Gönderi

120 syf.
·
Not rated
·
Liked
"Sıfır Noktasındaki Topluma Dair"
Mısırlı feminist yazar, psikiyatrist ve politik aktivist olan Neval El Seddavi'nin bu eseri gerçek bir kişi olan Firdevs şahsında ve onun hayat hikayesi üzerinden genel olarak kadın sorunsalını ve toplum içerisindeki gördükleri, yaşadıkları problemlere tipik feminist bir pencereden değil de farklı direnme yöntemleri üzerine düşündürterek bakmaya çalışıyor. İlk olarak Firdevs Mısır'da bir cezaevinde idama mahkûm edilmişken yazar onunla tanışır ve bizde bu sayede onun hayat hikayesini okuma fırsatı buluruz. Firdevs karakteri, oldukça yoğun ve değişken bir hayat tarzına sahiptir. Bu da hem biraz tercih hem de zorunluluktan doğan bir sonuçtur. İlk olarak okul okumak için aile evinden ayrılır fakat daha çok küçük yaştayken bile ensest ilişkiye maruz kalır. Amcası ve Dayıları daha o bedenini bile tam kavrayamamışken bile bu şekilde yaklaşırlar ve bu onda derin bir psikolojik ve fiziksel travma yaratır. Daha sonra metropole okul okumak için geldiğinde ise amcasında kalmaya başlar ve amcası da bu şekilde onu taciz etmeye devam eder. Okulu bittiğinde ortaokulu üstün başarı ile bitiren Firdevs daha sonra amcasının ve eşinin zorlamaları ile daha 17 yaşındayken 50 yaşındaki yaşlı biri ile istemeden evlendirilir bu evlilikte birçok kez şiddete maruz kalır ve köle hayatı yaşar, zoraki eşi tarafından bir kez daha şiddet gördükten sonra oradan ayrılmaya karar verip kaçar ve sokaklara düşer. O esnada toplumu, sınıfsal farklılıkları, bu farklılıkların psikolojisini, ülkenin düştüğü hali tüm çıplaklığı ile gözlemler. Bu çıkış onun dönüm noktası olur hayata ve insanlara daha önce hiç bakmadığı bir biçimde bakmaya başlar. Ona yeni şeyler katar. Kimsesiz ve parasız bir şekilde sokaklarda gezinir elindeki ortaokul diploması ile hayatta her karşılaştığı kişi ile sebep oldukları olaylar onu negatif etkiler. Neredeyse her durumda kadının sadece cinsel obje olarak görüldüğüne bizzat şahit olur. Dinin öğretileri ile reelde gördüğü yaşadığı şeyler onu dinden iğrendirir. Aksakallı ve cübbeli insanları görür yaptıkları yüz kızartıcı şeyleri yaşar. 17 yaşında olan Firdevs "dini bütün" biriyle evliyken tecavüz edilir, acımasızca şiddet görür. Daha sonra tanıştığı esnaftan yardım görür bu da bir süreden sonra aynı şeyleri yapmaya başlar. Bu durumda iken yine tecavüzlere, zorla alıkoymalarla karşılaşır, oradan da kaçmayı başarır. Ve yine sokaklara döner, amaçsız, plansız bir şekilde dolaşır gider. Ta ki Nil Nehri kıyısında karşılaştığı Şerife Salah El Dayni'yi tanıyıncaya kadar. Bu kadının onda yarattığı etkiyi daha önce yaşamamıştır.Çünkü o bir ‘’fahişedir’’ ve bundan gurur duyarak bahseder, durumunu saklamaz ekonomik anlamda da gayet rahattır ve hiç kimse umurunda değildir. Firdevs de bu hayata girmeyi seçerek kendine bu şekilde bir özgürlük alanı yaratır. Artık toplumdan, özellikle de erkeklerden nefret etmektedir. Fahişelik yaparak kendinde bu erkek hegemonyası altındaki sisteme karşı bir direnç gücü kazanır. Her müşterisi onun için bir hiçtir ve para kazanma yoludur, hiçbir şekilde duygusal bağ olmadan belli bir süre bu işini devam ettirir. Sonrasında eline geçen paranın verdiği güven ile yaşam standartlarını oldukça iyi bir konuma yükseltir, bu anda ise gelen bir müşterisi onda duygusal hisler uyandırır.Sonrasında bununda bir yalan olduğunu öğrenince tekrar çantasını alıp kendini sokaklara bırakır. Yaşamında karşılaştığı her olay, her kişi ona yeni bir ders verir. Bu derslerden çıkardığı sonuca göre hareket eder, hayatını ona göre yönlendirmeye çalışır. Duygusal bunalımlar geçirir, ekonomik yoksulluk çeker, derin bir yalnızlık içindedir. Ama tüm bunlara rağmen kadınlarda olmayan şey Firdevs'te vardır oda: Kutsal özgürlüğü ve bağımsızlığıdır. Firdevs bunun bilincindedir, hayatının çevreleyen kirli, bulanık, dinci erkek egemen zihniyetine her zaman başı dik olarak tavır koyar. Artık Firdevs kendi kendini yaratmıştır, toplumun, dinin, erkekliğin, sınıfların kısacası her şeyin bilgisine, acı tecrübesine sahiptir. Kendi yaşam felsefesi ile hayatını yaşamaya çalışır ve davranışları genel olarak marjinal olarak değerlendirilebilecek bir saygınlık taşır. Kadın bedeninin metalaştırılması genel olarak feministlerin aksine onu memnun eder. Çünkü kadının toplum içindeki neredeyse tek bağımsızlık, özgürlük için çıkış yolu fahişeliktir. Bu gurur duyulacak bir şeydir. Köle olmayı gerektirmez ve kontrol onun elindedir. Bu sınırsızlık ve aşırı özgürlük ona cazip gelir. Çünkü her kurum veya kuruluşta çalışmanın müthiş derecede emek sömürüsü olduğunu bilir. Kadınların ve diğer çalışanların alın terinden dudak uçuklatacak rakamlar kazanan kapitalist patronlar sana yaşamını bile sürdüremeyeceğin küçük bir "aşağılama ücreti" verirler. Ama Firdevs bir fahişedir ve artık o kirli patron ve bürokratlar bile onun için sıraya girmektedir. İşte bu noktada kitabın asıl fikri gün yüzüne çıkar. Toplum senin karşında konumlanır, devlet ve devletin ideolojik aygıtları senin aleyhine işler tam bu noktada hayatta kalma aynı zamanda bir direniş biçimi olarak fahişelik yapar ve sistemi bir yere kadar kendi istediğin gibi yönlendirebileceğini göstermeye çalışmıştır. Artık sonlara doğru canına kasteden bir pezevengi öldürmesi sonucu cezaevine koyulan Firdevs idama mahkûm edilir, oysa Firdevs için ne bu idam ne de cezaevi bir sorundur o dimdik ayakta duruşu ile çepeçevre onu saran geniş bilgisi ile toplumun ve devletin tüm kirli yönünü görmüştür ve bundan dolayı bu olayların başına geldiğini bilmektedir. İçi rahat, gururludur ve şu cümle ile bizlere veda eder: "Hiçbir şey istemiyor, hiçbir şey ummuyorum. Hiçbir şeyden korkmuyorum. Bu yüzden özgürüm. Çünkü yaşamımız boyunca bizi köleleştiren şey isteklerimiz, umutlarımız ve korkularımızdır." Kadınlara, erkeklere, topluma, devlete ve daha birçok konuya parmak basan bu eser aslında özgürlüğü, bağımsızlığı kendi ellerimizle kurmamız gerektiğini, bunu bizim için yapacak kimseye veya kimselere ihtiyaç duymamamız gerektiğini, farklı yollar, yöntem ve direniş biçimleri geliştirerek ilerlememiz, en önemlisi de iyisiyle kötüsüyle tüm sonuç ve sorumlulukları üstlenmemiz gerektiğine dair sert, gerçekçi, marjinal duruşu ve duru dili ile özellikle her kadının, erkeğin ve konuya duyarlı olan farklı tüm cinsel kimlikli insanların okuması gerektiğini düşünüyorum. Esenlikle.
Sıfır Noktasındaki Kadın
Sıfır Noktasındaki KadınNevâl El-Seddavi · Metis Yayınevi · 198713.8k okunma
·
242 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.