Gönderi

Birdenbire, kardeşimle birlikte bir kış günü hiç ummadığı bir anda para göndererek babama sürpriz yapa- cağımız düştü aklıma. Kış neredeyse geçiyordu, hemen kardeşimi aradım. "Nusret, hani bir kış günü babama bir sürpriz yapacaktık ya hatırladın mı?" "Hatırlamaz olur muyum, para gönderecektik." "Hadi, bu ay gönderelim." "Tamam abi, harika olur gönderelim." 7 Nisan'da ek ders ücretlerini aldım. Hiç harcamadan cebime koydum. Akşam babama müjdeli haberi vermek için köyü aradım, annem açu telefonu. Yine her zamanki gibi benden önce torunlarını sordu. Müjdeyi vermek için babamı istediğimde "Baban yatsı namazına gitti oğlum." dedi. Anneme söyleyecektim babama para göndereceğimi. Biliyordum ki bahar aylarında bizim köyde kimsede para bulunmaz. Ya harmanda bulunur ya da pancarda. Anne- me söylemek yerine babama kendim söylemeyi tercih ettim. "Tamam, anne ben yine ararım." dedim ve "İyi akşamlar." dileyip kapadım telefonu... O gece yatağıma uzandığımda çok huzurlu ve mutluy- dum.Çünkü yıllar önce kurduğum hayallerden biri yarın ger- çekleşecekti. Babam geldi gözümün önüne. Gönderdiğim parayı alınca o akşam kahveye bir başka giriyor. Paltosunu duvara asıp sobaya yakın bir masaya oturduktan sonra gür sesiyle kahveciye "Fevzi, bizim masaya bir bak." diyordu. Çevresindeki akraba ve komşularımıza "Ne içersiniz?" diye sorunca babamın durumunu bilen komşular "Yoooo, sağ ol biz içtik." diyorlar. Babam "Allah aşkına bir şeyler için ya!" diye israr ediyor. Masasındakilere çay ısmarlıyor hatta gıcıklık olsun diye bazılarına beyaz gazoz ısmarlıyor... (O zaman beyaz gazoz içmek biraz zengin işiydi.) Sabaha karşı telefon sesiyle uyandım. Saate baktım beşe beş vardı. Açtım, arayan: "Alişan, merhaba, nasılsın? Ben Mehmet Emin." "İyiyim Mehmet Emin. Hayırdır inşallah! Bir şey mi oldu?" "Yok yok. Önemli bir şey yok. Baban biraz rahatsız da seni istiyor." O an içime öyle bir sızı düştü ki... "Doğru söyle Mehmet Emin! Biraz rahatsız olsa bu saat- te aramazsın." "Ya ciddi bir şey yok. Seni özellikle istediği için ara- dim. Hemen gelsen iyi olur." Ne kadar israr etsem de "Bir şey yok." diyordu. "Tamam, Mehmet Emin. Bu hafta imtihanlar var, gelemem. Ancak inşallah haftaya gelirim." deyiverdim. İmtihan mimtahan yoktu ortada. Önemli bir şey varsa ağzındaki baklayı çıkarsın diye mahsusçuktan söylemiştim.. "Haftaya mı?" "Evet." "Olmaz Alişan, sen şimdi gel." "Neden?" "Baban yarım saat önce vefat etti..." İnanmadım, inanamadım, inanmak istemedim... Adana-Eskişehir yolu daha önce hiç bu kadar uzun gelmemişti. Yolda köyü tekrar aradım: "Cenazesini ben yıkamak istiyorum. Mutlaka bekleyin!.." Teneşire yatırdım. Ayaklarını öptüm önce... sonra elle- rini... Yüzüne baktım. Her zamanki gibi gülümsüyordu. Ellerini tutup "Kalksana baba, sana para getirdim." dedim. Kalkmadı. Hafifçe çimdikledim ayaklarını, yine kalkmadı. Bir kova çok sıcak suyu alıp milletin şaşkın bakışları ara- sında üzerine döktüm... Kıpırdamadı bile!.. Kalpten ölmüştü. Sıcak su veya çimdiklemem onu şokla kıpırdatır, uyandırır diye ummuştum... Kefene sararken de, tabuta koyarken de ümitle bekledim tekrardan can- lanmasını... Kardeşimle beraber indirdik mezara. Üzerine toprak atmaya başladıkları ana kadar yitirmemiştim ümi- dimi. Mezar taşı dikilip de imam Kur'an-ı Kerim okuma- ya başlayınca gerçekle yüzleştim: ÖLMÜŞTÜ BABAM... Ve benim param, babama hiç nasip olmamıştı. Önceden babam vardı, param yoktu. Şimdi param var, babam yok! Cemaat mezarlıktan ayrılırken kardeşimle oturduk mezarının yanı başına. Bana yazdığı mektup geldi gözle- rimin önüne: "Oğlum Alişan, sen öğretmen olmak için çırpınan bir delikanlısın, başkasının çocuğu olsaydın da sana bu parayı gönderirdim. Bir kuzine, bir de kuzulu koyun sattım. Anca bu kadar denkleştirebildim evladım. Aman ha, oku yavrum! Oku da bu milletin, bu memleketin insanlarına hizmet eden hayırlı bir evlat ol!.." Yıllar önce benim içimde uyuyan güzeli uyandıran babam şimdi kendi uyuyordu; hem de bir daha hiç uyan- mamak üzere... "Sana söz veriyorum Babacığım. Cennet Türkiye'min her köşesine gideceğim. Nerede bizim susuz kalan ekinler gibi solgun çocuklar görsem sevgimle sulayacağım. Nere- de bizim, annesi ölen kuzularımız gibi meleşen yavrular görsem koşacağım yanlarına. Nerede okumak için çırpı- nan bir öğrenci görsem tutacağım ellerinden... Sana param nasip olmadı. Ama inşallah insanların duası çokça gelecek sana. Burada rahat uyu, Babacığım." diye- rek ayrıldım yanından...
·
228 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.