Gönderi

192 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
“Hayat, ölüme karşı vaktinden önce bir tepki sadece.”
Limon, Çinlilere göre ölümün simgesiymiş dostlar. Ölüme yüz buruşturmak akıllıca gelmiş olmalı. Bu
Limon Masası
Limon Masası
da bir restoranda, oturulduğunda ölümden konuşmanın zorunlu hale geldiği bir masaymış. Anlaşılacağı üzere yaşlanma, ölüm ve onun tam karşısında bizim oturduğumuz sandalyeyle ilgili öyküler bunlar..Ama korkmayın, kasvetli değil. Çünkü Barnes, tanıdığım en soğukkanlı yazar, ve bu kadar kasvetli bir meseleyi böyle canlı işleyebilecek, her ele aldığı karakteri kendi şahsına münhasır kılabilecek sayılı yazardan biri. Yaşlı bir kadından kendine mektuplar yazıp kendi kitaplarını alaya alan bir adam bu Barnes. Kendisiyle dalga geçme rahatlığındaki bir adamdan, öykülerine konuk ettiği yaşlı insancıklara sevimli bir yüz ifadesi ve inceltilmiş bir sesle, efendim azıcık ihtimamla yaklaşmasını bekleyemezsiniz. O yüzden, bu adamın ağzı bozukluğuna, yaşlıları çırılçıplak soyup buruşuk bedenlerini gözümüze sokmasına ‘geç’ diyorsunuz. Yaşlı hikayeleri üstüne azıcık hüzün serpiştirilmiş tatlış öykülerdir beklentisini de iç cebe kaldırıyorsunuz mecbur. Çünkü prezervatifini üstünde unutan yaşlı adamla, “Bill otuz yıl boyunca başka bir kadına hiç bakmadı." cümlesini sürekli tekrar eden dul kadının arasındaki o küçük köprüyü fark ediyorsunuz. Kuşkusuz, bunlar öyle koca koca sellere göğüs geren devasa köprüler değil. Ama hayata dair konuşurken devasa şeyler çok yüzeyde kalmıyor mu zaten? Ve küçük şeyler, küçük olmaktan aldıkları hakla daha derine inmiyor mu? Edebiyatta küçük şeylerin hükümranlığına yol açıp ‘ben zaten ekşi de severim ki, anlat Barnes’ diyorsunuz. E hadi o zaman, biraz limon sıkalım..Hayatta hep bir niyet ve duygu eşitsizliği varken aşkın mutluluğa götürdüğü fantezisine biraz, biraz da zamanın her acıyı iyileştirdiği safsatasına.. Şimdi de tuz biber ekelim; hayatın bir yaştan sonra zor bir göreve itaat ediyormuş gibi yaşandığı gerçeğine, biz burnumuz havada önceki yüzyılla alay ederken, yeni neslin bizi kapıda pis sırıtışlarıyla beklediği heyulasına, başçavuşun eşşeğine giderek daha çok benzemeye.. Hasılı..Limonu da, tuzu biberi de kararında, güzel öyküler bunlar.
Bir Son Duygusu
Bir Son Duygusu
’ndan sonra en sevdiğim Barnes kitabı oldu. Not: Öykülerin sonunu kesin ifadelerle çerçevelemeden, özlü sözlerle süslemeden, patadanak bitiriveriyor bu Barnes efendi. Bu tarzdan hoşlanmayanlar varsa bu öyküler onlara hitap etmeyecektir.
Limon Masası
Limon MasasıJulian Barnes · Ayrıntı Yayınları · 200665 okunma
··
809 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.