Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Doğal Zıtlıklara Karşı Sömürgeci Zıtlıklar Yaşam doğal zıtlıkların bir arada olması demektir. Renkler, ırklar, inançlar, düşünceler vb sayısızca olgu birbirine zıt olmak zorundadır. Sorun bu zıtlıkların birbiri ile olan uyumunu bozmak, ayrıştırmak ve çatıştırmaktır. ✓ Para satanlar eşit ve adil paylaşım istemiyor, ✓ Silah satanlar barış istemiyor, ✓ Din satanlar huzur istemiyor ve huzurun kendi dayattıkları dinde olduğunu söylüyor, ✓ İlaç satanlar sağlık istemiyor, ✓ Organize hırsızlık adalet istemiyor, ✓ Enerji kaynaklarını satanlar kendi kontrolleri dışında alternatif bir enerji kaynağının üretilmesini istemiyor, ✓ Talan etmek isteyen birlik ve beraberlik istemiyor, ✓ Tüm gücü ele geçirenler karşılarında güç istemiyor. Dünyada insanlığın yaşadığı bütün sorunlar yukarıda saydığım sorunların içinde yumaklanmış durumda. Biz Türkler bir asır önce insanlık devrimi ile buna bir ayar vermiş ve bütün insanlığa ilham kaynağı olmuştuk. O zaman ayarı bozulan bu düzenin yine çaresi biziz. Her ülkede en büyük güç birlik ve beraberliğini bozmayan toplumun kendisidir. Gerisi safsatadan ibarettir. Toplumlar gelişmiş olmanın huzurunu, mutluluğunu ve keyfini ya da geri kalmış olmanın bedelini bu tercihin neresinde yer alırlar ise onu yaşamak zorunda kalır. Doğal zıtlıkların bir arada uyumuna karşı bu zıtlığın dengesini bozarak sömürge düzenini yaşatan zıtlığın çatışma alanında kalan her toplum her çağı ıskalamak, her nesli harcamak zorunda kalır. Toplumlar arasında bütün anlaşmazlıklar doğru ve yanlışın iyi ile kötünün tarafı olmaktan çıkmaz mı? Tarafsız olmak mümkün müdür? Mümkün ise taraf olmak doğru ve iyi bir tercih midir? Yanıtsız sorular sormak bu arayışı diri tutar mı? Neyin doğru, güzel, iyi, neyin yanlış, çirkin, kötü, kimin ne olduğunun ölçüsü ve karar vericisi kimdir? Bütün insanları birbirine düşüren ayrımları kim üretiyor? Zıtlıkların diri tutulma sebebi itici güç oluşturmak mıknatıs etkisi görevi yapmalarını sağlamak değil mi? Kötüyü iyi olarak sunan iyiyi yeren şeytanlıkların amacı nedir? Herkesi içine alan doğadan başka iyilik, doğruluk ve güzellik olmadığını öğrenmediğimiz müddetçe bu boşluğu kim doldurur? Tek doğru varsa yaşamda bütün yollar eninde sonunda aynı yere çıkar. Bütün mesele; neyin doğru neyin kötü olduğu ayırt edebilmekte. Meyve dalın, doğru söz dilin ucundadır. Bu durum dalın ucunda ki meyveye ulaşmayı, sözü dilde tutmayı zorlaştırmamalıdır. Yaşam zorluk ve kolaylıklar, iyilik ve kötülükler, büyüklük ve alçaklık, ileri ve geri, doğru ve yanlış vb zıtlıkların tümüdür Her durum zıttı ile anlam kazanır. Her insan doğal olmayan bir zıtlığın peşindedir. İnsanı perişan eden illet budur. Geri de kalanlar istemeden ileri de olanlara rol dağıtırlar. Bu büyük bir fırsattır. Bütün devrimleri kötülük olgunlaştırır, iyilik gerçekleştirir. Yakın kötülüğe uzak durmayan, uzak iyiliğe yakın olamaz. İnsanın yaşamı suçlamaya ne kadar hakkı olabilir ki! Suçlanan her durum insan eseri değil mi? Bulunduğu yer ve durum kendi seçimlerinin bir sonucu olmayan var mı? Seçim senin/Sonuç senin! Değiştirebilirsin yerini ve tercihlerini, sabitlenmiş düşüncelerine ve inancına kök salmak zorunda değilsin. Bir zıtlık diğer zıtlığı bir araya gelen insanlar tarafından zayıflatır. Ne için bir araya geldiğimizi sorguluyor olmamız gerekir. Kalabalıklar güç değil tehlikenin merkezidir. Doğal zıtlığın düşmanları neden kalabalıklı gücün peşindedir? Her zıtlığın dengesini hangi taraftan olmayı bilmek bozar. Yaşamın lezzetidir acılar, acıyı tatlıya haklı bir öfke dönüştürür. Öfke; yüreğimizin çekirdeğinde büyür. O yatışmaz bir duygunun ifadesidir. Şükrü Erbaş der ki; 'İnsanın acısını insan alır' Oysa insan acısını insandan alır Acıyı alan da, veren de kendisidir. Hayatın lezzetini acılar artırır. Acı yaşamayan insan ve toplumlar olgunlaşamaz ortak aklı kullanmayı beceremez. Hayat içinde zıtlıklar barındırır. Bir insan kaç yaşında dünyaya gelir? Kaç yaşında ölür? Hayatını istediği gibi yaşayamamış insan sayısı istediği gibi yaşayan insana göre neden azdır? Dağıstan da Avarlar mezar taşlarına 'Yüz yaşına kadar yaşadı ama dünyaya gelmedi' diye Neden yazar? Bir yanardağ ağzı gibidir insanın ağzı. Dilinden sözler lavlar gibi fışkırır İnsanı ancak öfkesi yatıştırır. Haklısınız öfkelenin biraz. İnsanın acısını insandan kendisinden yine kendisi alır. Dünyada kötülük yaşlandığı halde neden bu kadar uzun yaşıyor? İyileri ve iyiliği yaşlandıran bir dünyayı ne zaman kuracağız? Dünya içinde dünya kadar dünyalar var? Haberdar mıyız? Kötüye birşey olmaz mitini yaşatan iyilerin tarafında olduğunu sanan kötülüğe hizmet etmekten de geri durmayan ziyniyetin kendisi değil mi? Tüm zıtlıkları uyum içinde yaşatmayı sağlayan yaşamın tüm zorluklarına karşı DEVRİM diye bir gerçeklik her zaman var. Umudu devrim düşüncesi yaşatır. Umut varsa korkması gerekenler doğal zıtlıkların yanında olanlar değil karşısında bir güce dönüşenlerdir. Dünya ve insanlık kötülüğün üreteceği bir depremle çok sarsıcı bir şekilde yerle bir olmaya ve kendine gelmeye çok yakındır. Ayağa düşmemek adına direnen insanlığın güçleri insanlığı yeniden inşa edecek ilkeli erdemi yaşatacak iyilik gücünü DEVRİMLER ile yeryüzüne yine bir asır önce olduğu gibi insanlığın ve kültürlerin beşiği Anadolu'dan dünyaya yayacaktır. Ne demişti büyük dahi Mustafa Kemal Atatürk insanlık devrimi sonrası; ✓ Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. Şimdi her yurttaş şapkasını önüne koysun Atatürk'ün gün yüzüne çıkmayan bu sözünü bir düşünsün ve gereğini yapmak için yüreğini ortaya koysun. ] Önder KARAÇAY [
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
·
95 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.