiriyor, hatta. O yüzden düşünecelerimizi düzenlemek hayati. Meditasyon, gün içinde mola verip sessiz ve doğanın içinde bir yere kaçmak, yalnızca gözleri kapatmak, derin nefesler alıp vermek, düşünmeye ara vermek, bunların hepsi beyin için çok kıymetli. Kitabı okudukça aklımda iki şey canlandı. Birincisi bir duvar yazısı. Diyor ki hayat kısa ama geniş. O yüzden acele etmeyin ve anları derinliğine yaşayın. Günlük küçük mutlulukları yaşamayı ıskalamayın. Ve de Tanpınar’ın akıl uçuran dizeleri. Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında. Yekpare geniş bir anın parçalanmaz akışında. Kitaptan bir cümleyle bitirelim. “ Söylemediğimiz sözler, sessizliğin çiçekleridir” Kendiniz dahil kimseye her şeyi açıklamak, durmadan konuşmak ve kendinizi tüketmek zorunda kalmadığınız bir hayat yaratın. Kendi derin sessizliğinizde bir yaprak gibi süzülün. Tüm zamanların ve olayların doğal olarak bir parçası olduğunuzu unutmayın. Ben kitabı sevdim.
Beyin ve Sessizlik
Beyin ve SessizlikMichel Le Van Quyen · Salt Okur Yayınları · 2020191 okunma
·
82 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.