Gönderi

304 syf.
·
Not rated
·
Read in 173 days
#Okudum #KitapYorum #ZıkkımınKökü #Muuzafferİzgü #Roman #BilgiYayın #295sayfa Merhaba arkadaşlar, Bugün sizlere öyle bir kitapla geldim ki!!!. tadı damağınızda kalacak cinsten. Sayfalarda, okyanusun dalgalarında kendini rüzgâra bırakan bir sörfçü gibi akıp gideceksiniz. Yazar : Muhteşem Muzaffer İzgü. Bin rahmet olsun adamın hasına. Bilenler bilir, bilmeyenler ise bu "Zıkkımın Kökü" romanıyla başlasın derim. Eminim "Sen neredeydin can Muzo? " diyeceğinizden zerre şüphem yok. Şimdi, Zıkkım ne demek? diye merak edenlerimiz için hemen dip not bırakalım: Zıkkım kelimesi dilimize Arap dilinden geçen bir kelimedir yani zıkkım kelimesinin kökeni Arapçadır. Zıkkım kelimesinin TDK Sözlüğüne göre üç anlamı vardır. Zehir, ağı zıkkım kelimesinin ilk anlamıdır. Diğeri ise içki ve sigara gibi zararlı alışkanlıklar için kullanılan bir sözdür. Hadi şimdi Adananın sokaklarına gidip Muzoyu bulalım mı? Zıkkımın Kökü, Muzaffer İzgü'nün kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bir roman, “Muzo” karakteri ise yazarın ta kendisi. Romanda Adana'nın tam ortasında derme çatma bir evin içinde yaşayan dünya zengini kalplerin oluşturduğu çekirdek ailenin karın tokluğuna, ısınma ve barınma mücadelesi verdiği muazzam yaşamın doğa üstü savaşına tanık oluyorsunuz. Hayatta kalmak için neler yapmıyorlar ki!.. Okurken gözlerimden yağan yağmurun tuzlu suyu dudaklarımı ıslatıp "Ah be Muzo!!!" Sen nasıl bir cansın, küçücük bedeninle aileni ayakta tutmak için ne çareler aradın? Sucu, mısırcı, dolmacı, şekerci, bulaşıkçı, Çukurovanın pamuk toplayıcısı, zerzevatçı, inşaatçı, sinemacı, muavin, karpuzcu, kahveci ve daha aklıma gelmeyen bir sürü işte neler görmedin ki!!...Okusanız küçük dilinizi yutarsınız. Muzo bu acılara nasıl katlanmış? diye. Evin kapısında bir ceket misali yaşadığı kör talihini soyup güleç bir yüzle yiyecekleri bulgur aşına bayram eden bir çocuğun gururlu, güçlü, şen, umutlu duruşuna şapka çıkaracaksınız. Zıkkımın kökü: Umutsuzluktan umut doğurmaktı, aşık olmak, tahsili uğruna Raziyesine kavuşamamaktı. Aç uyuyup tok uyanmaktı. Sırt sırta vermekti, bir yorganda dört kişi uyumaktı. Yoksulluktu, aile olmaktı, zaman zaman yalnız kalmak, yeri geldiğinde bir olmaktı, alay edilmekti, kaçmaktı, göçmekti, açlığa alışmaktı, üzerine şeker sepilmiş bir dilim ekmekle gelen çocukça bir mutluluktu. Yazarımızın dili Adananın yöresel şivesi. Bu yüzden pek çok kelimenin deyiş şekliyle gülücük köpüklerinde kalbiniz coşacak. Çocuklar gibi şen olup sekiz yaşınıza gideceksiniz. Moral depolamak, şükür duygunuzu vurgulamak, eski yaşamların büyüsünde anda olmak isterseniz Muzoyu yâd edin sokağa bakan pencerenizi de açın derim. Ve sokak aralarında kolunda içi haşlanmış mısır dolu teneke kovasıyla bir çocuk şöyle seslenir sağa sola; “darı var darı, hamama girdi koca karı dişleri sarı sarı…” Unutmadan Zıkkımın Kökü 1992’de beyaz perdeye aktarılan biyografik bir film ayrıca. Şimdi bol köpüklü alıntılar, Ulan avrat, bizim bi de düşümüz olmasa n'ederiz be! ÇOK ŞÜKÜR ALLAH'A, DÜŞ KURMAYA PARA ALMIYORLAR." Ailemi iş kurmaya ikna etmeye çalışıyorum: "El kapısı değil, devlet kapısı değil, başına buyruk, kendine guyruk" Zıkkımın Kökü, Muzaffer İzgü (Sayfa 139) Baloncuyu da, çok balonu olduğu için dünyanın en mutlu insanı sanırdım. Bizim mutluluğumuz çok basitti. Tencerede yemeğimiz olsun, çıkında ekmeğimiz, lambada gazımız, ocakta çaydanlığımız, yeter de artardı bile... Şunu bil ki, hangi avrat yoldan çıkmışsa, adamı layıktır bu işe. Çok kez avradı orusbu yapan heriftir.Kadin sudur erkek ise yatak, su yatagina göre akar.
Zıkkımın Kökü
Zıkkımın KöküMuzaffer İzgü · Bilgi Yayınları · 20201,680 okunma
·
100 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.