Kitap okuyup bitirildiğinde insana herşeyden önce ben Sevinç'in anılarıyım, beni okuduğun için teşekkür ederim, diyor. Sıcak samimi dili kimi yerde okur için gereksiz fazlaca ayrıntıyla yer yer bozulsa da genede sıkmıyor, velakin bu kitap roman kuramındaki onca acemiliğine rağmen farklı bir büyüye sahip ve kanımca bunu ustaca yazmaya uğraşsaydı eğer yazar asla ama asla başaramazdı. Peki neydi bu büyü: özünde anlattığı ve ilgili okurun yüzüne sert bir rüzgar gibi çarpan gerçek şuydu; solculuğun bu topraklarda onca çabaya, çileye çefaya karşı köksüz olduğu gerçeği, öyleki bu gerçek teyfik Fikret'i Aşiyanda'ki yalnızlığına hapseden köksüzlükten başka bir şey değildi. Kişilerin akıllarından akan o çoşkun devrim ırmağı işte bu fındık kabuğunu dahi doldurmayan aile kavgalarını bile aşamazken, insana bir tek kendi içine, yalnızlığa sığınmak kalır, bu kitap işte bunu çok iyi anlatmış...