Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

408 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Akılalmaz şehevi zevkler zinciri: Sodomculuk
Marquis de Sade yine konuşturmuş , yine bir eserini okurken oldukça zorlandım diyebilirim. Eser 4 soylunun bir şatoya 120 gün boyunca kapanarak yaşadıkları cinsel oyunları anlatıyor. Şatoda anlatıcılar,mutfak görevlileri , genç kızlar ve genç erkekler mevcut ve hepsi bu soyluları tatmin etmek ve ucu bucağı olmayan ,sınır tanımayan zevklerini yaşamak için birer metalar. Sade karakterleri bize detaylıca anlatmış. Dük De Bolognis’in hayatını okurken Sade’ın bir paradigmasını görürüz aslında . Şöyle ki Bolognis “Çok erken yaşta aştım din safsatasını” der. Ki Sade her bir eserinde keskin din eleştirisi yapar, aristokratları ,soyluları en büyük ahlaksızlıkları yapan ama ahlak bekçisi gibi davrandıklarından onların iki yüzlü tutumunu sonu gelmez bir hınçla eserlerine yedirmiştir. Din adamlarından da nefret eder. Karakterler korkunç zorba ,her türlü ahlakı reddeden, iyilik ve kötülük kavramlarını tanımayan, katil ,tecavüzcü,pedofili cinsel fantezilerde işlencelerle beraber aşırıya kaçan her şeyi sınırsızca yapan tiplerdir . Dışkı yemek ve yedirmek de karakterlerin en sevdiği aktivitedir . 120 gün boyunca herbir anlatıcı küçüklüğünden itibaren yaşadıklarını cinsellik çerçevesinde anlatır ve bu sırada da zevk ve şehvet oyunları devam eder. Aynı zamanda dönemin soylularının sert eleştirisi her zaman önümüze sunulur Sade tarafından. İlerleyen bölümlerde cinselliğin işkenceyle iyice harmanlandığını ve zevk alma durumunun tatminsizliğe ve tatminsizliğin ise insanı körelten ve sadece karşısındakine acı vermeye yönelik bir mazoşizme evrildiği bölümler sunulmuştur. Marquis de Sade şehvete, sekse düşkünlüğü , deliliğe varan şehevi çoşkusuyla anlaşılması oldukça zor bir yazar . Çünkü yazdıkları ve hayal gücü her bir satırda sınırları zorluyor. Okunması zor bir yazar kabul ediyorum ancak Sade bizlerin içindeki canavara ışık tutan, her birimizin derinlerinde yatan bu duyguları korkusuzca yazabilmiş biri . Toplumdaki ahlak bekçisi görünen ama her haltı fütursuzca yapan, çocuklara tecavüz eden , küçük kızlarla evlenen kodaman tipler, sekssiz yaşayamayan, paralı seks yapan, seks oyuncakları satın alan, hayvanlara tecavüz eden insanları her zaman görüyoruz ve o nedenle Sade’ın eserleri yadırganmamalı diye düşünüyorum . Günden güne gelişen porno sektörü de buna korkunç biçimde dahil. Popüler kültürün gözümüze soktuğu erotik filmleri de katmak gerekir. En çok izlenen kategorilerde olmaları tesadüf mü? Her şeyden öte ilk önce kendimizi sorgulamamız gerekiyor . Belki Sade’ın felsefesi birgün anlaşılır . Herkesin anlayacağını ve sindirebileceğini düşündüğüm bir eser ve yazar değil . O nedenle hakkını verebilenlerin okumasını isterim. Ayrıca Pier Paolo Passolini’nin 1975 yılında çektiği Salo ya da Sadom’un 120 Günü filmi de oldukça başarılı ancak kitaba göre fazla yumuşatılmıştı . Filmde Passolini şatoya kapanan dört soyluyu Naziler üzerinden değerlendirmiş ve 1944-45 yıllarını kadraja alarak gücü ,otoriteyi ve rejimi bu esere uyarlayarak eleştirmiştir . İzlemesi zor ve çok değişik hisler yaratan bir filmdi. Sanat iyi ki var . Kitaplarla kalın
Sodom’un 120 Günü
Sodom’un 120 GünüMarquis de Sade · İthaki Yayınları · 2022512 okunma
·
949 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.