Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

288 syf.
2/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Ne anladın yurdagül…
Bildiğimiz wattpad kitabı hem de en en en klişesinden. İlk olarak beni en çok rahatsız eden şeyle başlayacağım, GERÇEKÇİLİK problemi. Kitapta yer alan insanların hiç biri gerçek hayatta karşımıza çıkmayacak kadar zorlama karakterler. Hepsinin abartılı özellikleri var, çok temiz kalpli, herkesin biriciği, melek kızımız ve aynı onun gibi tertemiz ama bir o kadar da patavatsız yancı arkadaşı. Yakışıklılık abidesi ve üstü kapatılan erotizm kaynaklı başrol kızımıza kalorifer peteği gibi ısı yayan aurası ile ERRRKEK karakterimiz. Hadi diyelim bunlar ana karakterlerimiz biraz abartılı olsun diye göz yumduk ama kızın teyzesinden dükkanının bulunduğu sokaktaki insanlara kadar da zorlama olmasın bir zahmet ya. Yani hiç mi dışarı çıkıp insan görmüyorsunuz kardeşim var mı böyle insanlar? Neyse diğer bir konu da YÜZEYSELLİK. Karakterlerden tutunda olan olaylara, duygu tasvirlerine ve dahi diyaloglara kadar her şey, tam anlamıyla her şey derinlikten yoksun. Yani kitap o kadar basit ki bazen kitabı okurken “bu kitapları kim yazıyor, kim basıyor, kim okuyor” gibi düşüncelere dalıp gidiyorum ve bakıyorum sayfalar geçmiş ama hiç bir şey kaybetmemişim. Çünkü ortada anlatılmak istenen bir şey yok. Bu arada bu kitap için yazılmış muhteşem övgülere sahip yorumları ağzım açık kalarak okudum. Bu yorumların genelinde yazarın anlatım dilinin muhteşemliğine vurgu yapılmış. Bu konu üzerine olan fikrimi kitaptan bir alıntı ile belirteceğim. “Sonra elimi bıraktı ve ben üşüdüm.” Dkdkdkmdmdmdkdkdmdjdjnd söylemek istediklerim bu kadar. Gelelim bir diğer ince verem sebebine NESNE VURGUSU. Aman yarabbi şakayık da şakayık. Salın artık şu çiçekleri ve havyanları ya. Tüm kitap boyunca her yerden bir şakayık çıkıyor, yani olmuyor işte zorlamayın güya nesnelere anlam yükleyerek okuyucuya vay be dedirtmek istiyorsunuz ama olmuyor olmuyooooorrr. Ne anladın yurdagül yani… Birde kızımızın koca yürekliliğini göstermek adına kağıt toplayan bir arkadaşı var ve sürekli bunun üzerinden sosyal mesaj verme amaçlı duyar kasılmış. Yazarı karşıma alıp ona şunları söylemek istiyorum “insanların dışladığı insanlardan bahsederken acıma dili kullanmak vermek istediğin mesajla uyuşmuyor güzel insan.” Birde şunu merak ediyorum neden ekonomik durumu iyi olan karakterlere Ferah, Aren, Sarp gibi ultra “havalı” sanılan isimler verilirken kağıt toplayan çocuğa Yusuf ismi verilmiş. Gerçi neyi sorguluyorum ki kitap reankarnasyon anlatıyor ama anlatımda hadis örnekleri veriliyor :) peki. Bu mantık hatasına ek olarak birde beni ve coğrafya bilgimi derinden sarsan bir mantık hatası örneği daha vermek istiyorum. 1850’li yıllar mekan İngiltere, şifalı bitkilerle uğraşan cadı bacımız kantaronların üstüne yağ döküyor ama ne yağı “zeytinyağı” fkfkkfkfkfkdk bakın kimsenin coğrafya ilmini küçümsemiyorum ama bi girip baksanız google beye sorsanız deseniz zeytin nerelerde yetişir. Hadi diyelim bir şekilde ticaret yollarıyla İngiltereye ulaştı bizim cadı bacımız böyle otların üstüne serpecek kadar zeytinyağını hangi servetiyle karşılar? !Bu kitap en yakın arkadaşıma bir kırtasiye görevlisi tarafından Engin Geçtan’ın İnsan Olmak eseri üzerinden güven kazandırılarak ve ısrar edilerek satılmıştır! Ey kırtasiye görevlisi İnsan Olmak’ı okumamışsın OKU :)
Bibury Cadısı
Bibury CadısıNesrin Öz · Olimpos Yayınevi · 2021100 okunma
·
166 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.