Tek kelimeyle bu eseri ifade etmek söz konusu olsaydı düşünmeden "hüzün" derdim.
Hüzün bastı içimi dışımı..
Bir ara kaşlarımı küçük Emrah gibi çattığımı farkettim (yakalanmadım merak buyurmayın. Şiirin tehhada okunması gerektiğini ders belledim.)
"Gurbet" de adı anıldı mı hüzün yapan bir kelime. Gurbet nedir diye sorulara denk geldim son zamanlarda çeşitli yerlerde.
Evet gurbet nedir?
"Sevda ile hasret varsa eğer
Zulüm varsa mahpusluk varsa
Ayrılıklar yakıyorsa içimizi
Gurbet mutlaka olacaktır"
Kendinden uzağa düşmek demişlerdi okuduğum bir yerde. Sebepleri insan sayısınca sayılabilir.. Kısaca:
".. varolduğu her yerde insanın
gurbet mutlaka olacaktır."
Çok kıymetlimiz Hadis-i şerifte de buyrulduğu gibi:
"Dünya gurbetinde olduğunu unutma..."
Bu eserde de gurbet kelimesi yakama yapıştı..
Sevda, hasret, sessizlik, yalnızlık, sabır..
"merhaba hüzün" ve "merhaba ayrılık"..
Kuyunun en dibinde 'umut' un ışığını da görür gibi oldum:
"akıt artık umudun billur ırmağını
kavruk çölüne.."
Bu duyguları yaşamada hepimiz eşitizde, bunlara karşı koymada türlü türlü duruş var. Şairle duruşumuz farklı bu eserinde de. Buna memnunum.. Bizim meydan okumamız bu duyguların altında ezilmeden güzelleşmek yönünde; kendimize karşı.
Hüzün verir dedimse korkmayın. Duygularımızı konuşturup söz hakkı vermiş oluyor şair. Şairler böyle güzellikler yaparlar işte bize. Okuyun derim naçizane.