Gönderi

İzmir işgalinin en trajik aktörlerinden biri, Nusret’ ti. Çanakkale Savaşı’nın kahraman gemisi Nusret...İngilizlerin emriyle, İstanbul’dan İzmir’e gönderilmişti. Yunan işgal gemilerinin başına iş açmasınlar diye, nisan ayı boyunca İzmir Körfezi’ndeki mayınları temizlemişti.İngiliz donanmasını Çanakkale Boğazı’na gömen kahramanımız Nusret, Anadolu’nun işgal edilmesi için çalıştırılmıştı!Bugünkü adı Alsancak olan Punta semtinde bayram vardı. Yerli Rumlar Kordon’u doldurmuştu.Sevinçle alkışlıyor, Yunan bayrakları sallıyorlardı.Genç kızlar mavi-beyaz giyinmişti.Bando coşkulu marşlar çalıyordu.“Zitooo!” diye haykırıyorlardı.Yaşaaa!Kilise çanları yeri göğü yırtıyordu.Konak’a doğru yürüyüşe geçtiler.Önlerine Türk bayrakları fırlatılıyordu.Çiğneyerek geçiyorlardı.Sağanak yağmur vardı... İki bin yıllık devlet geleneğine sahip olan Türk milletinin düştüğü bu hale, adeta gökyüzü ağlıyordu.İzmir Metropoliti Hrisostomos etekleri uçuşa uçuşa koştu. Altın sırmalı cübbesini giymisti. Diz çöktü, işgal komutanının çizmesini öptü.Tuz serpti, haçım havaya kaldırdı...Askerleri takdis ederek o meşhur vaazını verdi.“Evlatlarım!Bugün İsa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Bu uğurda ne kadar Türk kanı içerseniz, o kadar sevaba girmiş olacaksınız, ben de bir bardak Türk kanı içmekle, onlara olan kin ve nefretimi teskin etmiş olacağım, azizler arkanızda!”İşte tam o sırada, Saat Kulesi yakınlarında...Uzun boylu, siyah takım elbiseli bir delikanlı fırladı ortaya. Elinde revolver vardı.“Bu kadar kolay olamaz!” diye bağırıyordu.“Bu kadar kolay olamaz!”Bastı tetiğine...İlk kurşun’du.İşgal alayının sancaktarı atından düştü.Hani ölüm sessizliği derler ya, öyle olmuştu.Keyifleri suratlarında donup kaldı.Sonra baktılar ki, tek kişi... Sarıverdiler etrafını, ilk süngüyü iman tahtasına sapladılar, sonra neresine denk gelirse, orasına.Hasan Tahsin’di o.Henüz 30’undaydı.Asıl adı Osman Nevres’ti.1888 yılında Selanik’te dünyaya gelmiş, Mustafa Kemal’in de eğitim gördüğü $emsi Efendi ilkokulundan mezun Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde sosyoloji okurken, Teşkilat-ıMahsusa’ katılmıstı.1914 yılında Bükreş’te İngiliz ajanları Noel ve Charles Buxton kardeşlere suikast düzenlemiş, bu operasyona “Hasan Tahsin” sahte pasaportuyla gitmişti.O günden itibaren hep o ismi kullanmıştı.Gerçek Hasan Tahsin, subaylıktan ayrılmış bir gazeteciydi. Mustafa Kemal’in harp okulundan sınıf arkadaşıydı. Selanik’te Silah ismiyle gazete çıkarıyordu.İstihbarat teşkilatı içindeki iktidar mücadelesinde boğdurularak öldürülmüş, kimliği Osman Nevres’e monte edilmişti.Osman Nevres, Buxton kardeşleri vurunca, tutuklanmış, beş yıl hapis cezası almış, iki yıl sonra serbest bırakılmış, İsviçre’ye geçmiş, 1918’de İzmir’e gelmiş, Hukuk-u Beşer gazetesini çıkarmıştı.Hukuk kelimesi, o günkü kullanımda, Arapça hak kelimesinin çoğuluydu, haklar anlamına geliyordu. Hukuk-u Beşer “insan hakları” demekti.Logosunun altında “İnsan hukukunun savunucusu, gerçeklerden ayrılmayan, hür, bağımsız gazetedir, genç idealistlere sahifeleri açıktır” yazıyordu.İlk kurşun’dan itibaren, katliam başladı.Halka ateş açıldı.Fes ve başörtüsü hedef olmak için yeterliydi.İlk üç günde iki binden fazla sivil öldürüldü.İbreti alem için çoğunun cenazesi denize atıldı. Güzelyalı, Karşıyaka sahillerine haftalarca ceset vurdu. Kadınlar, çocuklar günlerce eşlerinin, babalarının cenazelerini aradı. Hastanelerin morgları dolup taşmıştı. Tabutlar içindeki cenazeler, adeta manav kasaları gibi hastanelerin bodrumlarında, bahçelerinde istifleniyordu.
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.